Vakfın genel merkezinde düzenlenen panelin açılışında konuşan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, "15 Temmuz, bu milletin kendisine karşı kurulan tuzağı o gece yok etmesi ve özgürlüklerimize dışarıdan düzenlenen bir darbeye karşı direnişin sembolüdür." dedi.
İhanet sadece içeriden kaynaklanmadığını bildiklerini hatırlatan Akgün, "100 yıl önce bu topraklarda yapılan mücadele ne ise bizim açımızdan 15 Temmuz'daki mücadele de odur. Bu millet, Kuvayı Milliye ruhuyla en fakru zaruret durumunda bile kendi bağımsızlığı ve egemenliğini korumayı bilmişse, o gece de harekete geçen direniş ruhu bizlere ülkemizi koruma imkânı verdi." diye konuştu.
Açılış konuşmasının ardından Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Prof. Dr. Ayşan Gürcan'ın moderatörlüğünde başlayan panele konuşmacı olarak Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireçci, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin ve 15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç katıldı.
"Halk, esas gücün millet olduğunu anlatmak için harekete geçti"
15 Temmuz'da diğer darbelerden farklı olarak çok daha önceden yapılan bir hazırlık olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi, "Cumhurbaşkanımız, o gece halkı siyasete dâhil ederek böyle bir girişimi umursar hale getirdi. Bu önemli bir kazanımdır. Rahmetli tarihçimiz Yılmaz Öztuna, 'eğer Ankara'da 300 tane kadın toplansaydı Genelkurmay'ın önünde, Adnan Menderes asılmazdı' derdi. 15 Temmuz'da bunun tersi görüldü. Halk Cumhurbaşkanımızın da çağrısıyla kendisine doğrudan darbe yapanları durdurdu. Esas gücün millet olduğunu anlatmak için harekete geçti. Bu mekanizmayı diri tuttu. Halk umursamayabilirdi ama öyle olmadı. Tarihimiz bunun gibi önemli hadiselere ışık tutmaktadır." dedi.
"Ülkemize gelecek olan darbeleri insan yetiştirerek engelleyebiliriz"
Kiraççi, "FETÖ diye isimlendirdiğimiz bu yapı Türkiye'nin yurt dışındaki potansiyel imkânları üzerinden nemalandı. Dünyanın birçok yerine gittiğimizde Türkiye'nin etkisinin ve potansiyelinin ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Bu bizim sermayemizdir ve birileri yatırım yapmış daha önceden, bir akıl bunu görmüş. İşte burada Maarif Vakfı'nın yaptığı gibi bunu kendimizin kılma eylemi vazifesi görüp insan yetiştirebilirsek, ülkemize gelen darbeleri ya da diğer kastları bertaraf ederiz. Bütün mesele milletin iradesinin güçlü olabilmesi. Zafer nihai değildir, insan yetiştirmek ve bunu kalıcı kılmak gerekir." diye konuştu.
"15 Temmuz gecesi hastane koridorlarında yerlerin kan dolu olduğunu gördüm"
Türkiye'deki darbelerin milyonlarca insanın hakkını insani olmayan yollarla gasp ettiğini belirten 15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç ise, "Ülkemiz geçmişinde bunu defalarca yaşadı. Milyonların kendisini yönetsin diye iradesini devrettiği bir yönetici kadroya silah doğrultmak kabul edilir bir anlayış değil. Kendilerinin dışında bir başka anlayışın demokratik yöntemle değişmesini kabul edemeyenleri yakın tarihimizde de gördük. 15 Temmuz gecesi hastane koridorlarında yerlerin kan dolu olduğunu gördüm. Gazilerimizin ve şehitlerimizin kanlarına basmaya vicdanlarımızın el vermediği bir gece yaşandı. Çok zorlu şartlarda mücadele verildi. Şehitlerimiz arasında silahsız hanım kardeşlerimizden 18 yaşın altında tam 8 kardeşimiz var 14-15 yaşındalar. Bunu neyle izah edebilirsiniz. Bu FETÖ'nün hainliği sırf milletimize karşı değil, bir de yurtdışında bunlara talimat verenler var " şeklinde konuştu.
Panelde bir konuşma yapan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Tekin ise şunları kaydetti:
"Türkiye’de siyasal hayat, kurumlar ve Türkiye’deki darbeler ve darbe süreçleri benim normal akademik çalışma alanım. İkincisi de 2013 Mayıs ayından, 2018’e kadar MEB Müsteşarlığı görevinde bulundum. Bu görevimiz esnasında Türkiye Maarif Vakfının kuruluşu ile ilgili süreçleri, kendisini hep minnet ve saygı ile hatırladığım, Ayşen hocamın da katkılarıyla 15 Temmuz yaşanmadan, Türkiye’nin yurtdışında eğitim konusunda kendi adına hareket ettiğini iddia eden ve Türkiye düşmanı olan bu insanlarla mücadele edecek bir kurumun gerekli olduğunu düşünüyorduk." (İLKHA)