Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından açılan davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin dünkü TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik kişilik haklarını ihlal edici mahiyette, şahsiyet haklarına saldırı kastıyla fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğu kaydedildi.

Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "kul hakkı yemek, hukuku kayıt dışına çıkarmak" gibi ithamlarda bulunduğuna yer verildi.

Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik isnatlarının daha önce de birçok kez dava konusu yapıldığı ve bu söylemleri nedeniyle tazminata mahkum edildiği aktarılan dilekçede, "Davalının mahkeme kararlarına rağmen aynı iddia ve isnatları sürdürmeye devam etmesi, insan hakları belgelerinde ve Anayasa'da güvence altına alınan temel haklardan olan 'manevi hakların korunmasına' asgari düzeyde bile saygı göstermediğini ortaya koymaktadır." ifadesi kullanıldı.

Kılıçdaroğlu'nun partisinin TBMM Grup Toplantılarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişilik haklarının ölçüsüz ve gerçek dışı ithamlarla ihlal edildiği bir etkinliğe dönüştürdüğü görüşüne yer verilen dilekçede, şunlar kaydedildi:

"Yargı kararıyla gerçek dışı olduğu sabit olan ve davalının tazminata mahkum edildiği iddia, isnat ve söylemler dahi tekrar ifade edilebilmektedir. Hatta söz konusu iddialarla ilgili olarak açılan ve karara bağlanan birçok davaya rağmen 'Dava açmıyorlar ki ispat edelim' şeklindeki bir yalanı dahi söylemekte beis görmemektedir.

Davalının, 'yalanı' bir siyaset yapma tarzı olarak benimsediği ve olağanlaştırdığı artık net bir şekilde anlaşılmaktadır. Son olarak üniversite sınavından kısa bir süre önce söylediği 'Katarlılara sınavsız üniversite' iddiası nedeniyle milyonlarca öğrenci ve ailesi derin bir üzüntü yaşamış ve sınava bu olumsuz ruh halinin etkisinde girmek zorunda kalmıştı. İddianın kaynağı haber sitesi haberin yalan olduğunu söyleyip özür dilemesine rağmen, davalı halen kamuoyundan özür dilememiş ve yalanlarını sürdürmeye devam etmiştir. Sadece bu olay dahi davalının hak, hukuk, adalet, kul hakkı ve benzeri bağlamlarda söylediği sözlerin boş bir nutuktan ibaret olduğunu ortaya koymak için kafidir."

"Kılıçdaroğlu'nun benzer olaylar nedeniyle tazminat ödemeye mahkum edildiği davalara konu beyanlarını hala ısrarla sürdürmesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a duyduğu husumetin saplantılı kör bir düşmanlığa dönüştüğünü ortaya koyduğu" ifade edilen dilekçede, "Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Medeni Kanun'un ilgili hükümleri gerekse AİHM, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları dikkate alındığında Kemal Kılıçdaroğlu'nun ifade özgürlüğünün sınırlarını ihlal ettiği, ifade özgürlüğü ile kişinin itibarının korunmasına dair değerler arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi hiçe saydığı açıktır." değerlendirmesine yer verildi.

Dilekçede, "Özellikle davalının Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak adet haline getirdiği hakaret muhtevalı açıklamaları dikkate alındığında davalı aleyhine caydırıcı bir tazminata hükmedilmesi gerektiği açıktır. Aksi halde manevi tazminat amacına ulaşmayacaktır." ifadelerine yer verildi.

Dava dilekçesinde 500 bin lira manevi tazminatın Kemal Kılıçdaroğlu'ndan tahsili ile mahkeme kararının yüksek tirajlı bir gazetede yayınlanması talep edildi.