Sendikanın toplantı salonunda bir araya gelen üyeler, açıklanan enflasyon rakamları sonrasında memurlara seyyanen zam verilmesi talebinde bulundu.

Sendika adına açıklamayı okuyan Van Memur Sen Şube Başkanı Mehmet Ali Uca, açıklanan haziran ayı enflasyon rakamlarına göre, kamu görevlilerinin 2021 yılı ilk altı aylık zam oranına eklenecek enflasyon oranının da belirlenmiş olduğunu belirterek, 5'inci Dönem Toplu Sözleşme'nin mutabakatsızlıkla sonuçlanması sonucu, Kamu İşvereni ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu 2021 yılı için yüzde 3 artı yüzde 3 zammının kamu görevlilerine reva görüldüğünü söyledi.

Uca, birçok şeye zam geldiğini, memur maaşlarının enflasyona yenik düştüğünü, memurun alım gücünün azaldığını belirtti.

Uca, "Biz bugün burada, işte bu gerçekler ışığında hem bir durum tespiti yapmak hem de oluşan kayıpların tazmini noktasında taleplerimizi dile getirmek için toplandık. İlk önce hemen şunu belirteyim ki, özellikle küresel dengesizlikler ve son bir buçuk yıldır bütün insanlığı etkisi altına alan ölümcül Covid-19 pandemisi, hayatımızın akışını derinden etkiliyor.  Dolayısıyla, böylesi zor koşullar altında, ülkemiz ekonomisinin kur üzerinden yaşadığı finansal dalgalanma dâhil birçok konuyu serinkanlı bir değerlendirmeye tabi tutmamız gerektiği de ortadadır. Biz durduğumuz yerin sorumluluğunu da zorunluluğunu da iyi bellemiş bir emek örgütüyüz. Evet, biz emeğimizin ve ekmeğimizin derdindeyiz. Biz, alın terimizin hakkını ve hizmetimizin ederini istiyoruz. Hiçbir gerçeği ıskalamadan, özellikle enflasyon üzerinden yaşanan gelir kayıplarını dile getirmek için hem sesimizi hem de sözümüzü bu meydandan ve diğer 80 ilimizden yükseltiyoruz." dedi.

 

“Kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz”

Uca açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“6'ncı dönem toplu sözleşmenin arifesinde, bugün açıklanan enflasyon rakamları, deyim yerindeyse evdeki hesabın çarşıya uymadığını bir kere daha tescil etmiştir. Son 18 aylık enflasyon rakamlarına baktığımız zaman hedeflenen enflasyonun 3 katı, maaş ve ücretlere yapılan artışın ise tam 2 katından fazla oranda bir sapma olduğu görülecektir. Böylesi büyük bir sapma, hedeflenen enflasyon üzerinden ücretlendirme politikasının yanlışlığını ortaya koymuyor mu? Biz, ilk günden beri bu yöntemin yanlış olduğunu dile getirdik. Kaldı ki kamu işvereninin üzerinden pazarlık yaptığı öngörüler hiçbir zaman tutmadı, tutmayacaktır da. Aslında hükümet, oluşturduğu sistematikte 'kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz.' diyerek bu gerçeği itiraf etmektedir. Fakat Memur-Sen olarak; 4'üncü ve 5'nci dönem toplu sözleşme süreçlerinde hükümetin sığınağı haline gelmiş olan 'kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeyeceğiz.' sözünün hakkaniyeti yansıtmadığını söyleyerek, kamu görevlilerinin büyümeden ve refahtan pay alması gerektiğinin altını çizdik ve bunun mücadelesini verdik. Biz ülke gerçeklerini temel alan tekliflerle masaya oturduk hep ekonominin gerçekleri ve alın terinin hakkını vermeye dair gerekçeler yerine, tahmini enflasyon rakamları ile alım gücünü sıfırlayan, gerçekleşmesi mümkün olmayan hedefler üzerinden belirlenen artış oranına dayanan mantıkta ısrar etmenin manası ve anlamı yok."

“Gelin bu çarpık sistematiği değiştirelim”

Gelinen noktanın Memur-Sen’in haklılığını tescillediğini de ifade eden Uca sözlerini şöyle noktaladı:

"Geldiğimiz nokta ortada yaşanan süreç maalesef Memur-Sen’in haklılığını tescilledi. Gelin bu çarpık sistematiği değiştirelim. Hayali enflasyon hedefler üzerinden değil, reel gerçekler üzerinden artışları belirleyelim. Artık enflasyon oranı bazlı güncelleme/yeniden değerleme katsayı uygulaması yerine, büyümenin yansıtıldığı, refah payının kamu görevlilerine aktarıldığı adil bir sistemin kuruluş startının hep birlikte verelim. Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür. Her şeye zam yapılırken, memurun seyretmesi beklenemez. Biz, gerçeklere uygun yüzdelik zam, geçmiş kayıpların telafisi için seyyanen zam ve büyüyen Türkiye’den memurların refahına düşen payını istiyoruz. Kamu işvereninin belirlediği zam, mart demeden buharlaşıyor. Tam da bu yüzden en düşük devlet memuru maaşının yüzde 10’undan az olmamak üzere seyyanen zam talebini her zemin ve şartta dile getirdik, getirmeye de devam edeceğiz. Artık bahaneleri ortadan kaldıralım, gerçekleri konuşalım. Gelin, kamu görevlilerini ferahlatacak ve bu amaçla da refahtan pay almalarını sağlayacak bir paradigmal değişimi hayata geçirelim. Seyyanen zam çağrımız, bu kapsamda görülmeli, gelir kayıpları giderilmeli. Biz, olmayan bir kaynaktan artış istemiyoruz. Var olan ve kamu görevlilerinden sakınılan bir kaynaktan payımız olanın, hakkımız olanın verilmesini istiyoruz. Büyüme ve refah payı üzerinden, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerinin belirlendiği, emeğin değerinin yükseldiği, alın terinin karşılığının verildiği yeni bir sistem yürürlüğe konulsun.

"Evet, Türkiye’nin ekonomisi büyüyor. İhracatta tüm zamanların rekoru kırılıyor. Fakat birçok kesimin haklı olarak tepki gösterdiği şekilde Türkiye’nin büyümesinden sadece yüksek gelirli kesim, büyük sermaye ve finans sektörü pay alıyor." diyen Durak, "Büyümenin ürettiği kaynağı, bu kesimler kendi arasında paylaşıyor. Ne yazık ki gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor, ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor, tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor. Evet, Türkiye ekonomisi büyüyor fakat memurlar büyümüyor. Kamu görevlilerinin mali ve sosyal hakları söz konusu olduğunda 'mali disiplin', 'bütçe imkânları' ve 'tasarruf tedbirleri' başta olmak üzere çeşitli bahaneler üretiliyor. Hal böyle iken, sermaye ve finans kesimi için teşvik paketleri, vergi afları çıkarılıyor. Bunun bir sosyal maliyetinin olacağını herkesin düşünmesi gerekmiyor mu? 6'ncı Dönem Toplu Sözleşme süreci arifesinde kamu görevlilerinin sorunlarının masada çözülmesi gerektiğinin altını bir kere daha çizmek istiyorum. Meseleleri öteleyerek bir yere varamayız.  Çözüm yeri masadır. Masada bahaneler değil, hakikatler, gerçekler konuşulmalıdır. Çözümsüzlüğe kamu görevlilerinin tahammülü yoktur. Biz müzakere ile her meseleyi masada çözecek olgunlukta bir toplumuz, ülkeyiz." dedi. (İLKHA)