Ukrayna bazılarımızın hafızalarında bir futbol merkezi gibi yer edinse de, ülkenin milli takımlar düzeyinde futbol tarihi parlak başarılarla çevreli değil.
SSCB’nin bölünmesi sonrası 1992 yılında ilk resmi maçına çıkan Ukrayna, büyük bir turnuvaya katılım hakkı elde edebilmek için 14 yıl beklemiş ve nihayetinde 2006 Dünya Kupası’nda boy göstermişti.
H Grubu’nda İspanya’ya karşı aldığı 4-0’lık ağır mağlubiyete rağmen Suudi Arabistan ve Tunus’u deviren sarı-mavili ekip, son 16 turunda İsviçre’yi penaltılarla geçmiş, çeyrek finalde organizasyonu Dünya şampiyonu olarak noktalayacak İtalya’ya boyun eğmişti.
EURO 2016, Ukrayna için hayal kırıklığı oldu
Ülke tarihinin ilk turnuvasında elde edilen çeyrek final derecesi, Ukrayna halkının beklentisi yükseltmişti. Artık hedef, düzenli bir turnuva takımı haline gelmek, mevcut başarıyı bir alt limit belirlemek ve ev sahipliğini paylaşacakları EURO 2012’ye kadar Avrupa devi olmaktı.
Süreç, umdukları gibi ilerlemedi…
EURO 2008 ve 2010 Dünya Kupası’nı kaçıran Ukrayna, EURO 2012’de de beklenti altında kaldı. İlk maçında İsveç’i geriden gelerek mağlup eden ekip, devamında Fransa ve İngiltere’ye boyun eğerek grubu sonuncu tamamladı.
Son turnuva heyecanını EURO 2016’da yaşayan Ukrayna, Fransa’da tarihi bir hezimet tattı. Almanya, Kuzey İrlanda ve Polonya’ya gol dahi atamadan mağlup olan ekip, kariyerinin son dönemini yaşayan, emekliliğini açıklamaya hazırlanan teknik direktör Mykhaylo Fomenko ile yollarını ayırdı.
Milli takımın başında bir futbol efsanesi: Andriy Shevchenko
Ukrayna futbolu, kulüpler düzeyinde belirli bir çıtayı aşmayı başarmıştı. Lucescu’nun Shakhtar ile UEFA Kupası ve çok sayıda lig şampiyonluğuyla süslediği hegemonya, Sergiy Rebrov-Dinamo Kiev birlikteliğiyle rakipsizliğini yitirmişti. Avrupa kupalarında da kimlik kazanan ve dünya kulüplerine düzenli oyuncu ihraç eden bu ekibin futbol heyecanına milli takımın da ayak uydurması gerekiyordu.
EURO 2020’nin renkli ekibinin öyküsü, bir halk kahramanıyla başladı: Andriy Shevchenko…
Shevchenko’nun futbolculuğunu anlatmaya, dünyadaki tüm futbolseverler için önemine vurgu yapmaya lüzum olmasa gerek… Zaten bugünlerde kendisi de teknik direktörlük becerilerinden söz edilmesini isteyecektir.
2012 yılında, futbola başladığı Dinamo Kiev formasını son kez sırtına geçirdikten ve Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ülkesiyle son maçına çıktıktan sonra futbolu bırakan Sheva, UEFA’nın antrenörlük kurslarına katıldı.
Pro lisansı aldıktan sonra Fomenko’nun ekibine katılarak yardımcı antrenörlük görevini üstlenen efsane, teknik direktörlük koltuğunun boşalmasının ardından Ukrayna Futbol Federasyonu’nun teklif götürdüğü ilk isim oldu.
Akılcı bir birleşme mi, duygusal bir karar mı?
Bir yandan, her anlamda ülke futbolunun tartışmasız bir numaralı ikonu… Başka bir perspektiften, henüz hiçbir menajerlik deneyimi olmayan, yalnızca dört ay asistanlık yapmış, henüz 39 yaşında çaylak bir çalıştırıcı… İki taraf için de atılacak adımın büyük riskler barındırdığı bu karar süreci, Shevchenko’nun yeni Ukrayna milli takım teknik direktörü olarak ilan edilmesiyle son buldu.
Futbolda yıllar boyunca süregelen şu klişeye hepimiz aşinayız: “İyi futbolcudan iyi teknik direktör olmaz!”
Bu düşünce, son yıllarda yerini biraz daha “İyi forvetten iyi teknik direktör olmaz” şeklinde revize etti. En büyük hayalinin, efsanesi olduğu Milan’ın başına geçmek olduğu söyleyen Shevchenko, bu tezi yıkma görevine öncülük etmek için kolları sıvadı.
Ukrayna, 2018 Dünya Kupası Elemeleri’nde, ay-yıldızlı ekibimizin de bulunduğu I Grubu’nda yer alıyordu. Grupta, serüven sonunda Dünya 2.si olarak Hırvatistan, İzlanda ve Türkiye’nin yanında, futbolu ivmelenmeye başlayan Finlandiya ve Kosova bulunuyordu.
2006’dan beri Dünya Kupası’na katılamayan Ukrayna, grup aşamasına oldukça iyi bir başlangıç yapmıştı. Kader virajına avantajlı giren Shevchenko’nun öğrencileri, İzlanda ve Hırvatistan karşısında alınan 2-0’lık mağlubiyetlerle Dünya Kupası biletini kaçırmış ve eleme grubunu üçüncü sırada tamamlamışlardı.
Milletler Ligi, Sheva’nın rüştünü ispat etmesi adına önemli bir eşikti. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’ya karşı ilk üç maçını kazanan sarı-mavililer, kendileri adına formalite görevi gören son müsabakada mağlubiyetle tanışsalar da en iyilerin arasına, A Grubu’na yükselmeyi başarmışlardı.
Son Avrupa şampiyonunu arkalarında bıraktılar
Ukrayna, bu periyotta yalnızca iyi sonuçlar elde etmekle kalmamış, bir oyun inşa etmeye başlamıştı. Takım, her geçen gün savunmadan daha seri çıkıyor, hücum alanına daha kalabalık ulaşarak bütünlük sağlıyor, temposunu yükseltiyor ve takım savunmasını oturtuyordu.
Andriy Shevchenko, bu dönemde hem Ukrayna milli takımına kimlik kazandırıyor hem de antrenörlük becerilerini geliştiriyordu.
Birliktelik, EURO 2020 Elemeleri’nde o güne kadarki en kıymetli meyvelerini vermeye başladı. Son Avrupa şampiyonu Portekiz ile aynı grupta yer alan Ukrayna, 8 maçın hiçbirinde mağlup olmamış ve topladığı 20 puanla, Portekiz’i de geride bırakarak liderlik koltuğuna oturmuştu.
Yine de, EURO 2020 öncesinde hala gelişmesi gereken çok şey vardı.
Shevchenko öğrendikçe Ukrayna gelişiyor
Shevchenko, futbolculuk kariyerindeki oyun zekasını antrenörlüğüne de taşıyan ve hatalarından ders çıkararak eksiklerini hızla onarabilen bir karaktere sahip.
Çok eskiye bakmayalım… 2020 yılının sonlarından bugüne birkaç örnekle bu “ders alma” olgusunun tezahür ettiğine şahit olduk.
Ekim 2020’de Ukrayna, son Dünya şampiyonu Fransa ile hazırlık maçında karşı karşıya geldi. Fransızlar, bu müsabakaya yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkmalarına rağmen rakibine tam 7 gol atmış, bu ağır hezimetin sorumlusu olarak elbette ki Shevchenko gösterilmişti.
Maça dörtlü savunmayla çıkan Sheva’nin ekibi, rakibinin ceza sahasını kalabalıklaştırdığı kanat aksiyonlarını, duran top organizasyonlarını ve geçiş hücumlarını karşılayamamış, kaliteli ayaklara ceza sahası ve çevresinden çok rahat şut imkanları vermişti.
Bu müsabakadan sadece 6 ay sonra iki ekip, yine aynı statta, bu kez Milletler Ligi mücadelesinde karşı karşıya geldi. Shevchenko, milli takım kariyerinin ilk üçlü savunma denemesine bu müsabakada başvurmuş, Fransa ile fiziksel açıdan eşleşebilmek ve konfor alanı vermemek için çözüm üretmeye çalışmıştı.
Bu kez sahada yarı alanı daha hızlı geçen, rakibinin ataklarını daha iyi karşılayan ve ikinci 45 dakika boyunca neredeyse hiç pozisyon vermeyen bir Ukrayna vardı. Haliyle sonuç da değişkenlik gösterdi: 1-1.
İspanya’dan 4 gol yedikten sadece bir ay sonra mağlup etmek, Kazakistan’a diş geçiremeyen formasyondan vazgeçip yeniden tehditkar bir hücum gücü kazanmak gibi pek çok örnek, Shevchenko’nun esnekliğine ve gelişimine ışık tutuyor.
EURO 2020’de peri masalı
EURO 2020’nin en keyifli gruplarından birinde mücadele veren Ukrayna, turnuvaya mağlup olmasına rağmen taraflı tarafsız herkesin saygısını topladığı bir Hollanda maçıyla başladı.
Turnuva öncesinde Hollanda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı kilit maçlarda Memphis Depay’ı tek forvet olarak kullanmıştı. EURO 2020’de 3-5-2’ye dönen Frank de Boer’un çift forvetli düzenini savunmak ve şapkadan çıkan Dumfries tavşanını öngörmek zor olacak ki Ukrayna, rakibini 2-0’dan yakalamasına rağmen benzer gollerle mağlup oldu.
Üçüncü sırayı alarak çıktıkları grup aşamasının ardından İsveç’le karşılaşan sarı-mavililerin karşısında yine çift forvet tercih eden bir takım vardı. Üstelik İsveç’in her iki forvetinin de topla ilişkisi, yüzü dönük oynama becerisi ve üretim kabiliyeti üst düzeydi.
Shevchenko, radikal bir kararla yıldızı Malinovskyi’den vazgeçerek müsabakaya üç stoper ile çıktı. Birinci sınıf bir golle öne geçen, uzatmalarda 10 kişi kalan rakibine yeniden baskı kuran ve 120+1’de Dovbyk ile galibiyete uzanan Ukrayna, ülke tarihinin Avrupa Futbol Şampiyonaları’ndaki en büyük başarısına imza attı.
Ukrayna’nın en büyük kahramanı
Ballon d’Or kazandınız. Altın ayakkabınız var. 7 farklı organizasyonda gol kralı oldunuz, ve Şampiyonlar Ligi Kupası kaldırdınız.
Milli takım tarihinin en çok gol atan futbolcusu unvanı sizin elinizde. Ülkenin en büyük heyecanında, 2006 Dünya Kupası’ndaki çeyrek final yolculuğunda fileleri en çok havalandıran isim olmayı başardınız. Bu seneye kadar, ülkenin majör kupalarda attığı son gollerin altında sizin imzanız var.
Zinchenko, sizin maçlarınızı izleyerek büyüdüğünü söylüyor. Yarmolenko, çocukluğunda gollerinizi taklit ettiğini anlatıyor. Yaremchuk’un, Malinovskyi’nin en büyük idolü sizsiniz.
Şimdi de teknik direktör olarak, Ukrayna’nın Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihinin en büyük başarısına öncülük ediyorsunuz.
Bir ulusun tartışmasız en büyük futbol kahramanı olmak için daha ne yapmak gerek?
Kazanmaya doymayan karakteriyle Andriy Shevchenko, bitmek tükenmek bilmeyen sınırlarını bizlere gösterecek.
Kaynak: TRT Spor