Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İmam Hatipliler Kurultayı’nın bu yıl 18.’si gerçekleştirildi. 18. İmam Hatipliler Kurultayı, Aksaray Üniversitesinde yapıldı. İki gün süren kurultaya; çok sayıda bakan, eğitimci, akademisyen ve STK temsilcileri katıldı.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, katıldığı ÖNDER 18. İmam Hatipliler Kurultayı’nda bir konuşma yaptı.
Bilgi üretmeyenlerin kendilerine sunulan bilginin takipçisi, hatta mahkumu olmaya mecbur olduklarını belirten Ali Erbaş, günümüz İslam dünyasının bilim, teknik, tıp, sosyal bilimler, ilahiyat alanında dahi bilgi üretme, bilgiyi güncelleme, değere dönüştürme ve hayata kılavuz yapma konusunda yeterince başarılı olmadıklarını söyledi.
“Bu oyunlara gelmemeliyiz”
İslam dünyasının her alanda kendini güncelleyip yetiştirmesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Doğru ve sahih bilgi zeminini kaybettiğimizde sorunları tespit etme ve çözüm imkanını da kaybediyoruz. Son 2-3 asırdır dünyada yaşananları doğru anlama ve yorumlama konusunda İslam dünyasının önemli ihmallerinin olduğu aşikardır. Bu noktada bizleri okumaktan, dünyayı yakından tanımaktan alıkoyan birçok harici unsurun varlığını da göz ardı etmememiz lazımdır. Bugün dünyayı yöneten bir avuç azınlık kendi egemenliklerini devam ettirmek için diğer toplumları cahil bırakmakta, küresel boyutta algı operasyonları ve sanal gündemlerle meşgul etmektedirler. Bu oyunlara bizim önderler, rehberler ve imam hatip nesli olarak gelmememiz lazım.” dedi.
“İslam’ın küresel müdahalelere maruz kaldığını herkes görüyor”
“İslam dünyasında dinin doğru anlaşılmamasını da kabul etmek zorundayız.” diyen Erbaş şöyle devam etti: “Bunun pek çok sebebi var. İslam’ın küresel müdahalelere maruz kaldığını herkes görüyor. Son asır boyunca İslam coğrafyasının inanç dünyasının medeniyet değerlerine, ümmetin ortak zemini ve algısına yönelik ciddi müdahalelerin olduğunu görüyoruz. Batı merkezli din anlayışlarının sonucu olarak neşet eden ve dünyayı etkileyen deizm, ateizm, agnostazizm ve nihilizm benzeri akımların İslam coğrafyasında karşılık bulması üzerinde durulması gereken durumlardandır. Bunları tetikleyen en önemli olgu dinin yaşanan hayatla irtibatının zayıflatılma yoluna gidilmesidir. Bireysel ve sosyal meselelere İslam adına pratik ve doğru çözümler getirilememesidir. Bu inancın ikinci planda kalması veya hayatın dışına itilmesine sebep olmaktadır.”
“Bu alanı boş bırakmamamız lazım”
Yaşanan hayatı dikkate almayan bir İslam anlayışının kitleler tarafından kabul görmesinin mümkün olmadığını dile getiren Erbaş, “Adalet, özgürlük, hak, eşitlik gibi popüler kavramlar aslında en güzel karşılığını İslam’da bulmaktadır. Adaletsiz, hakkaniyetsiz, sorumluluk taşımayan, paylaşmayı öne çıkarmayan, emeğe önem vermeyen bir din anlayışı olur mu? Evrensel değerlerin istisnasız her birinin Kur’an ve sünnet tarafından insanlığa emredildiğini yeniden ifade etmek isterim. Dolayısıyla bütün bu değerlerin bizim inanç dünyamızda ve hayatımızın her alanında çok canlı olması gerekiyor. Kur’an ve sünnet bizden bunu istiyor. İnancın tutum ve davranışlarla irtibatının zayıflaması doğal olarak marjinal alanlar oluşmasına neden oluyor. Buna bizim fırsat vermememiz lazım. Bu alanı boş bırakmamamız lazım önderler olarak.” diye konuştu.
“Efendimizin metodunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım”
Tebliğde nebevi hassasiyetten uzaklaşarak kaba ve katı tutum takınmanın insanlarda dine karşı bir önyargının oluşmasına sebep olduğuna dikkat çeken Ali Erbaş şunları söyledi:
“Kur’an kurslarımızın açılışında 150 bin hocamıza konuşma yapıyorum ve diyorum ki, ‘Bu yaz tatilinde 4 milyona yakın çocuğumuz size emanet edilecek. Bu sene 2 milyon çocuğumuz camilerle buluştu. Diyorum ki onlara, sizin sayenizde bir çocuğun bir gencin kalbine İslam’ın, Allah sevgisi peygamber Kur’an sevgisi yerleşirse bu sevap sizi yükseltir. Ama sizin yüzünüzden bir çocuğun kalbine İslam’a Kur’an ve camiye karşı bir nefret oluşursa bu vebal de sizi götürür’ diyorum. Bu sözü hepimize önderler olarak tekrar edeyim. Efendimizin metodunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Zorlaştırmayınız kolaylaştırınız, müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz. O kadar etkili bir metot ki bu dünyanın bütün eğitimcilerinin başarılı olmak için uygulamak zorunda olduğu bir metottur. Bu metodu hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz.”
“Cehalet en büyük düşmandır”
İslam dünyasını yaralayan ve enerjisini heba eden diğer bir sorunun da mezhep ve meşrep farklılıklarının tefrika sebebine dönüşmesi olduğunun altını çizen Ali Erbaş, şunları kaydetti:
“Rabbimiz ‘Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan olmayın’ diye emrediyor. Bir tarağın dişleri gibi yan yana olması gereken Müslümanlar böyle midir bugün? Bunu tezekkür etmemiz lazım. İslam dünyasının bu hali bizi umutsuzluğa sevk etmeyecek. Sürekli tefekkür ve tezekkür ederek çözüm yolları bulmamız lazım. Önderler olarak bunlara biz çözüm bulacağız. Afganistan, Libya, Suriye, Filistin, Afrika kıtası, yaşananlar ortada. Coğrafi parçalanmışlık, zihinsel dağınıklığı da beraberinde getiriyor. Coğrafyadaki parçalanmışlığı ortadan kaldırıp birliği beraberliği oluşturmak gerekiyor. Bu bağlamda dinimizin tanışmaya kaynaşmaya vesile addettiği bir kavga hatta savaş sebebi sayılması son derece üzücü bir durumdur.
Bu durum Müslümanların kendi inancına, medeniyetine, kültürü ve değerlerine ne denli yabancılaştığının somut bir göstergesidir. Müslümanların kendi değerlerine yabancılaşması hak hukuk tanımaz insanların ellerini daha da güçlendirmektedir. Bugün yeryüzünde açlık, yoksulluk, savaş ve şiddetin var olma nedeni alın teri ve hakça paylaşıma neden olmayan bir küresel hegemonyanın dünyayı kuşatmasıdır. Israrla sürdürdükleri adaletsiz politikalardır. Bu anlamda bütün dünyayı cenderesine alan iktisadi, siyasi ve kültürel emperyalizm İslam dünyasını da ciddi şekilde örselemektedir. İslam dünyasını oyalayan ve örseleyen bu süreçte kendi ihmallerimizin payı büyüktür. En büyük sebep bilgi ve hikmetten uzak toplumların oluşmasıdır. Cehalet en büyük düşmandır.”
“Kur’an ve sünneti iyi anlayıp çağa taşımalıyız”
Yaşanan sorunlar ve olumsuzlukların Müslümanları asla umutsuzluğu sürüklememesi gerektiğini belirten Erbaş, “Bizler bütün sorunlarımızı çözecek inanca irfana ve medeniyet birikimine sahibiz elhamdülillah. Kur’an ve sünnet bu konuda en büyük imkânımızdır. Bu iki imkânı iyi anlayarak çağa taşımak en önemli vazifemizdir. Bize düşen öze dönmek, ortak zemini sağlamlaştırmak yüreklerimizi birbirine açmaktır. Bilgiye ve ahlaka dayalı bir dindarlığı geliştirmek ve güçlendirmektir. Müslüman olmak geniş bir ufka sahip olmakla anlam kazanır. Bu da çok çalışmaktan, bilgi üretmekten ve ürettiğimiz bilgiyi bir bilince ve şuura yükseltmekten geçer.” ifadelerini kullandı.
“Yüreğine dokunamadığımız gençlerin zihin dünyalarında yer alamayız”
Konuşmasının sonunda kılık kıyafeti, hayat tarzı ne olursa olsun tek bir genci dahi ihmal etme lüksüne sahip olmadıklarını söyleyen Erbaş, “Büyük bir dönüşüm yaşayan günümüz gençlerinin ilgi ve algı beklentilerinin doğru tespit edilmesi son derece önemlidir. Gençlerin ancak kalbinden tutulabileceği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Yüreğine dokunamadığımız gençlerin zihin dünyalarında yer alma imkânımız olmayacaktır. Davamızı, değerlerimizi doğru bir şekilde onlara aktaramazsak o nesli birilerinin istismar etmesi kaçınılmaz olacaktır.” dedi.
Programda Aksaray Valisi Hamza Aydoğdu ise selamlama konuşma yaptı.(İLKHA)