İsrafların önlenmesi için yetkililere çağrıda bulunan Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Halil Orhan, kamu kaynaklarının israf edilmesinin önüne geçilmesi gerektiğini dile getirdi.
Özelde Ankara'da genelde ise Türkiye’de kamu yararına yapılmış tesislerden atıl durumda olanlar, yapıldıktan sonra sahipsiz bırakılmış tesislerin haddi hesabı yok. Bu anlamda kamu kaynaklarının israf edilmesi söz konusudur.
İsraf edilen tesislerin başında Avrupa'nın ve Türkiye'nin en büyük eğlence parkı Ankapark gelmektedir. Sincan Sinan Şamil Sam Spor Kompleksi bitirilmiş olduğu halde faaliyete geçmemesi atıl bir vaziyette. Hacı Bayram Camii yanındaki “Ulus Kültür Merkezi, Kapalı Çarşı, Dolmuş Durakları” projesi 2018’de hizmete açılması beklenirken kama inşaatı bitirilmiş halde bekletilmektedir. Etimesgut’ta bulunan ve hayalet bina olarak bilinen bina önce AVM, daha sonra hastane ve üniversite olacağı duyurulan ancak bir türlü hizmete açılamayan Etipark binasının akıbeti hala belirsiz. Şehir planlaması, yeşil alan ve şehirleşme için vatandaşın istifadesine sunulmayan devasa askeri araziler ve israf edilen birçok kamu kaynakları içler hacısı bir halde.
“Ankapark sekiz yılda tamamlanmış bir ‘tema park’ projesidir”
Avrupa'nın ve Türkiye'nin en büyük eğlence parkı Ankapark hakkında bilgi veren Orhan, “Ankapark’ın ne zaman açılacağı, açıldıktan sonra ziyaretçi sayısının kaç kişi olacağı, ne kadar para harcandığıyla yıllardır gündemden düşmeyen ve sekiz yılda tamamlanmış bir ‘tema park’ projesidir. Resmi Gazete’de ilk kez yayımlanmasından bugüne geçen sekiz yıllık sürede Guinness Rekorlar Kitabı’na gireceği de, yılda 10 milyon turistin ziyaret edeceği de, kullanılan oyuncakların sağlıksız olduğu da, içerisine yerleştiren dinozorları da manşetlerden düşmeyen Ankapark, henüz resmi olarak açıklanmayan bir nedenle, belirsiz süreli olarak kapandı.” dedi.
“Ankapark, 50 TL giriş ücretiyle yılda 18 milyon kişi gelirse maliyeti karşılayabilir”
Medyada yer alan haberler de parkın son işletmecisinin projede zarar ettiği ve çalışanlarını işten çıkardığı yönünde olduğunu belirten Orhan, “Bu söylentiler üzerine Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin eski Başkanı ve Ankapark projesini başlatan isim Melih Gökçek Twitter hesabından konuyla ilgili söylentilerin asılsız olduğunu ve kısa zamanda faaliyetlerine devam edeceğiyle ilgili açıklamalarda bulunmuştur. Mimarlar Odası’nın Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada kapanma kararının bir ‘iflas’ ya da ‘zarar’ ile ilgili de olabileceğini, zira mahkeme kararı olsa kendilerinin de bilgilendirileceğini aktardı. Ankapark, 50 TL giriş ücretiyle yılda ancak 18 milyon kişi gelirse ancak maliyeti karşılayabilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre Ankara’yı 2017’de ziyaret eden toplam turist sayısı 496 bin. 125. Verilere de bakıldığında hedeflenen sayılara ulaşılamayacağı da aşikârdır. Ayrıca, ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar ve küresel bazda yaşanan Covid-19 sebebiyle kar durumu söz konusu değildir. Disneyland bile zarar ederken Ankapark’ın yılda 10 milyon turist çekmesi mümkün değildir. Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan araştırmalar gösteriyor ki; Ankaparkta yer alan bir dinozorun yerine 41 EGO otobüsü alınarak halka daha fazla fayda sağlanabilirdi.” ifadelerini kullandı.
“Ankapark'ın başkent belediyesine maliyeti 750 milyon dolar”
Ankapark ile ilgili konuşmasının devamında Orhan, şunları aktardı:
“380 adet dinozor ve 80 bin metre kamuflaj malzemesi alındığı ve ihale bedelinin 7 milyon 485 bin 349 TL olduğu resmi kayıtlarda da mevcuttur. ‘Abelisourus Dinozor’ adlı oyuncağın fiyatının 31 bin 748 TL olduğunu açıklarken konuyla ilgili bir araştırma yapan Şehir Plancıları Odası, yayınladığı raporda sadece dinozorlar için Belediye bütçesinden 8 milyon 664 bin 992 lira harcandığını duyurmuştur. Ankapark’ın açılışından iki gün sonra gerçekleşen duraksamanın sebebi olarak, hız trenlerine 5 yılda bir yapılması gereken bakımların da zamanında yapılmamış olması ve bu bakımların da ek maliyet oluşturduğu aşikârdır. Bunun gibi yapılan harcamalara bakıldığında, Ankapark’ın yalnızca kedili havuzu için 2 milyon lira harcandığını bunun hesaplaması yapıldığında bin 335 işçinin maaşına eşit olacaktır. Mansur Yavaş konuyla ilgili aşağıda yer alan açıklamalarda bulunmuştur. Mansur Yavaş Ankapark'ın başkent belediyesine maliyetinin 750 milyon dolar olduğunu açıklamış ve ‘Bu para, belediyenin ailelere yaptığı yardımı 30 yıl boyunca karşılardı’ sözlerini sarf etmiştir. Ankapark için yapılan masrafların diğer kalemlerine de bakıldığında harcamaların ne kadar büyük ve gereksiz olduğu gözler önüne serilmekte kamu kaynaklarının amaçsız ve gereksiz yere israf edilmektedir.”
“Sinan Şamil Sam Spor Kompleksi tamamlanmasına rağmen faaliyete geçmiyor”
Sincan’da Sinan Şamil Sam Spor Kompleksi bitirilmiş olduğu halde faaliyete geçemediğini söyleyen Orhan, “Adını, Dünya Şampiyonu Milli Boksör Sinan Şamil Sam’dan alan FIBA standartlarına uygun kültürel ve sportif organizasyonlara ev sahipliği yapması planlanan 7 dönümlük bir arazi üzerine konumlandırılmış olup 2 bin 500 kişilik tribüne sahip olup kapalı Spor Salonu bünyesinde 420 metrekarelik basketbol ve 162 metrekarelik voleybol sahası bulunmaktadır. Yapımı 2020 yılı Ağustos ayında tamamlanmış olduğu ve 2020 yılı Aralık ayında da Sincan Belediyesi Başkanı Murat Ercan tarafından yakın zamanda halka hizmete açılacağı belirtilen Sincan Sinan Şamil Sam Spor Kompleksi’nin hala faaliyete geçmemiş olduğunu görüyoruz.” dedi.
Orhan, açıklamasını şu şekilde devam etti:
“Mart 2021 tarihli habere göre, Sinan Şamil Sam Spor Salonunun yapılan anlaşma gereği Gençlik ve Spor Bakanlığına devredildiğini öğreniyoruz. Takas usulü devri yapılacak spor komplekslerinin yerine eski kapalı spor salonu ve Sincan Lisesinin arazisi Sincan Belediyesine verilmesine karar verilmiştir. Sincan Belediyesi, yaptığı israflara daha fazlasını ekleyerek, kapalı spor salonu ve Sincan Lisesini kapsayan yaklaşık 40 bin metrekare alanın Kültür Merkezi alanına katarak büyük bir meydan yapmak istemektedir. ‘Gençlere yatırım’ adı altında temeli atılan 5 adet Gençlik Merkezleri yaklaşık 470 metrekare alana sahip olup gençlerin sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinliklerini gerçekleştirebileceği aynı zamanda ders çalışma alanlarına sahip tesisler olarak yapılması planlanmıştır. Gençlik Merkezleri projesinin inşasının Mayıs 2021 ayında bitmiş olduğu belirtilmesine rağmen bu merkezlerde hala faaliyete başlanmamıştır.”
“Yarım kalan projeler de yapılan kamu kaynaklarının israfı gözler önüne serilmektedir”
2018’de hizmete açılması beklenilen Hacı Bayram Camii yanındaki “Ulus Kültür Merkezi, Kapalı Çarşı, Dolmuş Durakları” projesinin tamamlanmadan durdurulduğunu belirten Orhan, “Ankara Büyükşehir Belediyesince 2016 yılında Hacı Bayram Caminin arkasındaki eski dolmuş duraklarının bulunduğu noktada başlatılan ve 650 araç kapasiteli kapalı modern minibüs duraklarının yanı sıra kültür merkezi, bilim müzesi, kapalı çarşıların yer alacağı 5 katlı dev kompleksin yapımına hala devam ediliyor. 2018’de hizmete açılması beklenen proje yarım kalmış durumdadır. Bitmesi beklenen proje 21 bin metrekarelik alanda, 90 bin metrekare kapalı alana sahip. Selçuklu mimarisi tarzındaki 5 katlı projenin 2 katında 650 dolmuş hizmet vermesi planlanmıştır. Modern minibüs-dolmuş duraklarının yanı sıra kongre merkezi, bilim müzesi, sergi alanları, yeme içme alanları ve sosyal donatılar da yer alacaktır. Bu ve bunun gibi yarım kalan devam edilmeyen projeler de yapılan kamu kaynaklarının israfı gözler önüne serilmektedir.” ifadelerine yer verdi.
“7 yıldır ne olacağına bir türlü karar verilemeyen dev proje”
Önce AVM, daha sonra hastane ve üniversite olacağı duyurulan ancak bir türlü hizmete açılamayan Etipark binasının akıbetinin hala belirsiz olduğunu aktaran Orhan, “Bu proje, Ankara’nın tam ortasında kaderine terk edilen ve 7 yıldır ne olacağına bir türlü karar verilemeyen dev bir projedir. Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel, binanın, ilçenin en büyük ihtiyacı olan hastaneye dönüştürülmesi gerektiğini, aksi takdirde belediye hizmet binası yapılacağını söylemiştir. Haziran 2007'de 12 bin metrekarelik alan üzerine inşa edilmeye başlanan dev AVM inşaatı usulsüzlükler ve kanuna aykırılıklar nedeniyle Danıştay ve İdare Mahkemesi tarafından 29 Mart 2009 seçimlerine 1 ay kala durdurulmuştur. Kararın ardından gerçekleşen seçimlerden sonra koltuğu Serhat Kemal Yılmaz'dan devralan Enver Demirel, inşaatı 30 milyon 250 bin TL karşılığında yüklenici firmadan geri almıştır.” dedi.
“Etipark binası akıbeti belirsiz bir hayalet bina olarak mevcutta atıl olarak beklemektedir”
Orhan, “Kaba inşaatı biten ancak bir türlü akıbeti belli olmayan Etipark'a daha sonra Bilge Üniversitesi talip olarak binayı üniversite hastanesi ve kampüs yapmak için Etimesgut Belediyesiyle görüşmelere başlamıştır. Bilge Üniversitesi, vakıf üniversitesi olması nedeniyle devir teslim işlemleri için İçişleri Bakanlığından izin alınması gerekiyordu. Bakanlık, Etimesgut Belediyesine olumsuz yanıt vermiştir. Daha sonra binayı Türk Hava Kurumu Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi de istemiştir ancak bu sefer de Etimesgut Belediyesi İlçe Belediye Meclisi'nden beklenen karar çıkmamıştır. Bu proje, akıbeti belirsiz bir hayalet bina olarak mevcutta atıl olarak beklemektedir.” şeklinde belirtti.
“Türkiye toplamında 326 bin 200 hektar askeri alandan 11 bini İstanbul, 7 bini Ankara’dadır”
Şehir planlaması ve şehirleşme için vatandaşın istifadesine sunulmayan devasa askeri araziler hakkında da Orhan, şunlar aktardı:
“Çevre ve Şehirçilik Bakanlığının çalışmasına göre Türkiye toplamında 326 bin 200 hektar askeri alan var. Bunların 11 bini İstanbul, 7 bini Ankara’dadır. Çevre ve Şehirçilik Bakanı Mehmet Özhasekinin, ‘81 ilde şehir merkezlerinde bulunan askeri alanların büyüklüğü konusunda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne yaptırdığı tarama çalışması sonuçlanmıştır. Türkiye genelinde şehirlerin yerleşimlerinde, 326 bin 200 hektar askeri alanın bulunduğu ortaya çıkmıştır. Bunun 11 bin hektarının İstanbul’da, 7 bin hektarının ise Ankara’da olduğu belirlenmiştir. İstanbul’daki bu rakamın şehir yerleşkesinin yüzde 2’si oluşturduğu bilgisi de paylaşıldı.”
“Büyük binalar hazine arazisi olarak tescil edilmeli”
Açıklamasının devamında Orhan, “TMMOB Şehir Plancıları Odası’nın yaptığı araştırmaya göre; Kamu arazilerinin mülkiyet açısından birçok türü bulunmaktadır. Başkent anayasa ile tanımlanmış modern planlamanın öncü-örnek bir kentidir. Bu kentin kaderini etkileyecek büyüklükteki bu araziler, çeşitli kamu kurumlarına tahsis, kiralama, devir, mülk verme yerine topyekûn hazine arazisi olarak tescil edilmeli, mülkiyet parçalanmasından kaçınılmalı gerekirse bunun için yasa çıkarılmalıdır. Ankara’daki askeri alanlar çok kritik bir önem taşımaktadır. Askeri alanlar bu yeşil kuşak ve koridor projelerinin günün ve dünyanın koşullarına uygun bir omurgasının oluşturulması için kullanılabilir.” diye konuştu.
“Askeri alanlar yeşil kuşak ve koridor olarak planlanması sağlanabilir”
Askeri alanlarında neler yapılabileceği hakkında fikir beyan eden Orhan, “Üst ölçek planlarda askeri alanların kenti bir boydan bir boya geçecek ve çevredeki uydu yerleşmelerle kentin arasındaki sıkışıklığı çözecek bir yeşil kuşak ve koridor olarak planlanması sağlanabilir. Bu kapsamda, yeşil kuşak ve koridor içerisinde Ankara’daki tüm üniversite ve araştırma kuruluşlarının yaşamın her alanında yerleşim ve sanayi üretimi için projeler üreteceği bir yaşam aksı tanımlanabilir. Bu yaşam aksı içerisinde biyo-çeşitlilik, enerji ve diğer alanlardaki yüksek teknoloji araştırmalarına yer verilebilir. Bu omurga üzerinden Başkent Ankara’nın tümüne erişim sağlayacak doğa dostu bisiklet otobanları, yaya ve yürüyüş güzergâhları planlanabilir. Yine bu omurga üzerinde Ankara’nın yer altına alınarak altyapı sistemine dâhil edilmiş akarsuları yüzeye çıkarılarak ekolojik bir koridor mantığıyla ele alınabilir. Ankara’da bulunan diğer yeşil ve açık alanlar da bu omurga ile ilişkilendirilerek, Başkent Ankara’nın kılcal damarlarına kadar nüfuz eden, Başkenti bir yaya, bisiklet ve toplu taşım kenti haline getirecek bir sistem tasarlanabilir. Başkent Ankara’nın çevresinde ve içinde bulunan doğal yaşam bu yeşil kuşak üzerinden yeşil köprüler ile ilişkilendirilebilir, Başkent Ankara bir yeşil yaşam ağı haline getirilebilir. Bu tür bir yaklaşım, Başkent Ankara’yı üretim, araştırma, sanayi ve yaşam alanları açısından dünyada örneği az rastlanır bir konuma yükseltecektir. Aksi takdirde birçok başka fırsatta olduğu gibi bu fırsat da kaçacak, Ankara yaşanmaz bir bozkır kenti olmaya mahkûm edilecektir.” dedi.
“Türkiye’de bulunan 30 büyükşehirin 130 merkez ilçesi israftır”
Kamudaki israfın boyutundan bahseden Orhan, “Kamu kuruluşlarındaki gereksiz, amaçsız ve yararsız yapılan her çeşit iş, işlem ve harcama bu kategoride gösterilebilir. Mesela, kamu kurum ve kuruluşlarının kullanılmayan gereksiz ve değerlendirilmeyen boş binaları veya kamu kuruluşlarının gece ışıklı tabela kullanmaları bu israflar arasında sayılabilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, 2019 yılında Sağlık Bakanlığı ve üniversitelere ait 9 yerleşkede 29 binanın etütlerinin tamamlandığını belirterek, parasal değeri yıllık 10 milyon liraya denk gelen yüzde 46'lık verimlilik potansiyelinin tespit edildiği bilgisini vermiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, enerjide her 1 puanlık yerli ve yenilenebilir kaynak artışının milli ekonomiye katkısının 100 milyon dolar olduğunu ve kamu binalarında israf edilen enerji maliyetinin bunun yaklaşık 6 katı büyüklüğünde olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Kamudaki israfın boyutuna verebileceğimiz bir diğer örnek ise Büyükşehir Merkez İlçe Belediyeleri ve bu ilçelerin kaymakamlıklarıdır. Türkiye’de bulunan 30 büyükşehirin 130 merkez ilçesinin her bir kaymakamlığında kaymakam da dâhil olmak üzere en az 18 tane ilçe birim müdürü veya başkanı bulunmaktadır.” dedi.
“Merkez ilçe belediyelerinin kapatılırsa yıllık yaklaşık 40 milyar liralık tasarruf sağlanmış olacaktır”
Konuşmasının devamında Orhan, şunları söyledi:
“İlçe belediyelerinin yetkisi çok azdır. İlçe belediyeleri sokağa bakmaktadır, çöp toplayıp yapı kullanma izin belgesi vermektedir. Son üç fonksiyonu büyükşehir belediyeleri yapabilecek kapasitededir. Merkez ilçe belediyelerinin kapatılması gerekmektedir. Böylece, yıllık yaklaşık 40 milyar liralık tasarruf sağlanmış olacaktır. Böylece hizmet kalitesi artacaktır ve bürokrasi azalacaktır. Yukarıda bahsi geçen her bir birimde ortalama 20 kişi çalıştığı varsayıldığında; 30 büyükşehrin 130 merkez ilçe kaymakamlığında yaklaşık 50 bin personelin çalıştığı tahmin edilmektedir. Kaymakamlıkların personel ve ofis giderleri, araç ve bütçe giderleri göz önüne alındığında, yıllık israfın 40 milyar lira olduğu tahmin edilmektedir.”
“Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’ini israf etmektedir”
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı olarak hazırladıkları 2020 yılı israf raporundan kesitler sunan Orhan, “Türkiye'nin Gayrisafi Yurt İçi Hasılası, 2020 yılında 5 trilyon 47 milyar 909 milyon TL olarak gerçekleşti. Bir milyonda en fazla 3 israfa izin veren Altı Sigma Yönetim Yaklaşımı dikkate alındığında; Türkiye’de 1 milyon işlemde 6 bin 210 israf yapıldığı varsayımı çerçevesinde, Türkiye’nin 4 Sigma seviyesinde olduğu tespit edilmiştir. Bu varsayımdan yola çıkarak Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’ini israf etmektedir. Buna göre, Türkiye yaklaşık 757 milyar lira kaynağını israf ediyor. Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’i (757 milyar lira) israf edilmemiş olsaydı, söz konusu meblağla; Her biri 550 bin lira değerinde 1 milyon 376 bin konut yapılabilir ve konut sorunu tamamen çözümlenme yoluna gidilebilirdi. Her birisi 300 yataklı ve tanesi 44 milyon lira değerinde 17 bin 204 hastane ülkemizdeki sağlık sistemini tamamen rahatlatmış olurdu. Her biri 4 milyon 400 bin lira değerinde 16 derslikli 172 bin 45 ilkokul ve ortaokul yapılarak, eğitimde fiziki kapasite arttırılarak her dershanede 30 öğrencinin okutulması hedefi yerine getirilmeye başlanmış olabilirdi. Her bir ihracatçı firmaya veya KOBİ’ye 330 bin lira kredi verilmiş olsaydı, 2 milyon 293 bin işletmeye kredi verilebilirdi. Yoksulların gelir getirici bir faaliyette bulunması çerçevesinde, her bir dar gelirliye yıllık 33 bin lira vatandaşlık geliri verilmesi durumunda, Türkiye’de 22 milyon 939 bin kişiye ulaşılarak gelir dağılımındaki adaletsizliğin azaltılmasına katkı sağlanırdı. Coronavirus küresel salgını sürecinde büyük zorluklar çeken esnafa 1 yıl boyunca aylık 5 bin lira tutarında destek verilseydi, bu miktarla 12 milyon 616 bin esnafa yardım edilebilirdi. Coronavirus küresel salgını sürecinde çiftçilere yıllık 50 bin lira tutarında destek verilseydi, bu miktarla 15 milyon 140 bin çiftçiye yardım edilebilirdi. Coronavirus küresel salgını sürecinde destek amacıyla 1 yıl boyunca aylık 3 bin lira tutarında 21 milyon 27 bin emekliye destek verilebilirdi. Coronavirus küresel salgını sürecinde 1 yıl boyunca aylık 4 bin lira tutarında 15 milyon 770 bin işsiz ve yardıma muhtaç kişiye destek verilebilirdi. İstanbul'un olası bir depremden etkilenmemesi için her birinin maliyeti 1 milyon 600 bin lira değerinde olan 474 bin riskli binanın sil baştan yıkılıp baştan inşa edilmesi sağlanabilirdi. 10 bin kilovat gücünde 166 milyon lira değerinde 4 bin 560 adet rüzgâr santrali yapılabilirdi. Yılda ortalama 3,5 milyar litre mazot kullanan çiftçimize toplam 116 milyar litre değerinde yaklaşık 30 yıllık mazot ihtiyacını karşılamaya yetecek kadar mazot dağıtabilirdi.” dedi.
"Gereksiz, amaçsız ve yararsız harcamalar ve faaliyetler yapılmamalı"
Kamu yönetimindeki israfın önlenebilmesi ilgi ilgili çözüm önerilerini aktaran Orhan, “Gereksiz, amaçsız ve yararsız harcamaları ve faaliyetleri yapmayın ve asla kamu yönetiminde gereksiz olan Tasarruf Genelgesi yayınlamayın. Her birim veya kamu faaliyeti için ‘Niçin’ sorusunu sorun. Eğer bu iş veya işlem gereksiz ise finanse etmeyin. Yardıma ihtiyacı olmayanlara, çeşitli kanallardan ödeme yapmayı durdurun. Şeffaflığı ve vergi adaletini sağlayın. Olumlu kişilik yapısının kamu kesiminde hâkim kılınmasını sağlayın. Gelecek nesillere adil olmayan ve gereksiz borç yükü bırakmayın. Elektronik ortamı etkin olarak kullanarak ve piyasa şartları dâhilinde sistemin rekabetçi ve adil bir şekilde çalışmasını sağlayın. Kamu yönetiminin serbest piyasaya gereksiz müdahalesini önleyin. Herkes ‘Önce Toplumsal Menfaatler’ mantığıyla üzerine düşeni yapmalıdır. Performansa dayalı açık, şeffaf ve adil bir personel yönetim anlayışı hâkim kılınmalıdır. Sıfır israfı esas alan ve en yeni yönetim teknolojilerinden birisi olan ‘Altı Sigma Yönetim Yaklaşımı’ ile ‘80/20 Prensibini’ uygulamaya koyun. Hizmet standartlarını uygulamaya koyarak, verimliliği ve etkinliği esas alın. Kamu yönetimindeki süreçlerin etkisizliğinden veya örtüşmesinden kaynaklanan zaman ve para harcamalarını yapmayın. Gereksiz veya çağın gerisinde kalmış uygulamalara ilişkin kamu faaliyetlerini ve süreçlerini ortadan kaldırın.” diyerek açıklamasını sonlandırdı. (İLKHA)