DİYARBAKIR - Dicle Üniversitesi kongre merkezinde düzenlenen kongreye Vali Yardımcısı Zafer Köylü, Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, dekanlar, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci katıldı.
 
Dünya`nın farklı bölgelerinde yaşanan hızlı, sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik değişmelerin hayatın tüm alanlarını aynı hızla değiştirmeye devam ettiğini belirten Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabri Eyigün, geçmiş dönemlerde bir asırda yaşanabilen sosyal değişmelerin günümüzde on yıl gibi kısa bir zamanda yaşandığını söyledi.
 
Sosyal sorunları başı: Göç
Dün olduğu gibi, bugün de tüm dünyayı yakından ilgilendiren sosyal sorunların başında uluslararası ve ulusal göç`ün geldiğini belirten Eyigün, "Kimi göçler, birçok yönüyle dram, trajedi, acı demek iken, kimi göçler ise bireyler ve topluluklar için yeni bir umut, yeni bir zenginlik ve daha geniş kültürel bir yaşam kapısını açmıştır. Çünkü göç, birey için her anlamda bir değişim ve başkalaşma demektir. Bu yalnızca coğrafi bir değişim değil, aynı zamanda bireyin psikolojisinde, aile yapısında, kimlik algısında, inancında, değerler sisteminde, ekonomisinde ve benzeri yapılarında derin izler bırakan bir olgudur" dedi.
 
Zorunlu göçler yapılıyor
Dicle Üniversitesi Sosyal Araştırmalar Merkezi olarak Diyarbakır`da bin kişi üzerinde uyguladıkları anket uygulamasının sonuçlarını paylaşan Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Behçet Oral ise yapılan bu ankette ortaya çıkan sonuçlarda göçün en önemli nedeni ve sonucunun ekonomik nedenler olduğunu söyledi. Göçün birçok nedeni olduğunu yüzde 14`ünün zorunlu göç olduğunu, geri kalan kısmının ise ekonomik, sosyal ve diğer etkenlere dayandığını söyledi.
 
Göç, Kırsal kesimin değerlerini zayıflatıyor
Göçün kırsal kesimin değerlerini de zayıflattığını, birincil ilişkilerin yerine ikincil ilişkilerin geçtiğini belirten Oral, "Araştırmada göç edenlerin "geri dönmek ister misiniz" sorusuna yüzde 52`sinin hayır, yüzde 43`ü evet dedi. Bu da büyük bir kesimin geldiği yerden memnun olmadığını özellikle zorunlu göç ile gelenlerin, geri dönmek istediğini gösteriyor" dedi.
 
Zorunlu göç Kürt meselesini derinleştirmiştir
Zorunlu göçün, Kürt meselesini derinleştiren olaylardan biri olduğuna dikkat çeken Araştırmacı-Yazar Emine Uçak Erdoğan, zorunlu göç ile kötü Kürt algısının Batıda oluşmaya başladığını ifade etti.
 
Göç, devlet geleneğidir
Devletin, zorunlu göçü müdahale yöntemlerinden biri olarak uyguladığını söyleyen Erdoğan, " Göç, devletin eskiden beri yürüttüğü gelenektir. İnsanları köklerinden kopararak, her yönden alt üst etmek daha kolay olmuştur. Devlet, olaya sadece güvenlik olayı olarak bakmıştır. Bunun bir de sosyal ve psikolojik olarak da değerlendirilmesi gerekir" şeklinde ifade etti.
 
Köyden kentte göç 1950`lerde başladı
Köyden kente göçün hareketlendiği karakteristik yılların 1950`li yıllar olduğunu söyleyen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Doğan, "Bu yıllar, toplumsal değişmenin görünür etkilere ve sonuçlara yöneldiği yıllar olarak ta nitelenebilir. Devletin göç olgusuna bakışının uzun eğimli ve belirli bir vizyon içerdiğini söylemek güçtür. Aktüel sorun haline gelmedikçe göç, devlet için bir projeye dönüşmemiştir" dedi.
 
Oturumun sona ermesi ile katılımcılara katılımlarından dolayı teşekkür belgesi ve hediye takdiminde bulunuldu. (M.Sait Adiyaman - İLKHA)