HÜDA PAR Genel Merkezi, iç ve dış gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede, konut fiyatlarındaki artış, memur zam oranı, elektrik şirketlerinin zam ve keyfi uygulamaları, sosyal medya yasa tasarısı, yüz yüze eğitim ve tedbirler, CHP’nin İslam düşmanlığı, televizyonlardaki ahlaksız yayınlar ile işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşananlar ve Afganistan'daki istikrar konuları ele alındı.

Konut fiyatları ve kiralardaki aşırı artışlar

Özelikle son yıllarda artan konut ve kira artışlarına dikkat çekilen değerlendirmede, "Konut piyasasında yaşanan gelişmeler, bu sektörde bariz bir sıkışmanın olduğunu göstermektedir. Tayin dönemi, okulların açılıyor olması ve ertelenen evlilikler gibi faktörler bu alandaki sıkıntıları daha fazla görünür hale getirdi. Ev fiyatları ve kiraların kısa süre içerisinde katlanarak artması, tükenen konut stokları ve yaşanan maliyet artışları nedeniyle inşaat sektörünün arzı karşılayamayacak şekilde durağan bir süreç yaşamasından kaynaklanmaktadır. Yükselen enflasyon, döviz kurundaki artışlar ve yüksek faizler, inşaat sektörünü durma noktasına getirmiştir. Hükümet, Türkiye genelinde yaşanan bu sorunu çözmek için acil bir eylem planı ortaya koymalıdır. Bir an önce spekülatif fiyat artışlarının önüne geçilmeli ve arzı karşılayabilmek için girdi maliyetleri aşağıya çekilmelidir." denildi.

Memur zam oranı beklentileri karşılamadı

Memura yapılan zam oranının enflasyona göre olmadığı belirtilen açıklamada, "Memur ve emeklilerin maaşlarına yapılacak zam oranları, toplu görüşme süreci sonunda 2022- 2023 dönemi için yüzde 5+7 ve yüzde 8+6 olarak belirlendi. Buna ilave olarak oluşacak enflasyon farkının da ödenmesi kararlaştırıldı. Zam oranları gerçekleşen enflasyona göre değil, 2022-2023 dönemindeki enflasyon beklentileri dikkate alınarak belirlendi. TÜİK’in Temmuz ayı verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 18,95 olarak gerçekleşmişken yeni zam oranları yetersiz kalmış ve beklentileri karşılamamıştır. Kaldı ki TÜİK verileri artık inandırıcı bulunmamakta, yükselen döviz ve artan faizlerin tetiklediği gerçek enflasyon karşısında ücretler erimekte, alım gücü her geçen gün daha fazla düşmektedir. Bu durum, milyonlarca memur ve emeklinin hayatını olumsuz yönde etkilemekte, refah düzeylerini standartların altına indirmektedir." ifadeleri kullanıldı.

Halkın elektrik dağıtım şirketleriyle imtihanı

Elektrik dağıtım şirketlerinin zam ve keyfi uygulamalarının halkı mağdur ettiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Peş peşe yaşanan elektrik zamları ve elektrik dağıtım şirketlerinin bazı yörelerdeki keyfi uygulamaları, halkı mağdur etmeye devam ediyor. Tutarsız ve kabarık faturalar ve keyfi cezai işlemler halkı canından bezdirmiştir. Özellikle Güneydoğu’da faaliyet yürüten elektrik dağıtım şirketinin ayyuka çıkan keyfi uygulamalarına karşı maalesef bugüne kadar hiçbir önlem alınmamıştır. Dağıtım şirketlerinden hesap sorulmaması, onları keyfi uygulamalara daha fazla teşvik etmektedir. Dağıtım şirketlerinin şikâyetlere konu olan keyfiliklerini dizginleyecek idari ve hukuki tedbirler bir an önce alınmalıdır.

Öte taraftan özellikle Şırnak il merkezi ile ilçeleri başta olmak üzere birçok yerde okul bahçelerine kurulan trafo merkezleri, çocuklarımızın can güvenliklerini ciddi anlamda tehdit etmektedir. Mevzuata aykırı ve tedbirsiz bir şekilde okul bahçelerine kurulan bu trafolara karşı mülki amirlerin duyarsız kalması, dağıtım şirketinin çıkarlarının çocukların sağlığından daha fazla korunduğu anlamına gelmektedir.

Sosyal medya yasa tasarısı

Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte sosyal medya platformlarının kullanımı giderek arttığı belirtilen açıklamada, "Söz konusu artış, bu platformların manipülatif bir şekilde kullanılma potansiyelini de ortaya çıkarmaktadır. Pek çok toplumsal olayın tetikçisi olarak da kullanılan bu platformlar, toplum mühendisliğinin en kullanışlı araçlarından biri haline gelmiştir. Bilgiyi ve gerçeği çarpıtma, toplumsal dinamikleri kışkırtma ve dizayn etme aracı olarak kullanılan bu platformlar artık istikrarsızlıklar üzerinden kaos çıkarmanın veya çeşitli sebeplerle insanları çatıştırmanın birer merkezi konumuna gelmişlerdir.

İfade hürriyeti; başkalarının temel haklarına saldırılmadığı sürece korunması gereken temel haklardandır. Sosyal medya, bireylerin ifade hürriyetlerine araç olabildiği sürece meşruiyet kazanmalı, yıkıcı etkilerden arındırılmalıdır. Yalan, iftira ve kara propaganda ile insanların şerefiyle oynanmasına, haysiyet cellatlığı yapılmasına müsaade edilemez. Türkiye’de hukuki dayanağı olan bağlayıcı bir sosyal medya yasasının olmaması, sosyal medya platformlarını toplumsal değerler için büyük bir tehdit haline getirmiştir. Kontrol edilemeyen, zararlarına engel olunamayan, genel ahlak ve değerlere zarar veren platformların engellenmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu anlamda çıkarılması düşünülen sosyal medya yasasının; bu platformları bir ahlaki zemine oturturken ifade özgürlüğüne engel olmamalıdır. Bu bağlamda ifade özgürlüğünün çerçevesi, insanın onur ve haysiyetinin korunması ve genel ahlak ilkeleri göz önünde bulundurularak yeniden tanımlanmalıdır." denildi.

Yüz yüze eğitim ve tedbirler

"Okulların bir buçuk yıl aradan sonra 6 Eylül Pazartesi günü yüz yüze eğitim ve öğretime başlayacak olması sevindiricidir." denilen değerlendirmede şu ifadeler kullanıldı: "Pedagojinin olmazsa olmazlarından olan yüz yüze derse başlamak önemli bir adımdır. Ancak salgın tehlikesinin devam ettiği bir ortamda yeteri kadar tedbir alınmaması, tekrar uzaktan eğitime geçilmesine ve çocuklarımızın hayal kırıklığına uğramalarına sebep olacaktır. Bu sevincin devam etmesi, okul yönetimleri ile velilerin gerekli tüm tedbirleri almalarına bağlıdır. Yüz yüze eğitimin yapılamadığı dönemde işlenmeyen derslerin telafisi olacak mı? Özellikle kalabalık olan sınıflarda sosyal mesafe nasıl korunabilecek? Yeteri kadar ödeneği ve temizlik görevlisi olmayan okullarda, hijyenik ortam sağlanabilecek mi? Aşı ve PCR testi yapmayan öğretmen ve personelin durumu ne olacak? Bu önemli soruların cevaplandırılması ve sorunların bir an önce çözüme kavuşturulması gerekir.

Öte yandan okulların açılmasıyla öğrenciler ve veliler çok farklı sorunlarla boğuşacaktır. Kırtasiye fiyatları cep yakmaya devam ediyor. Bununla birlikte servis ücretleri, ev kiraları ve yurtlarla ilgili problemler güncelliğini koruyor. Hükümet acilen bu sorunlara el atmalı, ciddi bir denetim mekanizması oluşturmalıdır. İmkânı olmayan ailelere kırtasiye, kira ve servis yardımı için şartlar zorlanmalı, bu ekonomik kriz sürecinde sıkıntı çeken ailelere destek olunmalıdır."

CHP’nin genetik İslam düşmanlığı devam ediyor

CHP'nin İslam düşmanlığına tepki gösterilen değerlendirmede, "Meclis’in kütüphane kısmında yapılan Kur’an-ı Kerim okuma köşesine CHP’li bir vekil tepki gösterdi. Dinî işlerin yerinin meclis olmadığını, bu konuda ihtiyaç duyanların camiye gitmesi gerektiğini söyleyen vekilin sözlerine CHP yönetiminden bir tepki gelmemesi CHP’nin zihniyetinde bir değişiklik olmadığını göstermektedir. Öteden beri tarihimize, kültürümüze, inancımıza ve değerlerimize aykırı tutum ve davranışlarla öne çıkan CHP yönetimini bu tavrından vazgeçmeye, haklın inancına düşmanlık yapmaktan vazgeçmeye davet ediyoruz. 

Bilindiği üzere ilk Meclis, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile tekbirler ve dualar eşliğinde açıldı. Ancak sonrasında tek parti iktidarı döneminde CHP, dünyada eşi ve benzeri olmayan katı bir bizantinizm ile dini tahakkümü altına almaya çalışmış, Kur’an’ı ve Arapça ezanı yasaklamış, camileri ahıra çevirerek tüm politikalarını İslam’ı bitirmek ve izlerini silmek üzere şekillendirmiştir. Bütün baskı, eziyet ve kısıtlamalara rağmen milletimiz, bir bütün olarak İslam’a sahip çıkmış ve mağaralarda bile olsa Kur’an-ı Kerim derslerine devam etmiştir. CHP yönetimi, Kur’an’a tahammül etmeyen zihniyetin bu toplumda bir karşılığının olmadığını bilmeli, milletin değerleriyle barışmalı, inancına ve kutsallarına saygı göstermelidir." denildi.

Televizyonlardaki ahlaksız yayınlar kaldırılmalıdır

"Son günlerde bazı televizyon kanallarında yayınlanan gündüz kuşağı programları, toplumun inancını, değer yargılarını hiçe sayarak aile ve akraba ilişkilerini yozlaştırmaya çalışmaktadır." denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Kültür emperyalizminin önemli araçları haline gelen bu kanallar, toplumun ahlaki değerlerini tahrip etmeye, hayasızlığı ve iffetsizliği sıradanlaştırmaya azmetmişlerdir. Toplumsal ahlaka tamamen ters düşen ve toplum tarafından asla kabul görmeyecek olan olayların TV kanallarında işlenmesi ve normalleştirilmeye çalışılması kabul edilebilir bir durum değildir. Sapkınlığın en iğrenç şekilde açıkça dile getirildiği programlar derhal durdurulmalı, aile kurumunu çökertmek için yapılan bu yayınlar hakkında yetkililer üç maymunu oynamaktan vazgeçmelidir. RTÜK’ün en önemli görevi, toplumun genel ahlakını korumak ve nesillerin manevi gelişimine zarar veren yayınları engellemektir. Bu nedenle RTÜK’ü ivedi olarak göreve davet ediyoruz.

Siyonizm var oldukça dünya istikrara kavuşmayacaktır

Dış gündeme ilişkin yapılan değerlendirmede ise Siyonist işgal rejiminin, işgal ettiği Filistin topraklarında işlediği cinayetlere dikkat çekildi.  Açıklamada, "Siyonist rejim hiçbir ilke, vicdan ve uluslararası hukuk kaidesi tanımadan her alanda zulüm, işgal ve katliamlarına devam etmektedir. Her gün Filistin’in farklı noktalarında Filistinlileri öldürmekte, evlerini yıkarak işgal etmekte, kadın-çocuk demeden sivilleri alıkoyup hapishanelere koymaya devam etmektedir. Siyonistler, işgal polisi eşliğinde belirli aralıklarla mukaddesatımız olan Mescid-i Aksa’ya gruplar halinde baskınlar düzenlemektedir. Gazze’de 21 Ağustos günü barışçıl gösterilere katılan 12 yaşındaki Filistinli çocuk Hasan Ebu en-Ni’i katleden siyonistlerin hiçbir yaptırımla karşılaşmaması onları daha da pervasızlaştırmaktadır.

Yakın bir tarihte Gazze’ye yönelik yeni bir katliama hazırlanan işgal rejiminin diğer yandan Amerika ile birlikte İran’a yönelik askeri saldırıları değerlendirmesi, işgal rejimi varlığını sürdürdükçe bu topraklara asla barış ve istikrarın gelmeyeceğini göstermektedir. Bütün dünya Müslümanları bunun farkında olmalıdır.  Vicdan sahibi bütün insanlar Siyonizm’in işgal ve saldırılarına karşı durmalıdır. Tepki gösterilmesi için büyük katliamların yaşanması beklenmemelidir." denildi.

Son saldırılar ve Afganistan’ın istikrarı!

Afganistan'da yaşananlara da dikkat çekilen değerlendirmede şu ifadeler kullanıldı: "Kabil Havalimanı çevresinde, tahliyeler devam ederken gerçekleşen bombalı saldırılarda en az 180 kişi katledildi. 20 yıllık işgalden sonra istikrar umudunun yeşerdiği Afganistan’da gerçekleşen bu menfur saldırıları kınıyor, hayatını kaybeden masum sivillere Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu saldırılar, sömürgeci odakların bundan sonra da bölgeye istikrarın hâkim olmasına izin vermeyeceklerini ve taşeronlar üzerinden kaosu daimî hale getirmeye çalışacaklarını göstermektedir. Bu ve buna benzer saldırılar, işgal kuvvetlerinin ülkede kalmasına gerekçe olmamalıdır.  Bu açıdan Afganistan’da ivedilikle siyasi birliğin sağlanması gerekmektedir. Bölge ülkeleri, 20 yıllık işgalin ardından toparlanma sürecine giren Afganistan’ın her anlamda istikrara kavuşması için harekete geçmelidir. Özellikle Türkiye, İran ve Pakistan’ın yeni süreçte Afganistan’a vereceği destek oldukça önemlidir. Afganistan’da temel hak ve özgürlükler koruma altına alınmalı, tüm unsurların dâhil edildiği güçlü bir siyasi birlik oluşturulmalıdır." (İLKHA)