Haber Merkezi - Mesut Tunce
Diyarbakır’daki etkinlik öncesi programın detaylarına ilişkin açıklama yapan Süslü Kadınlar Bisiklet Turu Organizatörü Leyla Çite, meramını şu süslü cümlelerle dile getiriyor: “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu ilk kez 2013’te İzmir’de “Dünya Otomobilsiz Kentler Günü”ne dikkat çekmek için bir Facebook etkinliği olarak açılmış ve kulaktan kulağa duyurularak 300 kadının katıldığı bir tura dönüşmüş. 2019’da dünyanın 115 şehrinde eş zamanlı olarak yapılan etkinlik Copenhagenize Index tarafından dünyanın en başarılı taban hareketlerinden birisi olarak açıklanmış."
Otomobilsiz bir kent hayali kurmak elbet zararsız ve haddi zatında faydalı görülebilecek bir eylemdir. Böylesi bir etkinlikte, kadınların merkeze alınmasında da herhangi bir art niyet aramamak gerekir. Zira kadın ruhu, çevresine daha duyarlı ve hassas bir yapıdadır.
Gelin görün ki, kadın ismi latifinin başına "süslü" sıfatını eklediğinizde niyetinizi tartışmaya açmış oluyorsunuz.
Yöresel ve dini kıyafetleri tercih eden Diyarbakır kadınları neden etkinliğinizin kapsamı dışında bırakılıyor. Bu etkinliğe katılmak için süslü olmayı şart koşmanızın (en azından organizasyonun ismini bu şekilde belirleyerek bu algıyı oluşturmanızın) sebebi nedir?
Süslü olmayan, süsünü evinde sadece eşine has kılan kadınlar, Diyarbakır'ın kadınları değiller midir?
Diyarbakır gibi bir peygamberler kentinde, fahiş görseller eşliğinde böylesi bir etkinliği organize etme hakkını ve cesaretini nereden alıyorsunuz.
Organizasyonun temelinde Facebook gibi Yahudi-Siyonist temelli bir sosyal medya platformunun bulunması bize yeterli ipuçlarını verse de biz yine de sormadan edemiyoruz.
KİM BU, KENDİNİ DİYARBAKIR'IN SÜSLÜ KADINLARI DİYE TANITAN MÜFSİTLER?