Hür Dava Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Said Şahin, konuk olduğu `Ne Oluyor` programında, Hizbullah Cemaati`nin domuz bağı ile adam öldürdüğü yönünde iddiaların dile getirilmesi üzerine, bunun doğru olmadığını, domuz bağı iddiasının pisikolojik bir operasyonun parçası olduğunu ifade etti.
"Hizbullah kendi yapısını koruyor"
Program, Payzın`ın Şahin`e yönelttiği `Siz Hizbullah`ın devamı bir parti olarak biliniyorsunuz. En azından kamuoyunda öyle bir algı var. Öyle misiniz?` klasik soruyla başladı.
Hüda-Par sözcüsü Şahin, benzer sorulara daha önce de muhatap olduklarını hatırlattıktan sonra, `Biz Hizbullah`ın devamı değiliz. Hizbullah yapısal olarak yerinde duruyor.
Hüda-Par olarak siyasi alanda teşkilatlanan bir siyasi oluşumuz. Net bir ifade ile söyleyeyim; Hizbullah ile organik bağımız da yok` yanıtını verdi.
Payzın`ın `Siz Hizbullah`ın siyasi kanadı değil misiniz?` sorusuna Şahin, `Biz siyasal alanda yapılanan, partileşen ve bu alanda çalışmalar yürütecek olan bir yapıyız. Hizbullah ise kendi yapısını koruyor. Bu ülkenin yasalarına göre gayri yasal bir yapı olarak varlığını sürdürmektedir.` şeklinde cevapladı
Şahin, Payzın`ın, `Hüda-Par olarak kendinizi siyasi yelpazenin neresinde tarif edersiniz` sorusuna ise şöyle yanıtladı: "Bu ülkede siyaset yapmak herkesin hakkıdır. Dolayısıyla bu hakkına haiz olan kişiler bir araya gelir parti kurma şartlarını yerine getirip teşkilatlanıp çalışmalarına başlarlar.
Bize bu hakka haiz olan kişiler olarak, geçmişten günümüze bir fikri benimsemiş bunu da toplum içinde yaymaya çalışan, geçmişte dernekler olarak çalışan, şimdi ise partileşen bir hareketiz. Bizler doğrularını hakkın, hukukun gerçekleşmesi adına ve herkesin hakkını korumak adına, toplumun farklı kesimlerinin temsili adına siyasete girmiş bulunmaktayız."
`PKK`nin Yerine Hizbullah Gelir mi?`
İlk olarak Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar`ın ortaya attığı, `PKK`nin boşalttığı yeri Hizbullah Dolduracak` şeklindeki iddiayı Şirin Payzın`da dile getirdi. Payzın`ın bu konu hakkında değerlendirme yapmasını istemesi üzerine, hem siyasetçi, hem de gazeteci kimliğiyle bu sorulara cevap verebileceğini belirten Şahin, `Aslında bu soruların muhatabı Hizbullah`tır.
Ama şunu söyleyebilirim; bu tür iddialarla toplum içinde korku piskolojisi yaymaya çalışılıyor, insanların barış sürecine giden yolda takılmak istenen çelmeler olarak değerlendiriyorum. Kaldıki Hizbullah hiçbir zaman dağlarda kadrolaşmamıştır.
Hizbullah şehir merkezlerinde çalışan bir yapıdır. Zaten birebir silahı hedefleyen bir yapı olarak da çıkmamıştır. 2002`den bu yana da silaha yaklaşımı ortadadır. Yani bu iddialar toplumda çatışmasının devamını isteyenlerin bir ürünü olduğunu düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"AK Parti İktidarı Döneminde Çok Mağdur Edildik"
Uzun süre kendisine söz hakkı verilmesini bekleyen Hüda-Par sözcüsü, diğer konukların "bir cümle diğerek" söz aldığını, konuşulanlarla ilgili bir çok not aldığı halde kendisine söz verilmediğinden görüşlerini aktaramadığını anımsatarak sunucuya sitem etti. Bu sitem üzerine sunucu kısa süre sonra Şahin`e söz verdi.
Programda barış sürecine katkı sunmaktan çok AK Parti eleştirisi yapıldığına dikkat çeken Şahin, kendilerinin de AK Parti iktidarı döneminde çokça mağduriyet yaşadıklarını, derneklerinin kapatıldığını, ayağında protez bulunan bayan üyelerinin kermes düzenlemekten hapis cezası aldığını, oysa asıl olan yanlışları yanlışlar kadar, doğruları ise doğrular oranında konuşup sonuca varılması gerektiğini vurguladı
1920`lerden buna Müslüman Kürd halkının mağdur edildiğini söyleyen Şahin, sadece Kürdlerin değil, gayri Müslim azınlığında mağdur edildiğini hatırlattı. Yeryüzünde yaşanan tüm zulümlere karşı oldukları söyleyen Şahin, Batı Trakya`da Müslüman Türk azınlığın maruz kaldığı zulmü karşı çıkmak gibi bir fikre sahip olduklarını söyledi.
Sözlerine önemli bir empati örneğini ortaya koyarak sürdüren Şahin, "Bu ülkenin kuruluşu aşamasında ismi Kürdiye Cumhuriyeti olmuş olsaydı ve bu Kürdiye Cumhuriyeti`nin Adalet Bakanı kalkıp, `Bu ülkede öz kan Kürdlerin dışındakilerin tek bir hakkı vardır, o da köleliktir` deseydi nasıl karşılanırdı." dedikten sonra, 1961`de Cumhurbaşkanlığı yapan Cemal Gürsel`in Diyarbakır`da yaptığı konuşmada, `Bu ülkede herkes Türk`tür, Kürd yoktur, Kürdüm diyenin yüzüne tükürmek lazım` şeklindeki tarihe kara leke olarak geçen sözlerini hatırlattı.
"Türk ve Kürdlerin Birliği Nasıl Bozuldu"
Öncelikle Türkler ve Kürdlerin arasında birliğin nasıl bozulduğunu tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin`in konuşması Yaşar Okuyan tarafından kesilmeye çalışıldı.
PKK`nin çıkış noktasına da değinen Şahin, PKK`nin mazlumiyetler üzerine doğduğunu, bu mazlumiyetler üzerinden Kürd halkının haklarını savunuyor gibi görünürken belki de Kürd halkına en çok zararı verecek olayların yaşandığını belirtti.
Şahin, bununla birlikte PKK`nin, devletin işlediği zulümlerin bir gerçeği olduğunu ve sorunun çözümü için PKK`nin muhatap alınması gerektiğini söyledi. Ancak sadece PKK`nin muhatap alınmasının doğru olmadığını anlatan Şahin, bölgede Hizbullah Cemaati`nin yanı sıra bütün yapıların muhatap alınması gerektiğini belirtti.
Bölgede yaşanan acıları kendi ailesinden örnek vererek aktaran Şahin, "Acılarla konuşulacaksa benim kayınım kaçırıldı ve 3 gün sonra gözlerine kivi batırılmış, boynuna tel dolanarak boğulmuş halde bulundu. Bu olay çok uzaklarda değil 1992`de yaşandı." demesi üzerine, Yaşar Okuyan araya girerek bunları devletin değil Hizbullah`ın yaptığını iddia etti.
"Hizbullah`a Atfedilen Domuzbağı Animasyondu"
Medyanın bu iddiaları tek taraflı konuştuğunu ve bu tür iddialar üzerinden Hizbullah Cemaatine karşı pisikolojik hareket yürütüldüğünü söyleyen Şahin, şunları aktardı: "Ben çok iyi hatırlıyorum. Aralarında Fehmi Koru`nun da bulunduğu gazetecilere Hizbullah`a ait olduğu söylenen görüntüler izletilmişti.
Fehmi Koru dışarı çıktığında aynen şunu söyledi, `Bize gösterilenlerin hepsi animasyondu. Biz canlı örneğini görmedik` Dolayısıyla animasyon üzerinden Hizbullah itham edildi.
Hizbullah yetkilileri `biz hiçbir zaman domuz bağı kullanmadık` diyorlar. Bir defa dahi kullanmamışlar. Animasyon üzerinden Hizbullah`ın üzerine yakıldı. Pisikolojik harekat diyorsunuzya, işte bu pisikolojik harekati bu ülkede kimler tarafından becerildi bunu konuşmamız lazım.
Yargı, medya nasıl brifinglerle etki altına alındı hatırlayalım. Buna rağmen biz diyorsuk ki; acıları yaşadık ama acılar üzerine geleceğimizi bina etmeyelim, çatışmaların üzerine gelecek bina etmeyelim, bunları geçmişte bırakalım ve barış sürecine katkı sunalım."
Tuhaf reklam kuşaklarının hakim olduğu program yaklaşık iki buçuk saat sürerken, dağınık ve anlaşılmaz bir tartışma uslubuyla yapılan konuşmalar izleyicide olumsuz etki bıraktı. Ayrıca programda en fazla sözün Yaşar Okuyan ve Berhan Şimşek`e verildiği görüldü.