Bazı bilimlerle ilgili tüm dünyadaki kitap sayısı beş-onu geçmezdi. Onlara da çok az öğrenci ulaşabiliyordu. Çoğaltmak, kâğıt-kalem ve zaman istediğinden güçtü; bazı kütüphaneler çoğaltmaya izin de vermiyordu.
Durum bu olunca en yaygın taşıma aracı, insan hafızasıydı. Öğrenciler ve bilim adamları olabildiğine çok bilgi ezberliyor, hafızalarını arşiv gibi kullanıyorlardı.
Bugün hem bilgi kaynakları çoğaldı hem de taşıma imkânları. Her birimiz ’flaş bellek’ denen birkaç gramlık hafif bir alette dünya kütüphanelerini taşıyabiliyoruz.
Çağ, ezberleme çağı değil; anlama çağıdır. Ezberlemeye ne zaman yeter ne de gerek var.
Ancak ezbere duyulan ihtiyaç hiçbir zaman yüzde yüz ortadan kalkmaz. En azından bugün hâlâ sınavlarda ezberleme ihtiyacı hissettiren sorular sorulmaktadır.
Özellikle LYS’de bu yönde soruların olduğu inkâr edilemez. Peki, ne yapacağız?
Öncelikle ezberleyeceğimiz bilgiyi en aza indireceğiz. Bunun da yolu okuduğumuzu anlatma ve okuduğumuzla ilgili bol soru çözerek kavrama imkânından olabildiğince çok yararlanmaktır.
Öte yandan biz hafızamıza mahkûm değiliz, yeni Türkçe’de ‘bellek’ dediğimiz hafızamız büyük ölçüde elimizin altındadır.
Hafıza, bize Rabbimiz tarafından onun dileği doğrultusunda kullanalım diye verilmiş kişisel arşivimizdir.
Biz, o arşive hâkim oldukça ondan daha çok istifade ederiz. Böyle olmazsa biz, ‘Müslüman hafızası’ diye bir hafızadan söz edebilir miydik?
Biz hafızamızı Müslümanlaştırmak, müttakilik seviyesine çıkarmak zorundayız. Biz Müslümanız, hafızamız da Müslüman oldukça ondan daha çok istifade ederiz. Günahlar, hafızayı tahrip eder. Hafızaya ne kadar az haram görüntü, ne kadar az gereksiz söz aktarabilirsek hafızamızda iyi bilgilere, gerekli sözlere o kadar çok yer kalır. Müslüman harama bulaşmamaya çalışır. Müttaki insan boş sözlerle, gereksiz işlerle uğraşmaz. Hafıza çelişkiyi sevmez. Kâfirin hafızası günah alır, müslümanın hafızası günah alınca iflas eder.
Anlaşılacağı üzere hafızamıza filtre takmak, ona kendi kimliğimiz ve İslami sınırlarımız doğrultusunda gümrük uygulamaları getirmek mümkündür.
Her hafıza, sahibinin ilgi ve amaçlarına göre şekillenir. Bir arşivle uğraşır gibi ondan ilgi duyduğunuz ve amacınız doğrultusunda kullanacağınız bilgiyi öne alır, gerisini arkalara atarsınız. Bir bilgi kullanıldıkça hafızada yenilenir, az başvuruldukça silinir.
Elbette anarşist bilgiler de vardır. Onları unutmaya çalıştıkça düzeni bozmaya, öne çıkmaya çalışırlar. Kaçak bilgiler de vardır. Kendisiyle oynamanız için saklanıp duran bir çocuk gibi gizlenip dururlar; onları göz önünde tutmak için dikkatinizi sürekli canlı tutmak zorunda kalırsınız.
Ama bilgilerin çoğu akıllı usludur. İlgi ve amacınıza uygun olurlarsa daima elinizin altında dururlar.
İlgi-niyet-amaç hafıza için çok önemlidir. Her gün bakıp geçtiğimiz bir apartmanın adını sorarlarsa çoğumuz bilemeyiz ama bir kez o apartmanı adres bilerek onun adını duysak belki yıllarca unutmayız. Neden? Çünkü daha önce ilgi alanımız içinde değildi, şu anda ise ilgi alanımız içindedir de ondan. (Hatırlarsanız birkaç hafta önce Kur’an-ı Kerim hıfzıyla da ilgili bu yönde bilgiler edinmiştik.)
Bunları bildikten sonra ezberleme ile ilgili birkaç tavsiyede bulunmakta fayda var:
1. Gerçekten ezberlememiz gerekeni ezberleyelim ve onu ezberlememiz gerektiğine inandıralım.
2. Ezberlemeye niyet edelim.
3. Yarım ezberden kaçınalım. Yarım ezber zaman ve emek kaybına yol açar.
4. Düzenli aralıklarla tekrar edelim, imkân varsa başkasına okuyalım.
Allah (c.c) yardımcınız olsun.