HÜDA PAR Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Şahin, Rehber TV’de Hadi Aydemir’in sunduğu “Müzakere” programında iç gündeme dair yöneltilen soruları cevapladı.
Başta 28 Şubat davası olmak üzere; seçim barajı, partilerle ittifak konusu, yeni anayasa meselesi, Sosyal Medya Yasası ve ekonomi politikasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Darbeci generallerin "Özür dilemesi gereken onlardır." açıklamalarını değerlendiren Şahin, “Darbeci askerler bu pervasız açıklamaları yapabiliyorsa burada siyasal ve hukuksal anlamda oluşan boşluğu görmek gerekir. Siyasi iradeyi kullanan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere diğer erklerin sıfır tolerans tanınması gerekirken adeta afla ilgili bir kapıyı açık tutması asla kabul edilemez. Darbe yapmış ve binlerce insanın mağduriyetine sebep olmuş, mahkeme tarafından da darbeci oldukları tescillenmiş olan bu cuntacı askerlerin söylemleri asla kabul edilemez.” dedi.
"Seçim barajı 1980 darbesinden sonra getirilen bir sistem"
Seçim barajı konusunda geniş bir değerlendirme yapan Şahin, "Seçim barajıyla ilgili yapılması gereken değişikler çok önceden gündeme getirilmesi ve yapılması gerekiyordu. Fakat bugün çok daha yoğun tartışılıyor. Muhalefet de yer yer buna ilişkin açıklamalara yer veriyor. Bu anlamda hem anayasa değişiklikleri, Seçim Yasaları ve Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılacak değişikliklerin böyle bir uzlaşı zemini aranarak yapılması gerekiyor. Çünkü milletin tamamen gelecekteki kararını etkileyecek yasalardır. Sadece bir partinin iktidarda kalmasını ya da oy oranını etkileyecek yasalar değildir. Dolayısıyla bu usul yöntem açısından bir problem var. Diğer taraftan seçim barajı hakkında insanlar zannediyor ki, bu millete bu memleketin menfaatine olacak şekilde bir düzenleme düşünülmüş ve öylece getirilmiş bir sistemdir, hâlbuki seçim barajı 1980 darbesinden sonra getirilen bir sistemdir. Bunun mimarı kimdir? Darbeci Kenan Evren'dir. Peki, bu sistem neden getirilmiş? Marjinal olarak gördükleri partileri meclis dışına, yönetim dışına itmek amacıyla getirilen bir sistemdi. Bu dönemsel olarak marjinal görülen partilerin meclise girmesini engellemek maksadıyla korunarak bugünlere gelmiş." ifadelerini kullandı.
Şahin temsilde adaletin olması gerektiğini vurgulayıp, "2017'deki referandumdan sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ile birlikte bu baraj sistemi artık son derece anlamsız, hükümsüz ve hukuki bir garabet durumuna düşmüştür. Biz bunu kurulduğumuz dönemden itibaren değerlendiriyorduk. Temsilde adaletin sağlanması noktasında. Biraz böyle geriye doğru gittiğimizde hükümet kanadından önemli isimler de bu minvalde açıklamalar yaptılar. Seçim barajının anlamsız olduğunu fakat bir türlü düzenleme noktasında adım atılmadı. Sayın Bahçeli'nin yapmış olduğu açıklamada ‘temsilde adaletten’ bahsediyor ve sonuç cümlesi artık bu barajın bir anlam ifade etmediğinden bahsediyor. Bütün siyasi partiler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde artık bu barajın bir garabet olduğunu son derece anlamsız olduğunu çok net görüyor." şeklinde konuştu.
"Temsilde adaletin Meclis’e yansıması için bu baraj sistemi tamamen kaldırılmalı"
Temsilde adaletin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Şahin, “HÜDA PAR olarak biz şunu söylüyoruz: ‘Memlekette siyaset mühendisliği yapacak birileri varsa o da milletin bizzat kendisidir.’ Yoksa tepeden matematiksel bir mühendislik hesabıyla siyasi parti yasası ile oynamak asla bu memleketin çıkarına değildir ve adalet de getirmeyecektir. Bizim vurgu yaptığımız nokta şu: Bu memlekete temsilde adalet problemi var mı? Var. Seçim yasasında temsilde adaleti engelleyen yasalar var mı? Var. O zaman bunları değiştirmemiz gerekiyor. Temsilde adaletin sağlanması için yönetimde istikrar aslında yeni sistemle birlikte yüzde 100 garanti altına alınmıştır. Temsilde adaletin Meclis’e yansıması için bu baraj sistemi tamamen kaldırılması gerekiyor. Barajın sıfırlanması gerekiyor. Dolayısıyla milletin iradesini adil bir şekilde mecliste temsil edilmesi noktasında düşünülürse bu durum sadece muhalefet partilerine yaramayacak, iktidarda olan partiye de yansıyacak, Cumhur İttifakı bileşenlere de yarayacak.” dedi.
"Partilerle ittifak realitesini ıskalamıyoruz"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ittifakları dayattığını söyleyen Şahin şöyle devam etti:
“Yasal olarak böyle bir zorunluluk yok ama realite olarak böyle bir durum söz konusudur. Bundan dolayı çok hızlı bir şekilde 2 bloklu bir ittifak gelişti. Çok az bir parti ittifak dışında seçimlere girdi, bunlardan bir tanesi de HÜDA PAR'dı. Biz HÜDA PAR olarak hali hazırda oluşan ittifaklara angaje olmadan çalışmalarımıza devam ediyoruz. Dikkat ederseniz ülke seçim atmosferine girmiştir. Yeni sistemle birlikte aslında seçim dönemlerine çok erken başlanmaktadır. Bir taraftan tek başımıza seçimlere girecekmişiz gibi çalışmalarımıza devam ediyoruz. Diğer taraftan ittifak realitesini de ıskalamıyoruz. O yüzden HÜDA PAR olarak hem tek başına seçime girme hem de ittifaklar içerisinde yer alıp almama seçeneğini elbette değerlendiriyoruz. Birileri de partimizi ittifaklar içerisinde ya da oluşacak bir ittifak içerisinde görmek elbette isteyecektir. Bunlar son derece normal olan şeylerdir. HÜDA PAR olarak baştan beri şunu söylemişiz: Biz ilkelere önem veren bir partiyiz. Biz günübirlik siyaset yapan, günü kurtarmaya yönelik tavır değiştiren bir parti değiliz. Biz burada diyoruz ki asıl olan ilkelerdir, bu ilkeler üzerinde bir siyaset oluşturmaktır. İttifaklarda da bunu sağlamaya çalışacağız. Ancak şu bilinsin ki parti olarak bu tür önemli kararları almadan önce kesinlikle hem genel merkezimizde hem de partimizin en alt kademesine kadar çok geniş istişareler alacağız. Ve ben inanıyorum ki HÜDA PAR olarak siyaseten önemli kararlar elde edeceğiz."
"HÜDA PAR olarak artık yükselme trendlerine girmişiz"
HÜDA PAR’ın seçim stratejisi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şahin, “Temel siyaset anlamındaki stratejilerimiz sadece bu seçim atmosferine girmiş olduğumuz dönemle ilgili değil. Tüm çalışmalarımızda göstermiş olduğumuz bir takım stratejiler, özellikle daha yoğun bir seçim tartışmalarının, ittifak tartışmalarının olduğu bir dönemde bu konuya ilişkin olarak somut bir takım adımlarımız olacak. Bunu belirleyecek en önemli adımlardan bir tanesi şuan itibariyle konuşulan seçim yasağındaki değişiklikler. Biz bunu titizlikle takip etmeye çalıyoruz. En önemli stratejimiz şu; memleketin HÜDA PAR'a ihtiyacı var. Bunu bir slogan olsun diye söylemiyoruz. Dikkat ederseniz memleketin dört bir tarafından Genel Başkanımız Zekeriya Yapıcıoğlu çok yoğun bir şekilde çalışmalar içerisinde bulunuyor. Bizim sahada gördüğümüz HÜDA PAR'ın temsil ettiği anlayışın ne kadar önemli olduğunu ve milletin HÜDA PAR'la ilgili olarak gün geçtikçe hem tanıması, sevmesi, benimsemesi ve gelecek seçimlerde ciddi bir tercih olma noktasındaki gelişmeleri sahada görüyoruz. Bazı araştırma şirketlerinin anketleri oldu, HÜDA PAR’ın oylarını 2'ye hatta 2'den fazla oyunu artırdığını görüyoruz. Artık yükselme trendlerine girmişiz. Bu yükselme trendini inşallah seçimlere kadar çok yoğun çalışmalarla çok farklı noktalara taşıyacağız.” dedi.
"Memlekette bir adalet problemi varsa mevcut darbe anayasasından kaynaklanıyor"
Yeni Anayasanın artık bir mecburiyet halini aldığını ifade eden Şahin, "2017 referandum yapıldığında biz de destek verdik. Orada desteğimizin en önemli sebeplerinden bir tanesi yeni sivil ve adil bir anayasanın yapılması noktasındaydı. Kamuoyu da haklı olarak çok ciddi bir beklenti içerisine girmişti. Ancak hem kamuoyu beklentisi hem de desteği oluşan siyasi ortam son derece müsait olmasına rağmen bu imkân zayıflatıldı, bilinçli veya bilinçsiz olarak. Hiç bir zaman bu ülkenin gündeminde yeni bir anayasa konusu çıkmayacaktır. Siyasiler açısından da iktidar açısından da son derece önemli bir siyasi sorumluluktur. Sayın Cumhurbaşkanı yakın zamanda yine açıklamalar yaptı. Yeni bir anayasa bu ülkenin olmazsa olmazıdır. Memlekette bir adalet problemi varsa mevcut darbe anayasasından kaynaklanıyor. Neden çünkü devletin işleyişini belirleyen, kurumlar arası işleyişi belirlediği gibi kurum ile vatandaşlar arasında ilişkiyi belirleyen asıl temel bir belge ve ana sözleşmedir. Kürt meselesini aslında besleyen temel çıkış noktası çok farklı olsa da bu meseleyi çıkmaza koyan mevcut anayasadır. Böyle bir anayasayla çok daha ileri düzeylere gelmesi mümkün değildir. Daha fazla sorun üretecektir. Siyasette, eğitimde, ekonomide ve daha farklı alanlarda hep sorun üretecektir. Dolaysıyla yeni anayasa bu kadar ihtiyaçken, zorunluyken halen memleketin ya da siyasetin gündemini açıkçası işgal etmemiş olması ve önem verilmemiş olması hakikaten siyasiler açısından son derece hazin bir durumdur. Sadece zaman zaman kamuoyunu tatmin edecek bir takım açıklamalar yeterli değildir." şeklinde konuştu.
"Sosyal medya ile ilgili düzenlemenin özenle yapılması gerekiyor"
Sosyal medya düzenlemesine dair de açıklamalarda bulunan Şahin, "Sosyal medya dediğimiz alan insanların zamanını işgal eden bir alandır. Ve gün geçtikçe hem avantajları noktasında hem de ürettiği sorunlar noktasında son derece karmaşık bir mecra. Bu konuda yapılacak düzenlemenin de özenle yapılması gerekiyor. Sosyal medyayla ilgili düzenlemeler denilince daha çok cezalandırma konusu üzerinden bahsediliyor. Sosyal medyanın işleyişinden tutarak daha çok orada bir tarafta suçu önleyici birtakım tedbirlerin alınması gerekiyor. Burada önleyici tedbirlerle birlikte aynı zamanda suçlara ilişkin birtakım cezalandırmalar yapılması son derece doğaldır ve gereklidir de. Burada dikkat edilmesi gereken devlet refleksiyle bazı düzenlemeler yapılırsa bu sıkıntılı bir durumdur. Bir taraftan ceza düzenlenmesi yapılmalı diğer taraftan da temel hak ve özgürlükler korunmalıdır. Buna da dikkat etmek gerekiyor. Bu denge kaçarsa o zaman bu düzenleme açıkçası bir şeyleri düzenlemekten ziyade yeni sorunlar, yeni sıkıntıları beraberinde getirir. Bu düzenlemeler yapılırken milletin inancı, örfü, nesil emniyeti dikkate alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
"Büyüme rakamları açıklanırken diğer taraftan zam üzerine zam geliyor"
Son olarak ekonomideki gidişatın vatandaşları ciddi anlamda olumsuz etkilediğinin altını çizen Şahin, "Çünkü bahsettikleri büyüme rakamları vatandaşlara hiçbir şekilde yansımıyor. Aslında aksi yönde yansıması söz konusu. Bugün kimse artık zamlardan bahsedemiyor aynı ürüne gelen zamlardan bahsediyorum. Ay içerisinden birden fazla zam geliyor bazen. Böyle bir durumdayken ülkenin büyüme rakamlarını abartılı bir şekilde açıklanmasına halk çok sert tepki gösteriyor. Ekonominin gelinen noktada tehlike çanlarını çaldığını ve ciddi bir yönetsel yöntemle karşı karşıya kaldığını, en önemlisi de denetim mekanizmasının yerle yeksan olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla hükümetin bir an önce bu gidişatın üzerinde denetim mekanizması oluşturması gerekiyor. Bunun da vatandaşa yansıması gerekiyor. Büyüme rakamları açıklanırken diğer taraftan zam üzerine zam geliyor. Eğer bu konuda çok ciddi bir tedbir alınmazsa bu durum siyasal ve toplumsal sorunlara neden olacaktır." dedi.
Türkiye içinde üretilen ve ihraç edilen ürünlerde dahi zam üzerine zam yapıldığını, memur zamlarının enflasyon rakamlarının çok çok altında olduğunu sözlerine ekleyen Şahin, ekonominin söz konusu büyürken vatandaşa yansımadığını kaydetti. (İLKHA