Katil Baas rejiminin sırf yönetimi elinde tutmak için Suriye’de sivillere yönelik işlediği katliamlar Arş-ı alayı titretmeye devam ediyor. Bir tiyatroyu anımsatan ve göstermelik adaylara karşı yalan sandıklarla yüzde 95 oy aldığını iddia ederek yeniden başkan seçildiğini belirten katil Esed ve rejimi seçimlerin ardından İdlib’e yönelik saldırılarına hız kattı.

İDLİB ZULÜM ALTINDA KIVRANIYOR
Katil Baas rejimi yine İdlib’e saldırdı. Son dönemlerde hemen hemen her gün İdlib’e yeni bir saldırı düzenleyen Baas rejimi çocuk-yaşlı, kadın-erkek ayırt etmeden halkın üzerine bombalar yağdırmaya devam ediyor. Suriye Sivil Savunma (Beyaz Baretliler) Medya Sorumlusu Hasan el-Ahmet’in, yaptığı açıklamada, rejim güçlerinin, İdlib'in güneyinde yer alan İblin, Meşşun ve Belyun köylerine karadan karaya atış yapan silahlarla saldırı düzenlediğini öğrenildi.
Ahmet, saldırıda İblin'de 5, Belyun'de 2 ve Meşşun'da 1 olmak üzere toplam 8 sivilin yaşamını yitirdiğini, aralarında minin bebeklerin ve çocukların bulunduğu 9 sivil ağır yaralı olarak çevredeki hastanelere kaldırıldığını bildirdi.

SURİYE SAVAŞININ AĞIR BİLANÇOSU
Suriye'de dikta Baas rejiminin 2011'den beri sürdüğü iç savaşın bilançosu ağır oldu. 10 yıldır devam eden iç savaşta net bir sayı tespit edilmemekle birlikte yüz binlerce insan hayatını kaybetti. 14 bini aşkın kişi işkence yapılarak öldürüldü. 7 milyona yakın Suriyeli kendi ülkesi içinde evlerinden edilerek. Güvenli alanlara göç etmek zorunda kaldı. Ancak birçok ülkenin sınırlarını kapatmasından dolayın birçoğu oluşturulan çadır kentlerde zor şartlar altında yaşamaya mecbur kaldı. 6,7 milyon Suriyeli yurtlarını terk etmek zorunda kalarak başka ülkelere sığındı. Binlerce Suriyeli de yaşanabilir bir hayat uğruna çıktığı göç yolunda ülkelerin insafsızlığı ve dolandırıcıların kurbanı olarak acı bir şekilde can vererek hayatını kaybetti.

İDLİB’DE SON DURUM
Türkiye, Rusya ve İran arasında 4-5 Mayıs 2017'de gerçekleşen Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu.
Ancak rejim ve destekçileri, Rusya'nın hava desteğiyle 4 bölgeden 3'ünü ele geçirip İdlib'e yöneldi. Türkiye, Eylül 2018'de Rusya ile ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı.

2 MİLYON SİVİL SINIRA YAKIN BÖLGELERE GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDI
Rusya ve rejim güçleri, Mayıs 2019'da tüm bölgeyi ele geçirmek için operasyonlara başladı ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi içinde çok sayıda büyük yerleşimi ele geçirdi.
Son olarak Türkiye ve Rusya arasında 5 Mart'ta Moskova'da yeni bir mutabakat sağlandı.
Rejim güçlerinin zaman zaman ihlal ettiği ateşkes büyük ölçüde korunuyor. 2017-2020 döneminde yaklaşık 2 milyon sivil, Rusya ve rejim güçlerinin saldırılarında Türkiye sınırına yakın bölgelere göç etmek zorunda kaldı.

RUSYA'NIN YARDIMLARI ENGELLEMESİ KATLİAMA SEBEP OLUR
Suriye'deki katil Baas rejimi ve destekçilerinin saldırılarıyla yerinden edilerek kamplara sığınan halk, Rusya tarafından Babülhava Sınır Kapısı'nın Birleşmiş Milletler (BM) yardımlarına kapatılmasını "toplu katliam" olarak değerlendiriyor.

İDLİB - Rusya'nın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı doğrultusunda iç savaşın sürdüğü ülkeye sadece Hatay'daki Cilvegözü Sınır Kapısı'nın karşısındaki Babülhava'dan giren yardımları engellemek istemesi sonrası milyonlarca yerinden edilen sivili korku sardı.

"BABÜLHAVA'NIN KAPATILMASI 5 MİLYON İNSANA İDAM HÜKMÜ VERMEK GİBİ OLACAK"
Baas rejimi ve destekçilerinin, İdlib'in Maarratünnuman ilçesindeki saldırılarıyla 2019'da yerinden ettiği Türki Sultan, İdlib'in Türkiye sınır hattındaki Mahatta isimli kampa sığındığını söyledi. Yerinden edilen Hüseyin Ali Bercüs de Baas rejiminin ve destekçisi Rusya'nın 2019'daki saldırılarında evinin yıkıldığını söyledi. İdlib'in Serakib ilçesinden Abdülsattar Humeydi, Esed ve Rusya'nın saldırılarından yerinden edildiğini, Babülhava'dan gelen yardımlar sayesinde ailesinin yaşamını sürdürebildiğini söyledi. Serakib ilçesindeki yerinden edilen Muhammed Ali de yerinden edilenlerin hayatlarını sürdürebilmesi için Babülhava'dan gelen insani yardımların devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.

50 STK, İNSANİ YARDIMLARI ENGELLEME GİRİŞİMİNİ PROTESTO ETTİ
İdlib ilinin Sarmada ilçesi ile Babülhava Sınır Kapısı arasında toplanan çeşitli STK'lerin görevlileri ve İdlibliler, ellerinde "Yardım kapıları can damarıdır", "İnsani yardımlar haktır" yazılı İngilizce ve Arapça dövizler taşıdı.
Menekşe Derneği Tıbbi Faaliyetler Sorumlusu Vesim Beki de Birleşmiş Milletlerin (BM) 2165 nolu kararı uyarınca Babülhava Sınır Kapısı'nın insani yardım faaliyetlerine açık tutulması gerektiğini anımsattı.
Bekir, Babülhava Sınır Kapısı'nın kapatılmasının 4,5 milyondan fazla sivili olumsuz etkileyeceğini ifade etti.
İdlib'deki sivillerin yüzde 80'inin yoksulluk sınırı altında yaşadığın aktaran Bekir, "Sınır kapısının kapatılmasıyla 1 milyondan fazla çocuk yardımlardan mahrum kalacak." diye konuştu.
İhtiyaç sahibi sivillere gelen yardımların engellenmesini "felaket" olarak niteleyen Bekir, seslerini uluslararası topluma duyurmak için gösteri düzenlediklerini anlattı.

BABÜLHAVA SİVİLLERİN CAN DAMARI
İdlib'de faaliyet gösteren El Amin Derneği Sorumlusu Abulselam el Amin de Babülhava'nın sivillerin can damarı olduğunu söyledi.
Amin, "BM toplantısında yardımların engellenmesine yönelik alınacak karar, sivilleri açlık ve ölümle karşı karşıya bırakacak." dedi.