BATMAN - Servet Ulutaş, henüz 25 yaşındaydı. Bu genç fidan 4 Nisan 1994 tarihinde Batman`da şehid edildi. Servet`in şehadetinin 20. yılında İLKHA`ya konuşan 72 yaşındaki anne Nazliye Ulutaş, Servet`in sahabelerin hayatlarını örnek aldığını ve onlar gibi yaşayıp şehid olduğunu söyledi.
 
12 çocuklu ailenin ikinci evladı olan Servet, 01.08.1969`da Batman`ın Gercüş İlçesine bağlı Yemişli (Botıka) köyünde dünyaya geldi. Servet`in doğumundan bir yıl sonra Cizre`ye taşınan Ulutaş ailesi burada 5 yıl kaldıktan sonra Batman`a yerleşti. İlkokul eğitimine Cizre`de başlayan Servet, ailesinin Batman`a yerleşmesi üzerine eğitimine Batman`da devam etti. Çamlıca Mahallesinde oturan Servet, ilköğretimi Hürriyet İlköğretim Okulu`nda, liseyi de İmam Hatip Okulu`nda tamamladı. Batmanda bir ev satın alan Ulutaş ailesi, evin altında da bir bakkal dükkânı açarak geçimini buradan sağlamaya başladı.
 
Servet küçük yaşlarından itibaren çalışmaya başladı. Bazen kumaş parça ve elbiseleri omuzuna atarak abisiyle beraber Batman sokaklarında satardı. Bir dönem çayhanede çaycılık yaptı. Mevsimlik işçi olarak fındık toplamak için Adapazarı`na gidip gelirdi. Askerliğini Kıbrıs`ta yaptıktan sonra evlenen Servet, cezaevi yolu üzerine taşınarak burada bir ev kiraladı. Eşinin mihri olan altınlarla Huzur Mahallesi tren geçiti yakınında bir bakkaliye dükkânı açtı. Servet, henüz 6 aylık evliyken bakkal dükkânında gerçekleştirilen silahlı bir saldırı sonucu şehid oldu.
 
Şehid olmayı çok istiyordu
Anne Nazliye Ulutaş, oğlu Servet`i şöyle anlattı: "Servet hayatı boyunca hiç kimseyi incitmedi ve çok güzel bir ahlaka sahipti. Oğlum sadece İslam`a gönül vermişti, neden şehid edildi bilmiyorum. O, çok halim-selim biriydi ve kimseye zararı olmayan, çok ahlaklı güzel bir evlattı. Bütün komşuları kendisinden razıydı. Küçük yaştayken bile 2 ayda Kur`an`ı hatmetti.
 
Çocuklarımın arasında ahlakı en güzel olanıydı. O dönemde arkadaşları şehid edilirken bana hep `Anne arkadaşlarım şehid ediliyor, ne olursun bana dua et, ben de şehid edileyim` derdi. Oğlum şehid olmayı çok istiyordu. O sürekli dindar insanlarla gezerdi. Çok kitap okurdu. Bazı günler sabaha kadar Kur`an okurdu, kitap okurdu. Oğlum bana çok düşkündü, ben de onu çok severdim. Çok güzel bir ahlakı vardı, hiç kimseyi kırmazdı. Sahabelerin hayatlarını örnek alır, onlar gibi yaşamaya çalışırdı."
 
Kardeşi Hüseyin`in dilinden Şehid Servet
Onu tanımak ona bağlanmaktı. Konuşmasıyla, samimiyetiyle, dürüstlüğüyle, sıcakkanlılığıyla ve cana yakınlığıyla gönüllerde yer edinmişti.
 
Kardeşi olduğum için değil gerçekten onunla diyalogu olan hiç kimse ondan sıkılmazdı. Şehid çocukla çocuk olur, onlarla şakalaşırdı, kendini onlardan büyük görmez onlar gibi davranırdı. Büyüklerine karşı çok hürmetkâr ve saygılı biriydi.
 
Şimdi çıkalım dışarıya dünün çocukları bu günün yetişkinlerine "Şehid Servet`i nasıl bilirdiniz?" diye bir soralım. Hemen boğazlarında bir düğüm oluşur, ağlamaklı kelimeler dillerinden dökülür, bir tek cümle her şeyi ifade eder, "çok, ama çok iyi biriydi."
 
Evet, o gerçekten sevilmeye değer biriydi. Halim-selim ve sessiz biri olmakla beraber çok da cesaretliydi. Olayların yoğun olduğu, masum insanların vurulduğu, evlere bombalar atıldığı dönemlerde geceleri bazen bizim mahallede, bazen de başka yerlerde nöbet tutardı.
 
Allah için ben onu çok severdim ve hala da hatırıma geldiği zaman ağlarım. Bazen mezarına ziyaretine giderek onunla sohbet ederim.
 
Yengemin söylediğine göre kendisinin şehid olacağını söylemişti. Şehid Servet bir rüyasında şehid olacağını ve kırmızı bir battaniyeye sarıldığını görmüştü. Bu rüyasını yengeme anlatmıştı, yengem de Şehid`in şahadetinden sonra bizlere söyledi.
 
Allah bizleri onların yolundan, savundukları İslam davasından, şefaatlerinden mahrum bırakmasın. (Fatih Akgül - İLKHA)