Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verilerine göre, sel sayısında 2000’li yıllardan itibaren artış görüldü. Son 10 yılda, her yıl yaklaşık 100 ve üzerinde sel gerçekleşti. 2020, 297 selle 1940’tan beri sel afetinin en fazla görüldüğü üçüncü yıl oldu. En fazla sel afetinin kaydedildiği yıllarsa 2018 ve 2019.
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Deniz Demirhan, “Seller bizim mücadele ettiğimiz, uzun zamandır mücadele ettiğimiz çok önemli bir konu ve bu bir afet aslında ve sellerde uzun yıllardır sayılarında çok ciddi artış var” dedi.
Artış devam edecek
Demirhan, “Bizim asıl hedef noktamız insan kaynaklı olarak atmosfere salınan gazlar. Bu gazlar atmosferde arttığı sürece aynen atmosferde bir battaniye etkisi görüyor ve yeryüzündeki sıcaklığın uzaya kaçmasını, atmosferin dışına çıkmasını engelliyor ve böyle olunca sürekli olarak yer ile atmosfer arasında kalan bu ısıyla daha da fazla ısınıyoruz” dedi.
Havanın ısındıkça nem içerme kapasitesinin arttığını ifade eden Demirhan, yukarı seviyede bir soğumayla karşılaştığında bu havanın kuvvetli yağışlara, bu yağışların da sele dönüştüğünü söyledi. Bunun artık yaz aylarında çok sık olmasını beklediklerini de aktardı.
Şehir merkezlerindeki yağışlar daha kuvvetli
Şehirlerin küresel ısınma ve şehrin ısı adası etkisiyle daha sıcak olduğunu söyleyen Demirhan, şöyle devam etti:
“Yukarı seviyede bir soğuma varsa şehir merkezlerindeki yağışlar diğer bölgelere göre çok daha büyük facialarla sonuçlanıyor. Daha kuvvetli yağışlar oluyor. Çünkü yer seviyesi daha sıcak ve nemli. O nemli hava yukarıya doğru çok hızlı bir şekilde çıkabiliyor ve yoğuşma çok hızlı gerçekleşiyor.”
Demirhan, kuvvetli yağışların bir afete dönüşmesinin sebeplerini de anlattı. Evlerin yakınlarında parklar, ağaçlık ve toprak alanlar bulunsaydı, sel sularının toprak alanlar tarafından içine çekileceğini belirtti. Böylece daha az maddi hasar oluşacağını da ekledi.
“O toprak alanlar da biraz bizi selden de kurtarmış olacaktı ama şu anda her yer beton, asfalt ve yağmur direkt olarak akışa geçiyor ve sellere sebep oluyor.”
Artış sadece sellerde değil
Seller gibi fırtına, dolu, yıldırım, çığ, heyelan afetlerinde de artış gözlemlendi.
Demirhan oluşan tabloyu şöyle özetledi:
“Fırtına afetinin sayısı 1995’e kadar 50’lerin altında ya da 50 ile 100 arasındayken, 1995’ten sonra biz artık hiç 50’leri görmemişiz. Biz artık hep 100 ile 300 arasında değerler görmüşüz. Hatta 2020 yılında 250’nin üzerinde fırtına afetiyle karşı karşıya kalmışız.”
2016’nın küresel olarak 2020 gibi en sıcak yıllardan biri olduğunu söyleyen Demirhan, 2016’da 300’ün üzerinde fırtına afetiyle karşılaşıldığını ekledi. Şöyle devam etti:
“Yani fırtınalarda da iklim değişimiyle beraber bir artış olacağı, rüzgâr hızlarında artış olacağı zaten beklenen bir süreç.”
kaynak: trt haber