Adı `Akil İnsanlar` listesinde geçen Prof. Özbudun "Genel af bir noktada gündeme girecek, buna kamuoyu hazır olmalı" dedi.
İşte Özbudun`un o açıklamaları
HER AN ARIZAYA UĞRAYABİLİR
Akil Adamlar`ın nasıl bir görev üstleneceği tartışma konusu. Sizin düşünceniz nedir?
Kürt cephesi bunu çekilmeyi güvence altına alacak bir mekanizma olarak, iktidar cephesi daha çok Türk kamoyunun tereddütleri giderecek bir psikolojik harekatta bulunacak bir kuruluş olarak algılıyor. İki fonksiyon da önemli. Bin küsur silahlı kişinin belki 500 km. yol kat ederek Türkiye sınırlarının dışına çıkmasından söz ediyoruz. Hafife alınacak bir süreç değil. Her an arızaya uğrayabilir. Ve çekilme aşaması arızaya uğradığı taktirde, tüm çözüm ve barış süreci tehlikeye düşer.
Adalet Bakanı komisyonun sivil olması gerektiğini söyledi...
Sayın Bakan`a katılıyorum. Meclis içindeki bir komisyon -ki CHP`nin önerisi budur- Anayasa Uzlaşma Komisyonu`nda olduğu gibi eşit üye verecekler. Fakat bu baştan itibaren süreci çıkmaza sokmak demektir.
TBMM`den geçirilmesi istenen yasal teminata hükümetin önemli isimleri itiraz etti...
Hükümet henüz buna sıcak bakmıyor, ama bazı hükümet üyeleri de düşünülebileceğini ifade etti. Ben bunun faydalı olacağına kaniyim. Çünkü yürürlükteki mevzuta göre çekilen PKK unsurları suçlu durumdalar. Çekilme süreci içinde savcılar, yürürlükteki mevzuatı dayanak alarak müdahalede bulunurlarsa, süreci bitirecek istenmeyen bir durumla karşılaşırız. Bu bakımdan belli bir süre için çekilen PKK unsurları hakkında takibat yapılmayacağı gibi bir yasal düzenleme, benim aklıma geliyor. İtiraz edecekler olacaktır ama bu bir af değil. Suçu ve cezai sorumluluğu ortadan kaldırmıyorsunuz. Aksi taktirde savcıları bu tür hareketlere girişmekten men edecek bir yasal dayanak olmuyor. "Ortada işlenmiş bir suç var, ceza kanunun falanca maddesi, müdahale etmek görevimdir" derse o savcıya ne diyeceksiniz?
GENEL AF`A HAZIR OLUN
Genel af kaçınılmaz olarak gündeme gelecek gibi görünüyor.
Genel af bir noktada gündeme girecek, buna kamuoyu hazır olmalı. Ama her şey olumlu sonuçlandıktan sonra silahların bırakılmasıyla belki eş zamanlı olarak bir genel af. Yüzde 100 herkesi kapsamayabilir. Yönetici kadro için yurt dışında ikamet ihtimalleri söz konusu olabilir, ama birkaç bin kişiyi topluma entegre etmeye mecburuz. Kesin silah bırakmaya paralel bir süreç olarak genel af da gündeme gelmek zorunda.
Bu fikre herkes kendini alıştırmalı mı?
Gerçekçi olmak istiyorsak hazırlasın.
`AKİL ADAMLAR` DEYİMİ ABARTILI
`Akil Adamlar` için adı anılan Özbudun şöyle konuştu: "Bana böyle bir teklif gelmedi. `Akil Adamlar` deyimini de abartılı ve iddialı buluyorum. `İzleme` veya `Barış İzleme Komitesi` demek daha uygun olur... Süreci destekliyor, başarıya ulaşmasını diliyorum."
İKTİDARIN İSTEDİĞİ `SÜPER BAŞKANLIK`
Halk ilk defa cumhurbaşkanını seçecek. Böylece yarı başkanlık sistemine geçmiş olduğumuzu savunanlar var.
Bugünkü sistemimiz 2007 değişikliğinden sonra yarı başkanlık sisteminden pek farklı değil. Bugünkü sistem de cumhurbaşkanı ile hükümet arasında sürtüşme potansiyeline sahip. Ama bunu gidermek için başkanlık sistemine geçersek onun ayrı problemleri olacak.
Ne tür problemler?
Kilitlenme yürütmenin içinde olmayabilir, fakat başkanla karşıt bir parlamento çoğunluğu arasında olabilir. Belki daha da ciddi ölçülerde tıkanma ve kilitlenme yaratır.
Prof. Burhan Kuzu`nun `Zavallı Obama` örneğine geliyoruz burada sanıyorum
Obama`nın ağlamak mecburiyetinde kalması (gülüyor), başkanlık sisteminin özüdür. Latife elbette bu. Obama`nın ağlayamayacağı bir sistem yaratırsanız, onun adı başkanlık değil, `süper başkanlık sistemi` olur. Ben bunu sakıncalı bulmuyorum. Bu, iktidarın bir elde yoğunlaşması anlamına geliyor. Bu ABD tipi bir başkanlık sistemi değil. Ben ABD tipi başkanlığa da taraftar değilim.
Parlamenter sistemle devam kararı alınır ve cumhurbaşkanı yetkilerini kullanmaya kalkarsa ne olacak?
Kullanabilir, anayasal engel yok. Bunun çaresi normal bir parlamenter sisteme geçmektir. Cumhurbaşkanının yetkilerini azaltarak, sembolik konuma getirmektir. AK Parti`nin önerisi kabul edilirse süper başkanlık sistemi olacak.
ANAYASADA VATANDAŞLIK TANIMINA YER VERİLMEYEBİLİR
200 aydın "Türk vatandaşı ifadesi kalsın" yönünde bildiri yayınladı...
Katıldığım anayasa yapım çalışmasında etnik vurgusu olmayan bir anayasal vatandaşlık tanımını tercih ettik. Bugünkü anayasamız 1924 anayasısından da daha geri biçimde Türk etnik vurgusunu ön plana çıkarıyor. Şahsen benim sıkıntı duymam için bir neden yok, ama Türkiye`de ciddi bir kesim nitelendirmeden rahatsız oluyorsa, yine siyasi gerçeklik icabı bu endişeyi dikkate almak durumundayız. Etnik vurgudan arındırılmış bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı deyimi beni rahatsız etmiyor. Tepki duyan toplum kesimlerini de anlamak mümkün. Bir çözüm de anayasada vatandaşlık tanımına yer vermemektir.
Kendisine Türk diyenlerin bu süreçte hırpalandığını düşünüyor musunuz?
Hırpalanmış hissetmesi için sebep yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alınmamızı gerektiren bir deyim değil. Alt tarafı hukuki bir kavramdır. Herkes kendi kimliğini iftiharla ve serbestçe ifade edebilir. Rencide edecek bir taraf görmüyorum.
KÜRTLER İSTEYEBİLİR, AMA DİĞER BÖLGELER?
Başbakan`ın eyalet sistemine ilişkin sözleri yeni bir tartışma başlattı. Eyalet sistemi Türkiye`ye uygun mu?
Eyalet sistemi diye bir sistem dünyada mevcut değil. Federal sistem kastediliyor sanıyorum. Türkiye`de federal sistemin sosyolojik ve siyasi temeli olduğuna kani değilim. Evet Kürtler isteyebilir. Ama diğer bölgeler istiyor mu? Diyelim ki Ege bir federal devlet haline gelmek istiyor mu? Böyle bir üniter devletin federal sisteme geçmesi için gerçek bir sosyolojik ihtiyaç olması ve tarihsel bir temeli olması lazım. ABD, Almanya gibi. Üniter devlet içinde yerel yönetim yetkilerinin genişletilmesi ise bütün dünyaya hakim olan bir eğilimdir. Türkiye`de bence federalizmin şartları mevcut değil. 2023`te de oluşacağına kani değilim.
Ne başkanlık ne federal...
Osmanlı`da bazı bölgelerin özerk bir yönetimi vardı. Eflak Boğdan gibi. Kürt eyaletlerinde fiili bir otonomi vardı. Osmanlı imparatorluğu da esas itibariyle merkezi bir devletti. Oradaki otonomi legal bir temele dayanmıyordu. Özellikle doğu bölgeleri bakımından fiili bir durumdu. Eflak Boğdan`da ise özel bir düzenleme vardı. Onun dışında merkezden atanan valilier geliyordu. Türkiye`de ne başkanlık ne federal sisteme taraftarım.