Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında 4. pikin yaşandığı Diyarbakır artan yüksek orandaki vaka sayıları ve ölümler ile bir kez daha gündemde. Risk haritasında kırmızı kategoride olan ve aşılama oranının en düşük kentlerden biri olan Diyarbakır’da, günlük 2 bin 300 civarında vaka tespit ediliyor.
Hastaneler ve yoğun bakım servislerinin dolduğu kentte günlük can kaybı sayısı da bir hayli yüksek. Diyarbakır Tabip Odası, önceki gün Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde son 24 saatte 23 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Can kayıpları arasında gençlerin de olduğu belirtilirken, ezici çoğunluğun hiç aşı olmayanlar olduğu kaydedildi. Sağlık Bakanlığı’nın önceki gün verilerine göre Türkiye genelinde 168 can kaybı yaşanmıştı.
‘Günlük 2 bin 300 vaka çıkıyor’
Yaşanan vahim tabloyu Sputnik Türkiye’ye değerlendiren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya, şunları kaydetti:
 
“Şu an Diyarbakır’da günlük 2 bin 300 civarı pozitif vaka var. 2 bin 300 oranında çıkan vaka sayısı doğal olarak hastanelere de yansıyor. Şu an 700’e yakın hasta hastanelerde tedavi altında bunun yüzde 160’tan fazlası da yoğun bakımda. Tabi elimizdeki veriler net değil. Bu hastanelerde biriken hastaların mortalitesinde de artış yaşandı. Daha önce yaşadığımız piklerde çok daha uzun süreli bir yükselme trafiği oluyordu. Bu son pikte kısa sürede çok hızlı bir artışla karşı karşıya kaldık. Bu da delta varyantının özelliğine işaret ediyor. Hem kısa süreli bir temas hem de uzak mesafelerde bulaş mümkün olabiliyor.”
 
‘Artış hızlıyla birlikte sağlık çalışanları bu yükü kaldıramıyor’
Aşılama oranının düşük olduğunu ifade eden Yerlikaya, şöyle devam etti:
 
“18 yaş üstü hala yüzde 55’i bulamadı. 2. doz aşılanmışlar da yüzde 33 civarında. Toplumsal koruyuculuk için toplumun önemli bir kesiminin özellikle bu delta varyantı için yüzde 80’inin üzerinde 2 doz aşı ile aşılanmış ve üzerinden 14 gün geçmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı tarafından şöyle bir algı yaratıldı ve bölgemizde de sanki aşı geldi her şey bitti gibi bir algı oluştu. İnsanların hem kişisel hijyen, maske, mesafe anlamdaki önlemler önemli. Daha önemlisi kapalı, havasız ortamlarda bir araya gelinmesi. Özellikle Diyarbakır için odağın bu olduğunu düşünüyoruz. Taziyeler, düğün, mevlit gibi toplu bir araya gelişlerde ciddi bir artış var. Sağlıkçılar da tükendi. Bu artış hızlıyla birlikte sağlık çalışanları bu yükü kaldıramıyor, bu süreci yürütemiyor.”
 
‘Bedel ödemeye devam ediyoruz, ne yazık ki bu bedeli de acı şekilde ödüyoruz’
Toplumsal düzeydeki bulaşının engellenmesi gerektiğini kaydeden Yerlikaya, şunları söyledi:
 
“Buna yönelik önlemlerin alınması lazım. Örneğin taziyelerin yasaklanması gerekiyor, düğünlerin daha az insanla kısa süreli yapılması gerekiyor. Mesela testi pozitif çıkan kişi 2.-3. günde taziyeye gidebiliyor. Filyasyon çalışmaları doğru düzgün yapılmıyor. İnsanlar artık test bile yapamıyorlar. Halbuki bu testlerin yaygın şekilde yapılması gerekir. Bedel ödemeye devam ediyoruz, ne yazık ki bu bedeli de acı şekilde ödüyoruz. Bundan çıkışın yolu aşının hızla arttırılması diğer andan da şu an salgın yokmuş gibi bir davranış biçiminden uzaklaşmak gerekiyor.”

Kaynak; Sputnik