Osman Çelik - Mısır
Arap ve İslam âleminde ihanet anlaşması olarak tarihe geçen Camd David Sözleşmesi’nin baş aktörü Enver Sedat, Müslümanların tepkisiyle karşılaşmamak için binlerce davetçi ve cemaat önderlerini cezaevine atıp işkencelerden geçirdi. O yıllarda Mısır ordusunda görev yapan Halid Şevki El-İslambuli ve arkadaşları birlikte Enver Sedat’ı öldürme kararı aldılar. 6 Ekim 1981’de resmi bir tören sırasında Enver Sedat’ı öldürdüler. Bundan 6 ay sonra 15 Nisan tarihinde şehit edilen Halid El-İslambuli’nin abisi Muhammed Şevki ve annesi, şehidin şehadet yıl dönümünde Doğruhaber’e konuştular. Sizleri yapmış olduğumuz bu özel röportajla baş başa bırakıyoruz.
Halid El-İslambuli’nin Enver Sedat’a düzenlediği suikast Arap ve İslam âleminde çok yankı buldu. Öncelikle Şehit Halid ve ailenizden kısaca bahsedebilir misiniz?
Halid Şevki El-İslambuli 1957 yılında Mısır’ın Minye kentinde Dünya’ya geldi. Annemin annesi İstanbullu olduğundan dolayı bu isim ile isimlendirildik. Anne tarafından Hz Hüseyin’e, Baba tarafından ise Hz Abbas’a intisap etmekteyiz. Özel Harp Akademisi’ni başarıyla bitiren Halid, dinine fazla önem vermeyen sıradan bir gençti. Gerek ben gerekse de Şeyh Ömer Abdurahman ve Abdurahman Keşk gibi davetçilerin kendisiyle ilgilenmesi, kısa sürede Halid’in dinine ehemmiyet gösteren bir genç olmasına vesile oldu. Enver Sedat rejiminin Müslümanlara yönelik baskısı, insanları hakka çağırmaktan başka hiçbir amacı olmayan âlim ve davetçileri tutuklaması Halid’in İslam’a daha fazla bağlanmasına sebep oldu. 1973’te Mısır ile israil arasında gerçekleşen savaş sırasında İslami cemaatler dâhil bütün Mısır halkı orduda görev almayı şeref biliyordu. İşte Halid bu sırada orduya girmiş ve bu şerefe nail olmuştu.
Enver Sedat döneminde Müslüman halka yapılan baskıların azaldığı söyleniyor, bu doğru mu?
Cemal Abdunnasır’ın ölümünden sonra göreve gelen Enver Sedat, ülkede Abdunnasır’ın taraftarları olarak bilinen Nasiri ve Komünistleri tutukladı. Enver Sedat, sosyalizm ve komünizme karşı biri olarak biliniyordu. Onun döneminde İslami davadan hemen hemen cezaevinde bulunan kimse yoktu. Uzun zamandan beri baskı altında olan Müslümanlar bu rahatlığı fırsat bilip davet çalışmalarına hız verdiler. Fakat israil ile Mısır arasında Camd David Antlaşması imzalandıktan sonra Sedat, Müslümanları hedef almaya başladı.
İHANET PROTESTO EDİLDİ
Arap ve İslam âleminde büyük yankı meydana getiren bu anlaşma ile Sedat, ülkedeki Müslümanları baskı ve zorbaca bir yöntem ile susturmayı düşünüyordu. Cemaat-i İslami ve Müslüman Kardeşlere mensup olanlar başta olmak üzere birçok kişi cezaevine atıldı ve işkencelerden geçirildi. Mısır’daki İslami camialar Camd David Anlaşması’nı protesto etmek için sokaklara döküldüler. Çünkü ilk defa bir Arap lider israil ile anlaşma içine girmişti.
HALİT, MÜSLÜMANLARA YAPILAN ZULÜMLERE AĞLIYORDU
Bize suikastın nasıl yapıldığını anlatabilir misiniz?
Müslümanlara yönelik gerçekleşen bu baskılar Halid’i çok üzüyor, Enver Sedat’a olan nefretini daha da arttırıyordu. Halid’in kız kardeşi Sümeyye, Halid’in geceleri kalkıp Müslümanlara yapılan bu zulümlerden dolayı ağladığını bize anlattı. Sedat’a suikast düzenlendiğinde bizler cezaevinde bulunuyorduk. Sedat’ı nasıl öldürdüğü ile ilgili bilgiyi kendisinin cezaevinde yazdığı ve annemin görüşüne giderken alıp bize getirdiği bir takım dökümanlardan öğrendik.
PLAN BİR KAÇ SAATTE HAZIRLANDI
Halid, Enver Sedat’ı öldürmeyi düşündüğünde bunu cemaat büyüklerinden bazılarına sundu. Kimileri buna karşı çıkarken kimileri ise kendisine destek olacaklarını söylediler. Halid, Sedat’a suikastın gerçekleştiği 6 Ekim günü dâhi herhangi bir hazırlık yapmış değildi. Aynı gün kendisine askeri geçiş sırasında görevli olacağı söylenince hızlı bir şekilde 3 arkadaşıyla beraber tüm hazırlıklarını tamamladı. Halid ve arkadaşları içerisinde 8 askerin bulunduğu tankı, Enver Sedat’ın oturduğu platformun önünde durdurup onu öldürdüler.
HALİD ŞEHİT OLMAYI İSTİYORDU
Enver Sedat’a yönelik düzenlenen bu beklenmedik suikast askerler dâhil birçok kişinin şaşkınlığına sebep olmuştu. Annemin bize getirdiği mektupta kendisi bu olayı şu şekilde anlatıyor: “Bizler, Enver Sedat’a ateş etmeye başladıktan sonra üç arkadaşım yaralandı. Arkadaşlarım yaralandıktan sonra onun ölüp ölmediğinden emin olmak için platforma yaklaştım. Allah’a yeminler olsun ki Sedat bana tıpkı şeytan gibi gözüktü. Arkadaşlarımızdan biri Sedat’ın ölümünden sonra evine kaçarken olayın verdiği heyecandan ötürü bizim aklımıza orayı terk etmek gelmedi. Ben, Allah’tan orada şehit olmayı istedim. Fakat şehitlik nasip olmadı.”
ENVER SEDAT’IN CENAZE TÖRENİNE SADECE YAHUDİ VE HIRISTİYANLAR KATILDI
Enver Sedat’ın öldürülmesini Mısır halkı nasıl karşıladı?
Az önce dile getirdiğim gibi Sedat’ın gerek Müslümanlara yaptığı baskılar gerekse de ülkede kapitalist bir düzenin hâkim kılınmasıyla halkın iktisadi alanda sefalet içinde olması, kendisine olan nefreti daha da artırmıştı. Hatta son zamanlarda kendisinden alınan talimat ile örtülü bayanlara bile el uzatılmaya başlanmıştı. Kardeşim Halid, Enver Sedat’ı öldürdükten sonra halk tarafından ‘Kahraman’ ilan edilirken annesi ise ‘Kahraman Annesi’ olarak ilan edildi. Sadece İslami kesim değil, diğer akımlar bile onun öldürülmesine çok sevindi. Hatta hiç unutmam, bazı komünist şair ve yazarlar Halid için mersiyeler kaleme aldılar.
Sadece Mısır’daki halk değil, Avrupa ülkelerindeki Mısırlılar dâhi, Halid’in idam kararı uygulanmasın diye protesto eylemleri düzenlediler. Mısır halkının Sedat’a olan nefretini ve öldürülmesini memnuniyetle karşılamalarını kendisinin cenaze töreninden anlayabiliriz. Cenaze törenine Yahudi ve Hıristiyanların dışında kimse katılmadı.
SEDAT’IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ DUYUNCA SABAH NAMAZINA KADAR TEKBİR GETİRDİK
Doğrusu bizler cezaevindeyken dışarıda yaşananlar ile ilgili bir bilgimiz yoktu. Gardiyanlar rejimin korkusundan konuşamıyor, yanımızda radyo ya da televizyon da bulunmuyordu. Bizler Enver Sedat’ın öldürüldüğünü, sevincinden dolayı sokakta tatlı dağıtıp daha sonra cezaevine atılan birisi sayesinde öğrenebildik. Sedat’ın öldürüldüğünü öğrendiğimizde tüm arkadaşlarımızla birlikte sabah namazına kadar sevinçten tekbirler getirdik. Tabi benim, Enver Sedat’ı kardeşimin öldürdüğünden halen haberim yoktu. Soruşturma için beni 16 günlüğüne ayrı bir hücreye aldıklarında kardeşimin onu öldürdüğünü anladım.
Ben ve Halid ayrı ayrı cezaevlerinde bulunuyorduk. Annem bizleri ziyaret ediyor, Halid’in yazdığı mektupları bana ulaştırıyordu. Bizler de hücrede onun mesajını sesli bir şekilde okuyor, her okuduğumuzda işkenceden geçiyorduk.
ENVER SEDATI ABD Mİ ÖLDÜRDÜ?
Enver Sedat’ın öldürülmesiyle ilgili ‘Amerikan bağlantısı var’ iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tür iftiralarla Müslümanları töhmet altında bırakmayı hedeflemektedirler. Ben Halid’ten iki yaş büyüğüm. Bizler aynı ortamda aynı terbiye altında büyüdük. Amerika ile uzaktan yakından bir ilişkimiz söz konusu değil. Belki Amerikan’dan en fazla eziyet gören de biz olmuşuz. Hem, kim ABD’ye Enver Sedat’tan daha fazla hizmet edebilirdi ki Amerika onun ölümünü istesin. O zamanlar Amerika’da benimle aynı ismi paylaşan birçok kişinin banka hesabına el konuldu. Bir zamanlar da “Halid öldürülmedi ve Suudi Arabistan’a kaçtı” diye bir yalan söylendi. İspatı ise bir türlü yapılamadı.
Kardeşiniz Halid’in Şehadetini anlatabilir misiniz?
Kardeşim gençlik yıllarındayken ben ve diğer kardeşlerin kendisiyle ilgilenmesinden ötürü eski Halid gitmiş, yerine başka bir Halid gelivermişti. İbadetlerine aşırı derecede ehemmiyet gösteriyor, Müslümanlara yapılan zulümleri kendisine dert ediniyordu. Halid ve arkadaşları suikastı gerçekleştirdikten sonra tutuklanıp cezaevine atıldılar. 6 ay boyunca cezaevinde kalan Halid ve arkadaşları mahkemeye çıkarılıyorlar, kendileri ve Müslümanlar adına savunma yapıyorlardı. Eğer Halid ve arkadaşları olay yerinde şehit edilseydiler, bu mesele orada kapanacak Enver Sedat kahraman ilan edilecekti. Fakat kendilerinin mahkemede yaptıkları savunmalar hâkim ve avukatları bile hayretler içerisinde bırakıyordu. Bunu Halid, bizzat yazmış olduğu mektuplarında dile getiriyordu.
KARDEŞİMİN MEZAR YERİ BELLİ DEĞİL
Halid ve arkadaşları, şehit edildikleri 15 Nisan gecesi sabah namazına kadar Kur’an-ı Kerim okuyup dualar etmişler. Halid ve iki arkadaşı Hüseyin Abbas ve Ata Tayyip orduda subay olduklarından ötürü kurşuna dizilerek şehit edilirken olayla bağlantılı diğer iki kişi ise asılarak şehit edildi. Halid, şehit edildiğinde 25 yaşındaydı. Ayrıca olayla bağlantısı olan, olmayan bazı Cemaat-i İslami mensupları ise Mısır’da gerçekleşen devrimden sonra cezaevinden çıkabildiler. Kardeşim ve diğer şehitlerin kabirlerinin nerede olduğunu bilmiyoruz. Çünkü Mısır kanunlarına göre idam edilenlerin naaşı ailelerine teslim edilmiyor. Rabbimden isteğimiz bu uğurda canını veren kardeşlerimizin şahadetini kabul etsin, bizleri onların yolundan mahrum etmesin.
ANNESİNİN DİLİNDEN HALİT EL-İSLAMBULİ
Konuşmakta zorlanmasına rağmen Halid El-İslambuli’nin 88 yaşındaki annesi Kadriye Şevki İslambuli de gazetemize verdiği kısa mülakatta, “Bugün Mısır’da gerçekleşen devrimde Halid ve arkadaşlarının kanlarının büyük etkisi vardır. Allah onların bereketli kanlarıyla bu halkı ayağa kaldırdı. Bana böyle evlatlar nasip ettiği için Rabbime ne kadar şükretsem azdır.” ifadelerini kullandı.
MUHAMMED ŞEVKİ El-İSLAMBULİ KİMDİR?
Muhammed Şevki El-İslambuli, 1956 yılında Mısır’ın Minye şehrinde dünyaya geldi. Ticaret fakültesinden mezun olan Şevki, gençlik yıllarında Cemaat-i İslami’nin temelini atıp ülke içerisinde davet çalışmalarında bulunmuştur. Halid’in şahadetinden sonra ailece Mısır’dan sürgün edildikten sonra Afganistan’a gidip Şehit Abdullah Azzam’la birlikte Ruslara karşı cihat etmiştir. 1992 yılında Mısır’da hakkında gıyabi idam cezası verilmiştir. 11 Eylül olaylarından sonra Afganistan’ı terk etmek zorunda kalan Şevki, İran’a geçmiştir. Kendisi, eşi ve 4 çocuğuyla birlikte İran tarafından 8 sene cezaevinde tutulduktan sonra Mısır’da gerçekleşen devrimin ardından ülkesine dönmüştür. Mısır’a döndükten sonra altı ay cezaevinde kalmış, sonrasında serbest bırakılmıştır.