Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da Genç Dostu Şehirler Kongresi'nde konuştu.
'Sizin gibi gençlerle yarınlarımız bugünlerimizden daha iyi olacaktır'
Bu salonda milletimizi 2053 vizyonu ile buluşturacak, 2071'in altyapısını kuracak, büyük ve güçlü Türkiye'nin genç neferlerini görüyorum. Bu salonda, üstadın ifadesiyle 'Kim var diye seslenilince sağına ve soluna bakmadan fert fert ben varım' diye haykıran, öz güven abidesi genç bir nesil görüyorum. Bu salonda 15 Temmuz gecesi elinde bayrağı, göğsünde imanıyla darbecilere meydan okuyan, milletimizin yüz akı cesur bir gençlik görüyorum. Bu salonda ülkesi için hayal kuran, ufku açık, vizyonu geniş ideal ve iddia sahibi gençlik görüyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak böylesi bir gençlikte yol yürümekten, bu ülkenin gençlerine hizmet etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Coşkunuz, muhabbetiniz, vefanız ve dayanışmanız için her birinize canı gönülden teşekkür ediyorum. Türkiye'nin sizin gibi gençleri olduğu müddetçe yarınlarımız inşallah bu günümüzden çok daha parlak olacaktır. Türkiye'nin sizin gibi gençleri olduğu müddetçe yarınlarımız inşallah bugünlerimizden daha iyi olacaktır.
"Gençlerimizi karar alma ve uygulama süreçlerine daha fazla dahil edeceğiz"
Bu millet çalışan, üreten, hak bildiği yolda yürümekten çekinmeyen gençler oldukça geleceğine umutla bakacaktır. Önümüzdeki süreçte gençlerimizi karar alma ve uygulama süreçlerine daha fazla dahil edeceğiz. Nitekim yönetimine kadın elinin değmesiyle beraber Türkiye Belediyeler Birliği'nin yeni bir dinamizm, yeni bir heyecan kazandığını görüyoruz. Bilhassa birliğin gençlerimize, yaşlılara, engellilere ve kadınlarımıza yönelik özgün projeleri devreye almasından memnuniyet duyuyoruz. Türkiye Belediyeler Birliği'nin sınırlarımız içinde veya dışında ihtiyaç duyan ve talep eden her bir belediyemizin yanında yer alma çabasını da takdirle karşılıyoruz. Birlik yönetimini, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki başarılı çalışmaları hem de ülkemiz genelinde meydana gelen yangın ve sel felaketlerindeki gayretleri dolayısıyla ayrıca tebrik ediyorum.
"Afetlerde zarar gören vatandaşlarımızın yaraları en kısa sürede sarılacaktır"
Siyasi parti ayrımı gözetmeden afetle mücadelede yardım çalışmalarına katılan belediyelerimize şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Kurumlarımız arasında afetle mücadeledeki iş birliğinin, yeniden imar ve ihya sürecinde de devam ettirilmesi en büyük temennimizdir. Devletimiz Van, Elazığ depremi sonrasında vatandaşına verdiği sözü nasıl eksiksiz yerine getirmişse sel ve yangında zarar gören insanımızın yaralarını da en kısa sürede saracaktır. İlgili kurumlarımız bu noktada çalışmalarını şimdiden başlatmışlardır. Tüm bakan arkadaşlarım hepsi Rize-Artvin, ardından Kastamonu, bunun yanında Sinop, Bartın bütün buralarda köylere varıncaya kadar çalışmalarını, bakan arkadaşlarım, milletvekilleri ve belediye başkanları hep birlikte devam ettirdiler, devam ettiriyorlar. Şu anda da yine Kabine'nin belli üyeleri arazide. Milletimiz bu zor günleri de atlatacak, birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde yürümeye devam edecektir.
"Siyasi rant devşirmeye çalışmanın hiçbir izahı olamaz"
Milletin ciğerini yakan bir musibetten siyasi rant devşirmeye çalışmanın hiçbir izahı olamaz. Çünkü yanan orman hepimizin ormanı, giden canlar hepimizin ortak canlarıdır. Yıkılan, yok olan, zarar gören 84 milyonun tamamının ortak servetidir. Buradan bir kez daha afetlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve itfaiyecilerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Rabbim milletimizi her türlü musibetten, afetten muhafaza buyursun.
"İnsanı merkeze alan şehirler, yerini yeni şehircilik modellerine bırakmıştır"
İnsan şehri güzelleştirirken, şehir de içindeki insanı inşa etmiş, geliştirmiş ve dönüştürmüştür. Nasıl insan bulunduğu şehre anlam kazandırıyorsa içinde yaşadığı şehir de insanı yoğuruyor, kimliğini, karakterini ve ruh dünyasını şekillendiriyor. Bunun için şehirler, altyapı ve mimari bakımdan ne kadar güçlü olursa olsun şayet insana, insani değerlere, insanın ihtiyaçlarına dair bir eksiklik varsa o şehir bir taş ve beton yığınından ibaret kalmaya mahkumdur. İnsanı merkeze alan şehirler, modern dönemde beraberde yerini üretimin ve sanayinin merkezde olduğu yeni şehircilik modellerine bırakmıştır. Modern şehirler bu bakımdan modern insanın çevreye, evrene, hayata ve topluma dair değişen bakış açısını da yansıtan birer sembol niteliğindedir. Devasa fabrikalar, işçilerin üst üste istiflendiği kamplar, giderek daha da yükselen gökdelenler, kalabalıklaşan şehirler, çarpık kentleşme bu yeni dönemin en belirgin özellikleridir.
"Şehircilikte artık yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz"
Refahın artmasıyla birlikte insanlar şehircilikte güzel olanın arayışına düşmüştür. İnsanlık olarak bilgi toplumu ve teknolojiyle beraber şehircilikte de artık yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Sadece sosyal ve bireysel ilişkilerin değil, hayata dair birçok unsurun da kökten değişmeye başladığını görüyoruz. Buna paralel olarak insanların şehirden, şehir hayatında, şehirdeki asıl hizmetleri yürüten yerel yönetimlerden beklentileri de değişiyor. İletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte şehir sakinleri parçası oldukları hayata dair görüşlerini, beklenti ve taleplerini daha fazla paylaşıyor. Özellikle gençlerimiz, yerel yönetimler ve hizmetlerle ilgili karar alma mekanizmalarında daha etkin, daha belirleyici roller almak istiyor. Hiçbirimizin bu haklı taleplere kulak tıkama lüksü yoktur.
"Şehirlerimizi de artık yeni bir anlayışla geliştirmeliyiz"
Nasıl Türkiye, dünkü Türkiye değilse şehirlerimizi de artık yeni bir anlayışla geliştirmeli, belki bir kısmını yıkıp yeniden inşa etmeli, büyüme alanlarını tekrar değerlendirmeliyiz. Tabii bu sürecin olmazsa olmazı, bizi geçmişe bağlayan maddi kültür unsurlarımıza sıkı sıkıya sahip çıkmaktır. Bu maddi kültür unsurları arasında şehirlerimizdeki orijinal mimari eserler, kültür ve sanat değeri olan her türlü yapı, hatırası olan her türlü obje de yer almaktadır. Maziden atiye kuracağımız köprüde bu unsurların çok önemli yeri vardır.
"Dikey mimarinin bedelini yeteri kadar ödedik"
Önce sadece başını sokacak ev niyeti ile başlayan gecekondulaşmanın ardından bitip tükenmek bilmez rant hırsıyla ortaya çıkan dikey mimarinin bedelini yeteri kadar ödedik. Bizim artık bedeller ödemeye değil, planlı, programlı geçmişe sahip çıkan, geleceği kucaklayan şehircilik modellerine ve uygulamalarına ihtiyacımız var. Genç dostu şehirler yaklaşımını bu bakımdan çok önemli görüyorum. Genç dostu, çocuk dostu, yaşlı dostu, kadın dostu, engelli dostu velhasıl insan dostu şehirler kurmalıyız. Gençlik ve Spor Bakanlığımız ile Türkiye Belediyeler Birliğimizin düzenledikleri sergiyi bu doğrultuda ortaya konmuş bir irade beyanı olarak görüyorum. Serginin düzenlenmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Gençlerimizin içinde olduğu her proje gibi bu gayretin de boşa gitmeyeceğini, mutlaka hedefine ulaşacağına yürekten inanıyorum.