Birleşmiş Miletler bünyesindeki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporuna göre iklim dünya çapında, hızlı ve yoğun bir biçimde değişiyor. Bazı değişimler belki yüzlerce, binlerce yıl geri döndürülemeyecek düzeyde.

Her bölge artan değişimlerle karşı karşıya ve bu değişimlerin etkisi dünyanın daha fazla ısınmasıyla artacak. Raporda, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve karbondioksit emisyonunu sıfırlamak için güçlü, hızlı, büyük çapta ve istikrarlı çalışmalar yapmanın iklim değişikliğini sınırlandırabileceği belirtiliyor.

Ya bu değişiklikler gerektiği şekilde yapılmazsa?

Sera gazı ve karbondioksit emisyonlarında ani, hızlı ve büyük çaplı azaltmalar olmazsa, ısınmayı 1,5 hatta 2 derece ile sınırlamanın imkânsız olacağı düşünülüyor. Böyle bir ısınma yaşamdaki kritik birçok dengeyi değiştirir.

Ateş Çağı başlıyor

ABD’den yangın tarihi uzmanı Stephen Pyne dünyanın yeni bir döneme girdiğini söyleyip, bu dönemi ‘Ateş Çağı’ olarak adlandırıyor. Pyne’a göre, bu dönemde yangınların sayısı artacak ve kolay söndürülemeyecek.

Bu durumu bir de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Coğrafya Kurumu Başkanı Doç. Dr. Ahmet Ertek’e soruyoruz.

Ertek, orman yangını artışlarının erozyonu tetikleyeceğini, toprağın korunamayacağını ve toprak korunamayınca yamaç dengelerinin bozulacağını söylüyor. “Dolayısıyla heyelanlar, toprak kaymaları, özellikle kütle hareketleri artacaktır” diyor.

Mevsimler değişecek

Raporda, 1,5 derecelik küresel ısınmada sıcak hava dalgalarının artacağı, sıcak mevsimlerin daha uzun, soğuk mevsimlerin daha kısa olacağı belirtiliyor. Küresel ısınma 2 dereceye vardığındaysa aşırı sıcaklıklar tarım ve sağlık için kritik tolerans eşiklerine daha sık ulaşacak.

Doğal afetler artacak

IPCC raporuna göre, sıcaklığın artması doğal afetleri de artıracak. Birçok bölgede daha yoğun yağışlar ile seller ve taşkınlar bekleniyor; daha yoğun kuraklık da kapıda.

Rapora göre kıyı bölgeleri 21. yüzyıl boyunca deniz seviyesinin sürekli yükselmesine tanık olacak. Bu yükselmenin de etkisiyle alçak alanlarda daha sık ve şiddetli kıyı sel ve taşkınları ile kıyı erozyonu görülecek. Daha önce 100 yılda bir meydana gelen aşırı deniz seviyesi yükselmesi olaylarının artacağı belirtiliyor.

Ertek, buzulların erimeyi sürdüreceğini ve deniz seviyesinin yükselmesiyle Hollanda, Belçika, Bangladeş, Filipinler gibi yaklaşık 50 ülkenin haritadan silinebileceğini ekliyor. Türkiye için şu bilgileri veriyor:

“Bizde de delta ovaları, kıyı ovaları… Özellikle Çukurova, Bafra, Çarşamba gibi Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz, Enez Deltası gibi bunlar hep sular altında kalabilecek yerlerdir.”

Afetlerin artışı hastalıkları da artıracak

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hamidiye Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Dökmetaş’a artan afetlerin sağlık üzerinde nasıl bir etkisi olur diye soruyoruz:

“Seller sonucunda birçok hastalık da görülmeye başlayabilir, o bölgede görülebilir ve ısınma sonucunda dünyanın ısınması sonucunda, dünyanın ateşinin artması sonucunda insanların da ateşleri artar. Bu ise enfeksiyonların ortaya çıkması demektir. Yani ateş eşittir ateştir. Ateş ise enfeksiyon...”

Okyanus ekosistemleri değişecek

Yakın zamanda yapılan bir çalışma Körfez Akıntısı’nın iklim değişikliğinin etkisiyle son bin yılın en zayıf noktasında olduğuna dikkat çekiyor. Araştırmada, artan sera gazı emisyonları nedeniyle atmosfer ısındıkça altındaki okyanus yüzeylerinin daha fazla ısı tutacağı belirtiliyor. Bu akıntı sisteminin olası bir çöküşünün dünyanın hava sistemleri için ciddi sonuçlar doğurabileceğinin altı çiziliyor.

İklim göçü yükselecek

Son zamanlarda yayımlanan bir rapor, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki 2 kentin, sıcak hava dalgaları ve nem sebebiyle insanlık için uygun yaşam koşullarını kaybettiğini ortaya koydu. Bu durumda iklim göçünün de hız kazanacağını söylemek mümkün.

Gıda üretimi, tarım, hayvancılık değişecek

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Çelik ile ısınmanın gıda ve tarımda neleri değiştireceğini konuşuyoruz.

Çelik, “Bitkisel ve hayvansal gıda üretiminde gelecek öngörülerimiz pek de iç açıcı görünmüyor” diyor.

Topraklarda tuzlanma, alkalileşme, asitleşme, mineral eksikliği, kimyasal kirlenme, erozyon ve organik madde kaybı gibi kimyasal ve fiziksel sorunların küresel ısınmayla hız kazanacağını, bunun verimliliği de etkileyeceğini belirtiyor.

“Bilimsel bulgular küresel ısınmanın 2 derece artmasının günümüzdeki gıda üretim biçimlerini ve çeşitliliğini çok etkileyeceğini söylemektedir. Küresel ısınma kontrol altına alınmazsa insanlığı doyuran önemli soğuk iklim bitkilerinden patates, buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi ürünlerin üretiminde düşüşler yaşanacak, insan ve hayvanların beslenme özellikleri değişimler gösterecek, bu durum sağlıklarına yansıyacaktır. Aksine sıcaklık artışları mısır ve çeltik tarımının önünü açacak bu da gezegende su sorununu daha da derinleştirecektir. Hayvansal üretimde de endüstriyel ve geleneksel hayvancılık faaliyetleri yeterince et, süt ve yumurta üretiminde ciddi düşüşler yaşayacaktır.”

Genetik çeşitlilik kaybolacak

Çelik, küresel ısınmanın artmasının, Türkiye’de de bazı bitki, hayvan ve mikroorganizma türlerinin yok oluşuna, genetik çeşitliliğin kaybolmasına, yüksek ormanların ve sulak alanların yok olmasına neden olacağını açıklıyor.

Yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir

Dökmetaş ise şunları söylüyor:

“Şu aşamada küresel ısınmayla beraber ırmaklar kurursa, göller kurursa, su kaynaklarına erişim azalırsa olacak şey şudur; doğal denge bozulur. Sadece insanlar için değil, bitkiler için, diğer canlılar için hayvanlar dâhil bu geçerli. Isınma sonucunda sıcak olan bölgelerde altyapıdaki değişiklikler ve bozukluklarla beraber de yeni enfeksiyon etkenleri ortaya çıkabilir veya o bölgelerdeki canlıların yaşam oranları, yaşam döngüleri değişebilir. Örneğin çok yüksek rakımlı bölgelerde bile yaşamaya, şu anda soğuk dediğimiz yerlerde bile küresel ısınmayla beraber iklim değişiklikleri sonucunda o bölgede yaşamaları sonucunda sivrisineklerin bulaştırdığı hastalıklar gittikçe artabilir. Örneğin sıtma gibi, diğer hastalıklar gibi...”

Hala bir şansımız var

Uzmanların tüm bu değerlendirmelerine göre küresel ısınma ve iklim değişikliği yaşamımızın tamamını etkileyecek. İçinde barındırdığı tüm türleri, kendimizi ve gezegenimizi korumak içinse hala bir şansımız var.

Kaynak: TRT Haber