Cumhurbaşkanı Tatar, "Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki görevlerine geri dönmeli" çağrısı yapan Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis'e, yaptığı yazılı açıklamayla tepki gösterdi.

Tatar, egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerilerinin ilk kez Cenevre'de müzakere masasına koymalarının büyük yankı oluştururken, Rum liderliğini bu çözüm önerisini etkisiz  hale getirebilmek amacıyla  her yolu ve yöntemi kullanmaya devam ettiğini söyledi.

"Rum lider uzlaşı konusunda ne denli samimiyetsiz olduğunu da bir kez daha ortaya koymaktadır"

Bu doğrultuda da Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis  yaptığı son açıklamada, 'Kıbrıs Türkleri Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki eski görevlerine dönmeli, anayasa yeniden tesis edilmeli' çağrısında bulunduğunu hatırlatan Tatar, şunları kaydetti:

Anastsiadis, tarafların eşit müktesep haklarına ve gerçeklere dayalı sonuç alıcı müzakerelerin başlatılması çabalarına odaklanacağına her birkaç ayda bir ortaya bir 'balon' atarak gündemi değiştirme ve imaj kazanma oyunu oynamaktadır. Bir yandan iki devletli çözüm, konfederasyon, gevşek federasyon derken şimdi de sözde 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ne dönüş safsatası ile Sayın Anastasiadis bütün güvenilirliğini yitirmiştir. Bu husus, Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi çevrelerce de açıklıkla dillendirilmektedir. Tutarsız ve hayata geçirilmesi mümkün olmayan son açıklamasıyla Rum lider uzlaşı konusunda ne denli samimiyetsiz olduğunu da bir kez daha ortaya koymaktadır.

Enosis hedefli  21 Aralık 1963 Rum saldırıları sonrasında  Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortak yasama organı olan  Temsilciler Meclisi'nin  Türk  milletvekillerinin ölüm tehditleriyle  Meclis'ten dışlandığını ve Kıbrıs Cumhuriyetinin de bir Rum devletine dönüştürüldüğünü hatırlatan Tatar, "Bunun yanısıra anayasada    Türklere tanınan haklar  ayaklar altında çiğnenirken, anayasaya aykırı olarak Milli Muhafız Ordusu, Belediyeler Seçim Yasası gibi  pek çok yasa çıkarılıyordu. Dönemin Türk liderliği  buna tepki gösterirken, Ümit Onan, Ahmet Mithat Berberoğlu, Ramadan Cemil, İbrahim Orhan ve  Hüseyin Kandulu'dan oluşan Türk milletvekili heyeti de   dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides ile  bir görüşme gerçekleştirirler. Bu görüşmede Klerides, Türk milletvekillerine  anayasaya aykırı olarak alınan kararları kabul etmedikçe Meclis'e giremeyeceklerini, aksi takdirde  dışarıya atılacaklarını söyler. Bu arada Rum liderliği ile propaganda birimleri de 'Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı isyan ettikleri ve Türk milletvekillerinin Meclis'i terk ettikleri' yalanını  dünyaya servis etmektedir." dedi.

"Zaman, uzlaşı, iş birliği ve istikrar için eylem zamanıdır"

Kıbrıs'ta içi boş sözler ve şirin görünmeye yönelik beyanatların döneminin kapandığını belirten Tatar, "Zaman, uzlaşı, iş birliği ve istikrar için eylem zamanıdır. Bunun yolu ise geriye dönüş değil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşı için değişen adamız, bölgemiz ve dünyamız koşullarının gerektirdiği ileriye yönelik adımları cesaretle atmaktır." ifadelerini kullandı.

Tatar, "Yaşananlar karşısında Kıbrıs Türk tarafı Cenevre'de gerçekçi, pratik ve sürdürülebilir bir öneri ortaya koymuştur. 1960 Anlaşmalarıyla o dönemin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin iki eşit kurucu ortağının müktesep egemen eşitlikleri ve eşit uluslararası statüleri tescil edilmişti. Ancak bu tarihten sonra yaşananlar sonucu bu hakların icra edildiği şartlar çok değişmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Tatar, şöyle devam etti:

"Uzlaşı şartlarının hazırlanması ve resmi müzakerelerin başlayabilmesi için bu şartların gerektirdiği ortak zemin, ancak Rum tarafı ve BM'nin Kıbrıs Türk tarafının 1960'ta tescil edilen eşit uluslararası statüsü ile egemen eşitliğinin hem Rum tarafı hem de BM tarafından teyit edilmesiyle yaratılabilir. Eşitliğin sözlerle değil, eylemlerle pratik anlamda da gözetilir bir noktaya getirilmesi halinde Kıbrıs'ta uzlaşı şartları hazırlanmış olacaktır.

Dileğimiz, Anastasiadis'in bu tür anlamsız, her türlü gerçekçilikten uzak ve uygulaması imkânsız söylemlerle zaman harcayacağına, kendisinin de daha önce telaffuz ettiği esasen mevcut iki Devlete ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm formülünü nasıl hayata geçirebileceğimiz üzerinde kafa yormasıdır." (İLKHA)