DOĞRUHABER / MEHMET ERKAN YAVUZ

Türkiye’de uzun bir zamandır ‘Dindar Nesil ve Asımın Nesli’ yetişmesi gerektiği dile getirildi, ancak bugüne kadar bu söylem sadece bir slogandan ibaret olarak kaldı. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere yetkililerin sıkça dile getirdiği, ‘Dindar Nesil ve Asımın Nesli’nin yetişmesi için adım atılmaması genç nesilleri ciddi anlamda olumsuz etkiledi. Eğitim başta olmak üzere hayatı etkileyen birçok alanda Batı normlarının esas alınması bu nesillerin yetişmesinde en büyük engel. Konuyu gazetemize değerlendiren İdeal Eğitim Vakfı (İDEV) Genel Başkanı Mehmet Ali Doyar ile Eğitimci Yazar Dr. Abdulkadir Turan, Asımın Neslinin asimile olmuş nesillerle yetişmesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek, Batı öğretilerinden uzaklaşılarak yeni nesillerin kendi medeniyet sistemine uygun bir şekilde yetiştirilmesi için ivedilikle atılması gereken adımlara dikkat çekti.

“ASIMIN NESLİ ANCAK ÖZE DÖNÜŞLE YETİŞTİRİLEBİLİR”

Türkiye insan modelini, aile yapısını, toplum şeklini, kısacası yaşam tarzını Batı’ya göre şekillendirdiği için böyle bir neslin ortaya çıktığını belirten İdeal Eğitim Vakfı Genel Başkanı Mehmet Ali Doyar, “Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yüzünü tamamen Batı’ya çevirdi. Medeniyeti, gelişmeyi ve ilerlemeyi orada aradı. Devlet kanunlarının çoğunu oradan aldığı gibi eğitim sistemini de oraya göre şekillendirdi. Bunun bir sonucu olarak insan modelini, aile yapısını, toplum şeklini, kısacası yaşam tarzını oraya endeksledi. İslam medeniyetine ve İslam dünyasına ise sırtını döndü. Dolayısıyla adı Müslüman ancak fikri ve ameli ecnebi nesiller ortaya çıktı. Son zamanlarda başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere birçok yetkili, ‘Asım’ın nesli’ni gündeme getirdi ve böyle bir nesle memleket olarak ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. İşin esasında ise söz konusu olan, öze dönüştür, yeni nesillerin bu öze göre yetiştirilmesidir.” şeklinde konuştu.

“KİTAPLARDAKİ KONULARDAN, SINAVDA SORULAN SORULARA KADAR, ÖĞRENCİLER HEP BATI’YA YÖNLENDİRİLİYOR”

Batı’nın her türlü hile ve ikiyüzlülüğüne rağmen devletin oraya yönelmekten vazgeçmediğine dikkat çeken Doyar, “Ne var ki mevcut hal ve özellikle de uygulamalar bundan çok uzaktır. Batı’ya yönelen devlet yüzü, Batı’nın her türlü hile ve ikiyüzlülüğüne rağmen oraya yönelmekten vazgeçmiyor. Özellikle de eğitim sisteminde bunda adeta ısrar ediyor. Kitaplardaki konulardan, sınavda sorulan sorulara kadar, öğrenciler hep Batı’ya yönlendiriliyor, oranın aile yapısı, oranın toplum düzeni, oranın yaşam tarzı ve oranın bilim insanları model olarak gösteriliyor. Bizim dinimiz bize yetmiyor mu, bizim medeniyetimiz bize yetmiyor mu, bizim alimlerimiz ve bilim insanlarımız yok mu? Ne zaman bu aşağılık kompleksinden ve ideolojik hesaplardan kurtulacağız?” ifadelerini kullandı.

“EĞİTİMDE NEYİ PLANLAMIŞSANIZ ONU ALIRSINIZ”

Batılı eğitim tarzıyla Asım’ın neslinin yetişemeyeceğinin altını çizen Eğitimci Dr. Abdulkadir Turan ise, “Eğitim, verileni alma etkinliğidir. Eğitim, sürpriz kabul etmez. Eğitimde neyi planlamışsanız onu alırsınız. Bununla birlikte eğitimin planlaması, hedefleri, müfredatı, amaç ve kazanımları yazılı olur. Eğitim malzemesi ona göre oluşur. Eğitim personeli, o plan, hedef, amaç, kazanım ve malzemeye göre eğitim-öğretimde bulunur. Batı’ya bakan bir eğitim planlaması ile medeniyetimize bakan bir nesil yetiştirilemez. Meşhur ifadeyle müfredatımızı, Tevfik Fikret’in Haluk’una göre oluşturup Mehmet Akif’in rüyasını gördüğü Asım’ın neslini yetiştiremeyiz. Eğitim, böyle bir büyük bir tutarsızlık kaldırmaz. Ne yazık ki eğitimde görülen fizikî düzenlemelere rağmen biz eğitimde böyle tutarsız bir vaziyetle karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.

BATICI ZİHNİYETE YÖNELEN BİR İNSAN TİPİNİN HEDEFLENDİĞİNİ GÖRDÜK

Birçok konuda olduğu gibi eğitimde de zihniyet değişikliğine gidilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Turan, “Eğitimin fiziki yapısı bize ait, özü ise bize tamamen yabancı. Bunun son misalini haziran ayı sonlarında yapılan 2021 YKS’de gördük. Türkçe anlam soruları, sınavı kimliğini göstermek açısından en önemli sorulardır. Bu sorularda verilen isimlerden yola çıkarak bir adresleme yaptığımızda sınavın, köklerini Eski Yunan’da arayan, oradan modern Batı’ya, modern Batı’dan günümüz Batı’sına geçen ve günümüz Batı’sından İslam dünyasına hükmeden Batıcı zihniyete yönelen bir insan tipini hedeflediğini gördük. Aslında Tevfik Fikret, tam da böyle bir nesil hedeflemişti de ona karşı Mehmet Akif, Asım’ın neslinden söz etmişti. Ne yazık ki bugün söylemimiz Akif’e ait ama icraat hâlâ Tevfik Fikret’in Batı’ya teslimiyet zihniyetinde. Memleket, bu zihniyetten kurtulmadığı sürece sorunlarını aşamaz.” şeklinde konuştu.