Mısır'daki idam kararları Diyarbakır'da telin edildi: Mısır rejimi üzerinde baskı artırılmalı
Peygamber Sevdalıları Vakfı, Mısır'da cunta mahkemesi tarafından 12 alimin idam kararının onanmasını telin amaçlı Diyarbakır'da Cuma namazının ardından Ulu Camii önünde kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Halkın geniş katılım gösterdiği kitlesel basın açıklamalarında, idamları onanan alimlerin fotoğraflarının da bulunduğu "İdamlara Dur De" ve "Müslüman Kardeşlerin İdamlarını Durdurun" yazılı pankartlar açıldı.
Basın açıklaması Peygamber Sevdalıları Vakfı sözcüsü Yahya Oğraş okudu.
Açıklamasına, İbrahim suresi 42'nci ayetindeki, "Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.' buyruğa atıfta bulunarak başlayan Oğraş, insanlığın ilk dönemlerinden bugüne hak ve batıl savaşının hep var olduğunu dile getirdi.
Oğraş, "Kabil'in, kardeşi Habil'i katletmesiyle başlayan zulüm süreci maalesef günümüze kadar gelmiştir. Sapmış, azgınlaşmış, nefsinin kölesi, şeytanın avenesi olmuş insanlar, Allah'a isyanda sınır tanımamıştır. Zulmederek abad olacağını zannedenler, insanlığı felakete sürüklemiş, dünyayı karanlığa mahkûm etmiştir. Zulüm bugüne değin diyar diyar dolaşmış, mazlum ve masum insanları hayattan koparmıştır. Ve maalesef yüzyıllardır devam eden bu süreçte mustazaflar ezilmeye devam etmektedir." dedi.
Son çağlarda gerek bulunduğumuz topraklarda gerekse fiziki olarak bizden uzakta olan coğrafyalarda yaşanan zulmün arş-ı alayı titrettiğini ifade eden Oğraş, farklı coğrafyalarda güçlülerin zayıfları sömürmeye, köleleştirmeye devam ettiğini, bu zulme direnen iman ehli Müslümanların da hedef tahtasına oturtulduğunu vurguladı.
Oğraş, "İslam, zulme direnişin kaynağıdır ve Mümin de bu mücadelenin neferidir. Bu sebeple Mü'minler dünya müstekbirlerinin hedefi olmaktadır. Zulme direnişin adı İslam olduğu hakikati, müstekbirleri tedirgin etmekte, zulüm ve baskılarını artırmaktadır. Bugün zulüm neredeyse bütün İslam coğrafyasında sürmektedir. Mısır'da yaşananlar bunun en bariz örneğidir. Cunta rejimine karşı durdukları, mazlumların yanında yer aldıkları ve gasp edilmiş haklarını aradıkları için binlerce Müslüman zindanlara hapsedilmiştir." şeklinde konuştu.
"İdam kararının uygulanmasının önüne geçmek için tüm Müslümanlara büyük bir sorumluluk düşmektedir"
Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin cunta mahkemesinde şehid oluşunun yaşanan zulmün boyutlarını gösterdiğini belirten Oğraş, şunları söyledi:
Mısır zindanlarında en kötü koşullarda hayata tutunmaya çalışan Müslüman kardeşlerimiz, işkencelerden geçirilmekte, idam kararlarıyla darağaçlarına çıkarılmaktadır. Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin cunta mahkemesinde şehid oluşu dahi yaşanan zulmün boyutlarını göstermektedir. Gençliğinin baharındaki fidanlar gibi pir-i faniler dahi idam sehpalarına çıkarılmaktadır. Maalesef Mısır'dan yani idam kararları gelmeye devam etmektedir. İhvan-ı Müslimin yöneticilerinden Muhammed el-Biltaci ve yine Müslüman Kardeşler liderlerinden Safvet Hicazi'nin de aralarında olduğu 12 kişi hakkında daha önce verilen idam kararı 14 Haziran'da onadı. Haksız ve hukuksuz olan bu kararın uygulanmasının önüne geçmek için tüm Müslümanlara büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Hucurat süresinde yer alan "Mü'minler ancak kardeştir…" ayetini hatırlatan Oğraş, "Mısırlı kardeşlerimizi sahiplenmek, karşı karşıya oldukları zulmü sonlandırmak için bugün bizler de meydanlardayız. Sisi cuntasının masum insanları pervasızca idam etmesine göz yummak, sessiz ve tepkisiz kalmak büyük bir vebaldir. Başta İslam ülkelerinin idarecileri olmak üzere, dünya kamuoyunun Mısır'daki idamlara karşı dur deme vakti gelmiş, geçmiştir bile…" dedi.
"Türkiye, mazlumların diplomatik ilişkilere kurban edilmesine müsaade etmeyip sessizliğini bozmalıdır"
Sisi cuntasının sınırları fazlasıyla aşan zulmüne karşı İslam ülkelerinin sessizliğinin kabul edilemez olduğunu ifade eden Oğraş, "Batılı emperyal devletlerin bu idamları desteklediği için onlardan bir beklentimiz zaten yoktur, ancak İslam ülkelerini idare eden yöneticilerin sessizliği, hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmasının izah edilecek bir tarafı da yoktur. Bu bağlamda Arap Konseyi'nin, idamların durdurulması için yaptığı çağrıyı olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz. Aynı tepkiyi İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği gibi kuruluşlar da vermeli, Mısır rejimi üzerinde baskı artırılmalıdır." ifadelerini kullandı.
"Türkiye-Mısır arasındaki 'normalleşme' süreci bir kez daha değerlendirilmelidir"
Oğraş, "Son aylarda gündeme gelen Türkiye-Mısır arasındaki 'normalleşme' süreci bir kez daha değerlendirilmelidir. Türkiye, mazlumların diplomatik ilişkilere kurban edilmesine müsaade etmemelidir. Bu nedenle sessizliğini bozmalıdır. Mısır'daki darbe sürecinde takdir edilecek tavır alan Türkiye'nin, hakkında idam kararı verilen 12 masumun konjektüre kurban gitmesine izin vermesi unutulmayacaktır. Bu nedenle idam kararlarının geri alınması için gereken tüm baskı oluşturulmalıdır." diye belirtti.
"Cemal Abdünnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek'in akıbeti bir gün muhakkak Sisi'nin de yakasından tutacaktır"
Mısır'daki idam kararlarına karşı; uluslararası toplumu harekete geçmesi, insan hakları kuruluşlarının bu zulme sessiz kalmayıp faaliyet gösterdikleri ülkelerin yöneticilerine baskı kurmaları gerektiğinin altını çizen Oğraş, "İdamların infazının engellenmesi için tüm erkler elinden geleni yapmalıdır. Şu bilinmelidir ki, baskı ve zulümlerin her geçen gün daha da büyümesi, başta Mısır olmak üzere bölgeye yansımaları çok daha kötü olacaktır. İnsanların fütursuzca katledilmesinin önüne geçilmemesi İslam coğrafyasında daha büyük kaoslara kapı aralayacaktır. Bu gerçek görülmeli ve bir an önce idamlar engellenmelidir." dedi.
Oğraş, "Mısır'da mazlumların yükselen çığlığına bu meydanlardan sesimizi yükselterek destek veriyoruz. Mısırlı Müslüman kardeşlerimiz yalnız ve sahipsiz değildir. Mısırlı mazlumlar şunu bilmeli ki; Cemal Abdünnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek'in akıbeti bir gün muhakkak Sisi'nin de yakasından tutacaktır. O kadim topraklar tarih boyu ne zulümler ne zalimler gördü, fakat hiçbiri ilelebet payidar olmadı. Mısır'da yönetimi işgal eden cunta rejimi de payidar olmayacaktır. Rabbimizden niyazımız, İslam ülkesi Mısır'da var olan zulmün sonlanması için sebepler yaratmasıdır. Mazlum ve mustazafların kurtuluşu için güç ve kuvvet vermesidir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)