25 Haziran 1985 tarih ve 18792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren CEDAW, kadınlara yönelik ayrımcılığın önlenmesi maskesiyle 36 yıldır aile yapısını ifsat etmeye devam ediyor.

"CEDAW'da mevcut olan maddeler aileyi bitiriyor"

Türkiye Aile meclisinden yapılan açıklamada, "CEDAW, 2'nci maddesiyle 'adalet değil eşitlik' doktrinine bağlıdır. 5'inci maddesinde rolleri değiştirmek için kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirerek toplum mühendisliği rolünü oynamaktadır. 9'uncu maddesinde çocuğun tabiiyeti konusunda eşit haklar vererek soyun erkekten devamını kabul etmemektedir. 10'uncu maddesinde karma eğitimi teşvik etmektedir. 11'inci maddesinde çocuk bakımevleri kurulmasını teşvik ederek çocuğun annesine en çok ihtiyaç duyduğu yaşlarda anneden çocuğu koparıp annenin bebeğini (anasız) anaokuluna bırakarak kadın istihdamı adı altında çalışmasını teşvik etmektedir. Böylelikle insanlığın son kalesi olan aile bağlarını hızla çözmektedir." denildi.

"Batılı yasa ve sözleşmelerle toplum ifsat ediliyor"

3 Kasım 1839'da başlayan İsviçre Medeni Kanununun 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girmesinin ardında 4 Kasım 1950'de AİHS ile ecnebi kanunların ülkemizde uygulanmaya devam edildiği, 14 Ekim 1985'te ise CEDAW Sözleşmesinin Bakanlar Kurulunun onayına ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı hatırlatılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

10 yıl önce 11 Mayıs 2011’de imzalanan ve 24 Kasım 2011'de TBMM'de tüm partilerin oybirliğiyle şerhsiz 24 dakikada kabul edilen İstanbul ifsat sözleşmesi ile aile kurumuna insanlığa öldürücü darbe vurulmuştur. Eşitlik kavramı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile BM-CEDAW Sözleşmesi içeriğinden gelmiş ve Türkiye mevzuat sistemini Anayasa’dan başlayarak kökten değiştirmiştir. Gerek eski Türk Medeni Kanunu’nda ve gerekse eski Türk Ceza Kanunu’nda kadın erkek arasındaki eşitliği bozduğu sanılan hükümler 'ayrımcılık' yaklaşımı iddiasıyla mülga edilmiş, yeni TMK, TCK mevzuatları çıkarılmıştır. CEDAW Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet eşitliği veya toplumsal cinsiyet adaletini hedeflemektedir. Cinsel yönelimi ve dinin ve geleneklerin kökünün kazınması tüm sözleşmelerin içeriğinde yer almıştır. Bununla toplum hem manevi hem de kültürel anlamda yozlaştırılmak istenmektedir.

Şiddet ve cinayetleri teşvik eden içki, kumar, faiz, fuhuş, zina, teşhircilik, çocuk haczi, süresiz nafaka hapsi, velayet istismarının teşvik edilmesinin yasaklanması gerektiği hatırlatılan açıklamada, ifsat sözleşmelerin iptal edilmemesi halinde sorunların giderek büyüyeceğine dikkat çekildi. (İLKHA)