Özbek asıllı Afgan savaş ağası Abdurreşid Dostum, Afganistan'ın kuzeyine döndükten sonra dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Tedavi gördüğü Türkiye'den Afganistan'ın başkenti Kabil'e dönen Dostum, dün akşam Taliban'ın ilerlediği Mezar-ı Şerif şehrine gitmişti.
Dostum, burada kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Yaptığı açıklamalarda, 2001 yılındaki Deşt-i Leyli katliamına atıf vardı.
Bölgede Taliban'ı mağlubiyete uğratacaklarını ifade eden Dostum, "Tıpkı Molla Fazıl gibi. O nasıl bir akıbete uğramıştı?" ifadesini kullandı.
"O yıllarda yaşananlar tekrar yaşanacak"
Dostum, 2001'e atıfta bulunarak "o yıllarda olanlar tekrar olacak" şeklinde konuştu.
2001 yılında bölgede ABD güçleriyle beraber ilerleyen Raşid Dostum karşısında Taliban güçleri teslim olmuş ve Taliban mensuplarının serbest bırakılması için anlaşmaya varılmıştı. Bölgedeki Taliban birlikleri Molla Fazıl tarafından komuta ediliyordu.
Savaş esiri olan binlerce Taliban mensubu Deşt-i Leyli katliamında öldürülürken, Molla Fazıl da ABD'ye teslim edildi ve Guantanamo'ya atıldı. Molla Fazıl, 2014 yılında ABD ile Taliban arasındaki esir takasıyla serbest kaldı.,
Katliamın öncesi
ABD'nin 7 Ekim tarihinde başlayan Afganistan işgali, şiddetli bir hava bombardımanına sahne oldu.
Hava bombardımanının ardından ABD öncülüğündeki Kuzey İttifakı güçleri, Afganistan'ın kuzeyinden başlayarak Taliban'a karşı ilerledi.
ABD saldırısı karşısında hazırlıksız olan birçok bölgede Taliban, ABD destekli güçlerin ilerleyişi karşısında tutunamayarak geri çekildi.
Taliban rejiminin düşüşü sırasında, Afganistan'ın kuzeyinde yerli ve yabancı çok sayıda cihat yanlısı savaşçı, can güvenliklerinin sağlanması anlaşması karşılığında Kuzey İttifakı güçlerine teslim oldu.
Teslim olma anlaşmasının karşı tarafındaki isim ise, Özbek asıllı Afgan savaş ağası Abdurreşid Dostum'du.
Kansız biçimde bölgeleri ele geçirmelerini "büyük bir zafer" olarak niteleyen Dostum, daha sonra ABD ile birlikte bölgede senelerce unutulmayacak katliamlara imza atacaktı.
Teslim olan Taliban mensuplarının büyük kısmı Cevzcan ilindeki Şibirgan hapishanesine nakledildi.
Bunların içlerinden yabancı olanlar, Belh ilindeki Kale-i Cengi isimli, eski bir kaleden bozma hapishaneye aktarıldı.
Şibirgan'da kalan yerli Taliban mensuplarının binlercesi, tahminlere göre yaklaşık 8 bin savaş esiri, kısa bir süre sonra başka hapishanelere nakledilme bahanesiyle yola çıkarıldı.
Deşti Leyli katliamı
Afganistan'ın kuzeyindeki Cevzcan ilinde bulunan Leyli Çölü, toplu katliamın merkeziydi.
Kunduz'da teslim olan ve serbest kalacakları vaadedilen Taliban mensupları, Şibirgan'a nakledilecekleri ifade edilerek konteynerlere dolduruldu.
Çöllerde konteynerlere doldurulan ve hiçbir zaman hedefe varamayacakları bir yola çıkarılan savaş esirleri, Şibirgan'a asla varmadı.
Savaş atmosferi içerisinde bu savaş esirlerine ne olduğunu kimse sormazken, çöldeki katliam uzun süre sonra ortaya çıkacaktı.
2002 yılında yapılan soruşturmalarla, binlerce Taliban mensubu savaş esirine ne olduğu ortaya çıkarıldı.
Havasızlık, susuzluk ve toplu kıyım
Görgü tanıklarının ifadeleri ve cesetler üzerinde yapılan incelemelerde binlerce Taliban üyesinin nasıl öldürüldüğü ortaya çıktı.
Buna göre çölde havasız ve susuz şekilde konteynerlere sıkıştırılan Taliban üyeleri, bir süre sonra nefes alamaz hale geldi.
Çöl sıcağında susuzluktan ölmemek için birbirlerinin terlerini ve kanlarını emen savaş esirlerinin büyük kısmı, havasızlık ve susuzluktan dolayı yaşamını yitirdi.
Birçok esir de, Abdurreşid Dostum güçlerince toplu halde kurşuna dizildi.
7 bini aşkın Taliban mensubu savaş esiri, Deşt-i Leyli'de toplu mezarlara gömüldü, hiçbirinin kimliği açıklanamadı.
Bazı esirlerin çöllere diri diri gömüldüğü ifade edildi.
Bölgeden halen cesetler çıkmaya devam ederken, birçok ceset ise kayboldu.
İnsan hakları kuruluşları katliamı bir savaş suçu olarak nitelese de, ABD güçleri ve Dostum'un birlikleri hiçbir zaman sorumlu tutulmadı ve yargılanmadı.
Kaynak: Mepa News