Sağlık sorunlarından dolayı kullandığı ilaçların etkisiyle bağışıklık sistemi zayıflayan Fesih Güler Hoca, geçtiğimiz yıl Covid-19 salgına yakalanarak tedavi altına alındı. Yaklaşık 8 gün yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Güler, 18 Ağustos 2020 günü akşam saatlerinde ruhunu Rahman'a teslim etti.
Vefatının yıl dönümünde sevenleri ve dava arkadaşları tarafından Güler için Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde bulunan mezarı başında program düzenlendi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, merhum Güler'in hayatı, İslam davasına olan sadakati, fedakârlığı ve toplum içerisindeki güzel ahlakı anlatıldı.
Programda konuşan HÜDA PAR GİK üyesi Osman Aktaş, merhumun gençlik yıllarından vefatına kadar dava içerisindeki çalışmaları ve süreç içerisinde çektiği sıkıntılara değindi.
"Fesih Güler Hoca bir dava adamıydı"
Merhum Güler'i anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kalacağını belirten Aktaş, "Birçoğunuz onu benden daha iyi tanıyorsunuz. Belki de benden daha fazla yakın ilişkilerde bulunmuşsunuzdur. Kendisiyle geçirdiğim süre içerisinde onu gördüğüm kadarıyla hakikaten bir dava adamıydı. Hazreti Âdem'den, Peygamber Efendimize (Sallalahu Aleyhi Vesellem) kadar ve bugüne kadar verilen bütün İslami mücadelelerde insanın tek bir gayesi olmuştur. Resulullah etrafından bulunan belki on binlerce, yüzbinlerce sahabe vardı. Dikkat ederseniz tarih içerisinde 50-100 kişinin adını ya zikrederiz ya da edemeyiz. Neden hep onların adlarını ve hayatlarını örnek olarak gösteriliyor. Çünkü onlar dava adamıydı. Peygamber Efendimiz, sahabeleriyle birlikte canlarıyla, mallarıyla Allah'ı razı etmek, ilayi kelimetullahı yüceltmek için mücadele ettiler. Mücadele verdikleri için tarih boyunca hep hayırla, güzellikle yâd ediliyorlar." dedi.
"Davası için fedakârlık eder, hiçbir zorluğa karşı yılgınlık göstermezdi"
Merhum Fesih Güler Hocanın İslam davası için her şeyini feda eden örnek bir şahsiyet olduğunu hatırlatan Aktaş, bir dava uğruna her şeyini feda eden, gençliğinden vefatına kadar daima dünyayı elinin tersiyle iten, gerçek manada bir dava sahibi olan, bir dava adamını anıyoruz. Bundan sonra yapmamız gereken Fesih hocanın hayatı içerisinde bize bırakmış olan dava mirasına nasıl sahip çıkacağız? Onun yaptığı fedakârlıkları ne kadar yapıyoruz veya ne kadar yapacağız. Biraz empati kuralım. Birinize hastalık duçar olmuş, yapacak hiçbir durumunuz yok. Emin olun birçoğumuz böyle bir hastalığa duçar olduğu zaman ilk yaptığımız şey kendini yatağa atmak, hayattan tamamen soyutlanmak ve sosyal hayatın bütün şeylerini terk ederek belki ölümü bekleriz. Allah bu kardeşimize azmi verdi, büyük musibetler başına belalar getirdi. Zindandan ve gördüğü işkencelere başına gelen hastalıklara kadar hiçbir zaman yılmayan, davasına sırtını dönmeyen, davasını yarıda bırakmayan ve davasından başka gayesi olmayan bir insanı konuşuyoruz. Bu insan hayatının her alanında, dava için fedakârlık yapan bir insandı." diye konuştu.
"Hayatının her alanında örneklik teşkil eden bir insandı"
Aktaş, "Birçoğumuz bu kadar insanların çekmiş olduğu çileler içerisinde, bu kardeşimizin neler yaptığını haberdar değiliz. İslam tarihini okuduğumuz zaman sahabelerinin isimlerini ve yapmış olduğu fedakârlıkları anıyorsak işte bu camianın da davası uğruna her şeyini feda etmiş olan bir insanı anıyoruz. Onun hayatında da bize çok güzel örnekler var. Ben şahidim bu insan çok salih bir insandı. Asla ibadetlerinde Allah'a olan kulluk vazifesinden vazgeçmezdi. Hayatının her alanında davasını her şeyinden üstün tutarak yaşayan bir insandı. Hiçbir zaman için taviz vermemiş ve hiçbir zaman için de baş eğmemiş ve her zaman davasını en önde vazifesini layıkıyla yerine getiren bir insandı. Çok güzel bir ahlakı vardı. Emin olun ki hocaya selam verseydiniz alacağı selamdan önce yüzünde olan güzel tebessümü görürdünüz. Bütün insanlara tebessüm ederdi. Asla insanlara kızmazdı. Çok halim ve selim bir ruhu vardı. Hakikaten hayatının her alanında insanlara örneklik teşkil edecek bir insandı." şeklinde konuştu. (İLKHA)