26-27 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın sonuçları 28 Temmuz'da açıklandı. Adaylar, 5-13 Ağustos tarihlerinde tercihlerini yapacak.
Üniversite adaylarının doğru tercihte bulunması için tavsiye ve uyarılarda bulunan Rehberlik Koordinatörü Avni Altın, tercih verilirken mutlaka danışman öğretmenlere danışılması gerektiğini vurguladı.
Salgın süreciyle birlikte esneyen eğitim sistemine zıt olarak çok zor bir YKS'nin gerçekleştiğini belirten Altın "Pandemiden dolayı bir buçuk sene ciddi anlamda eğitime ara verilmişti. Eğitime ara verilmesi nedeni ile sınav sorularının daha esnek olması beklenilirdi. Son 15-20 yıla baktığımızda ÖSYM'nin yapmış olduğu en zor sınav olarak karşımıza çıktı. Bu durum sınav sonuçlarında ortaya çıkan tablodan da anlaşıldı. Buna bağlı olarak sınav biraz esnetilebilirdi. Çünkü 2018'de sınav zorluk derecesi yüksekti, bu yıl 2018'den de zordu ve çok düşük netlerle iyi sıralamaya giren öğrenciler var." dedi.
Sınavın zorluk derecesi son yıllara göre çok zor olduğunu ve bu durumun öğrencilerde ister istemez moral bozukluğuna neden olduğunu ifade eden Altın, "Bunları göz önünde bulundurduğumuzda ÖSYM bu konuda biraz daha esnek davranabilirdi. Bir buçuk senelik eğitime verilmiş olan ara, yüz yüze eğitiminin verimi, pandemiden öğrencilerin okula gitmemesi, belirli aralıklarla okula gitmesi yeterince sağlıklı bir eğitim anlayışı alınmadı. Sınav gerçekten çok zordu, ÖSYM bu konuda sınav sorularını esnetebilirdi." şeklinde konuştu.
"Öğrenciler rehber öğretmeni ya da eğitimciye danışarak tercihlerini yapmalı"
Öğrencilerin sağlıklı bir danışman gözetiminde tercih yapmasının daha sağlıklı olduğunun altını çizen Altın, "Tercihleri yaparken birçok faktöri de göz önünde bulundurmak lazım. Öğrenci, gideceği üniversitenin yerleşkesini, merkeze olan uzaklığı, barınma ve burs imkânı gibi kriterleri göz önünde bulundurması lazım. Öğrenci arkadaşlar tercihler yaparken bireysel ya da danışman gözetiminde de yapsa mümkün olduğunca tercih yelpazesinin aralığını geniş tutmalı. Örnek olarak öğrencinin sıralaması 30 bin ise 25 bin ile 50 bin aralığı tercih yapmalı. Daha yukarıya gidildiğinde öğrencinin sıralaması 100 bin ise 80 binden başlayıp 150 bine kadar tercih yelpazesini geniş tutulması lazım." ifadelerini kullandı.
Artan kontenjanlar ve sınırda olan öğrencilerin olduğunu dile getiren Altın, "Örneğin Tıp Fakültesi 23 binde kapatmışsa bu sene 700-800 bine yakın kontenjan artacak. 23 bin sıralaması normal şartlarda gelmiyor ama 22 bin olan tıp fakültesine gire bilme ihtimali yüksektir." diye konuştu.
Altın, "Yeni açılan bölümleri ve üniversiteleri takip etmek lazım. Teknolojiye ve günümüz şartlara bağlı olarak yeni bölümler açılıyor. En basiti yapay zekâ mühendisliği dediğimiz, geleceğin mesleği olarak bilgisayar ve yazılım mühendisliği seçebiliriz. Yeni açılan üniversitelerin bazı bölümler ilk defa açılmışsa o üniversite gelecekte olanakları çok fazla olan bölümlerden biri olarak karşımıza çıkabilir. Öğrenciler bu tür kriterleri düşünmesi gerekir. Mutlaka bir rehber öğretmeni, bilen biri tarafından ve eğitimci tarafından tercihlerini yapması daha sağlıklı olur kanaatindeyim." değerlendirmesinde bulundu.
"Üniversite adaylar mutlu olacakları bölümlere tercih yapmalı yada bir yıl daha hazırlanmalı"
Öğrencinin sevdiği mesleği yapmasının, onun için ileriki süreçte mutlu olması için çok daha önemli olduğunu belirten Altın, "Maalesef günümüzde aile, toplum ve mahalle baskısı dediğimiz olay var. Öğrenciler bazen sevdiği meslekleri değil de ekonomik getirisi olan mesleklere daha çok yöneliyor. Örneğin, öğrencinin hedefi ve idealinde sağlık sektörü yok. O tür bölümlere karşı antipatisi var. Mühendisliği seviyor ama aile ve mahalle baskısından dolayı çocuk tıpı tercih etmek zorunda kalıyor, mühendisliği tercih etmiyor. İler ki süreçte meslek hayatında sevmeği bir mesleği yapma zorunda kalınca bu sefer mutsuz oluyor." diye konuştu.
Devletin istihdam alanlarını biraz daha geniş tutması gerektiğini söyleyen Altın, istihdam alanlarının geniş tutulması halinde olanakların daha fazla olacağını ve öğrencinin de sevdiği mesleği tercih edeceğini önceleyeceğini söyledi.
YKS tercihlerinde herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen öğrencilerin pes etmeden tekrar sınava hazırlanmalarını öneren Altın, "Sadece üniversiteye gitmek için yapılan tercih sonucunda öğrenci mutsuz olur. Bunu yapmaktansa, öğrenci bir yıl daha kendine o hakkı versin. İstediği hedefi ve mesleğine ulaşabilme adına aileler ve öğrenciler o imkânı oluştursa daha sağlıklı olur kanaatindeyim." dedi.
"Bu süreçte özellikle ebeveynler baskı yapıp öğrenciyi bunaltmamalı"
Öğrenci ailelerine; sınavların hayatın sonu olarak görülmemesini ve çocuklarını depresyona itmemek için dikkatli olmaları çağrısında bulunan Altın, şunları söyledi:
Öğrenci ve ebeveynlerin açısından sınavın her şey olduğu fikri, öğrencide depresyon ve hatta intihara teşebbüs etmeye kadar götürebiliyor. Bunun önüne geçmek lazım. Öğrencilerden ciddi anlamda depresyona girenler vardır. Sınavlar hayatın sonu değildir. Hayat içerisinde birçok sınav bizi bekliyor. Her şeye hazırlıklı olmak lazım. Sınav sonucu öğrencinin zekanın belirleyicisi ve ölçüsü olmadığına göre, öğrenci bir sene daha çalışırsa çok güzel hedef gerçekleştirebilir.
Ebeveynlerin ve eğitimcilerin öğrencileri ve evlatlarını severken koşullu değil de sevgiye bağlı olarak sevmesi gerektiğini söyleyen Altın, "Öğrenci ve evlatlarımıza koşulsuz bir sevgiyle yaklaşmak lazım. Bu sene elde edemediği hedefi, koşulsuz sevgiyle öğrenciye yaklaştığımızda gelecek sene o moralle, motivasyonla çok iyi yerlere ve güzel bir puan alarak idealindeki mesleği, bölümü ve üniversiteyi kazanabilir diye düşünüyorum. Bu konuda ebeveynler özellikle öğrenciye şartsız bir sevgiyle yaklaşmalı, ona o hakkı vermeli ve gelecek sene için bir planı yapmasının daha sağlıklı olacağı düşüncesindeyim." ifadelerini kullandı. (İLKHA)