Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde soba-kaynak işiyle uğraşan Şehid Celal Bakır, İslami şahsiyetinden dolayı PKK tarafından hedef seçilerek 25 Eylül 1992 günü şehid edilerek şehadet şerbetini içti.

6-8 Ekim olaylarında İslami görünümlü kişileri potansiyel düşman addeden PKK, bundan 29 sene önce de aynı bakış açısıyla hareket ederek İslam davasına gönül vermiş insanları katlediyor, yaşam hakkı tanımıyordu.

Aslen Ermeni asıllı olan Bakır ailesi Müslüman olduktan sonra aziz İslam davasına gönül veren Şehid, edindiği İslam terbiyesiyle çevresine İslam'ı anlatmış ve o dönemde kendisinden başka hiçbir fikri ve yapıyı kabul etmeyen PKK tarafından diğer şehidler gibi hedef alınmıştı.

Aradan geçen 29 yıla rağmen acısı unutulmazken o dönemlerde yaşanan acı hadiseler, şehidin aile yapısı ve şahsiyeti hakkında konuşan teyze oğlu Cihat Azarkan, kuzeninin tek suçunun sakallı olması ve çevresindeki insanlara İslam'ı anlatmak olduğunu söyledi.

"İslam davasıyla tanıştıktan sonra hal ve hareketlerinde değişiklikler oldu"

Şehid Celal'le yaşıt olmakla beraber teyze çocuğu olduğunu söyleyen Azarkan, "Celal, şehid olduğunda 22-23 yaşlarında genç bir kardeşimizdi. Ermeni asıllı bir aileden gelmeydi. Ailesinin sonradan Müslüman olmasıyla kardeşlerinde İslami bir yaşantı başladı. İslam davasıyla tanıştıktan sonra hal ve hareketlerinde değişiklikler oldu. Nitekim daha önceden de ahlaki yapısında pek bir olumsuzluk yoktu. Onun bu yaşantısı kardeşlerine de yansımış namaza başlamışlardı. Bacılarında İslami giyim tarzı oluşmaya başladı. Celal'in şehadetine kadar ailede İslami yaşam tarzı olarak ciddi bir değişim olmuştu." dedi.

Azarkan, "Aile olarak soba işi yapıyor kaynakla uğraşırlardı. Hatta halen de Silvan' da bütün kaynak işleri onun kardeşlerinden sorulur. Dolayısıyla Silvan'da tanınan bir aileydi. Babalarının erken vefatından sonra 9 nüfuslu ailenin yükü Celal'in sırtındaydı. Kendisinden büyük abilerinden biri Batman'da diğeri ise batıda yaşıyordu. Evli ve bir çocuğu vardı. Şehadetinde eşi, hamileydi. Doğan çocuğu babasını göremedi." ifadelerini kullandı.

"Kişilik olarak düşmanların bile gıpta ile baktığı bir karaktere sahipti"

Şehidin İslam davasıyla tanıştıktan sonra kılık-kıyafetlerinde değişiklikler olduğunu, sakal bıraktığını, ahlakında çok değişimler fark edildiğini sözlerine ekleyen Azarkan, "Namaz ve niyazıyla çevresindeki gençler içerisinde takvalı bir şahsiyet olarak tanınmaya başladı. Çok derin bilgilere sahip olmadığı gibi çevresindeki arkadaşlarına öğrendiği ayet ve hadisleri tebliğ etmeye çalışırdı. Söyledikleri hep içten ve samimiydi. Çevresi tarafından sevilen bir insandı." şeklinde konuştu.

Bakır'ın ahlaki yapısına da vurgu yapan Azarkan, "Sevecen yüzlü, samimi ve takvalıydı. Sofiyane bir hayatı vardı. İbadet ve itaatkarlığıyla dört dörtlük bir insandı. Kişilik olarak düşmanların bile gıpta ile baktığı bir karaktere sahipti. Sadece aile değil çevresindeki esnaflar üzerinde de etki bırakmıştı." dedi.

1990'lı yıllarda Silvan'da yaşanan atmosferi aktaran Azarkan, "O dönemde Silvan'da örgütün vahşiyane eylemleri vardı. Suçlu-suçsuz önüne geleni katletmeye yönelik yapılanma söz konusuydu. Onlara göre 6-7 Ekim olaylarında her sakallıyı DAİŞ'li gördükleri gibi o dönemde de her sakallıyı kendilerine düşman olarak görüyorlardı. Celal'se onlara karşı çok ciddi bir tutumu olmamasına rağmen İslami şahsiyetinden dolayı hedef seçildi." diye belirtti.

"Biz ermeniydik Müslüman olduk, Müslüman olanlar Ermeni olup bizi öldürdü"

Azarkan, "Zayıf veya savunmasız gördükleri kişilere yönelik saldırıları söz konusuydu. Celal'de onlardan bir tanesiydi. Çünkü onların yoğun olduğu bir mahallede oturuyor ve kaynak işleriyle uğraşıyordu. Hatta o dönemlerde annem ona 'Celal sen sakallısın, bunlar seni vururlar, dükkanını açma' demişti. Ağabeyim de aynı şekilde 'Sen kimseye bir zararım yok, neden beni vursunlar diyorsun ama bunlar o insanlardan değil. Sen Müslümansın, vururlar' dedi. O ise 'kimseye bir zararımız yok, neden bizi vursunlar?' anlayışı içerisindeydi." ifadelerini kullandı.

25 Eylül 1992 günü sabahında işiyle meşgul olurken mürted örgüt tarafından suikaste uğradığını kaydeden Azarkan, şehidin annesinin manidar sözzünü hatırlatarak "Bir mermi kafasına birkaç tanesine vücuduna isabet etmişti. Bu saldırıda kardeşi de yaralanmıştı. İş makinalarının başında mazlumane bir şekilde şehid edildi. Şehidin şehadetinden sonra annesi 'Biz ermeniydik Müslüman olduk, Müslüman olanlar Ermeni olup bizi öldürdü' dedi." şeklinde konuştu.

(İLKHA)