HABER MERKEZİ
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, katıldığı TV programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. HÜDA PAR'ın, seçim ittifakı yapıp yapmayacağına yönelik soruya Yapıcıoğlu, "İslam’a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden partilerle ittifak etmeyiz. Bize düşmanlık yapmış, kardeşlerimizin kanını dökmüş, bundan pişman olmamış partilerle ittifak etmeyiz. Diğer partilerle ittifaklar olabilir." dedi. Sunucunun, "HDP'yle bir ittifak yapar mısınız?" sorusuna Yapıcıoğlu, "HDP bugünkü çizgisinde olduğu müddetçe onlarla bir ittifak yapmamız söz konusu değildir." yanıtını verdi.
SEÇİM İTTİFAKI VE SİYASİ İTTİFAKLAR
Yapıcıoğlu, sunucunun "Sol bir partiyle ittifak yapar mısınız?" sorusuna ise "İttifakları; seçim ittifakı ve siyasi ittifaklar olarak ikiye ayırıyoruz. Sadece seçim döneminde birlikte ittifak yapıp seçim sonrasında herkesin kendi yoluna gidebileceği türden ittifaklara biz seçim ittifakı diyoruz. Siyasi ittifak ise belki seçimden sonra da ortak bir amaç doğrultusunda birlikte yürüyüşün devam edeceği ittifak olarak tarif edebilirim. Seçim ittifakı, farklı siyasi görüşlerdeki partiler arasında olabilir ama dediğim gibi İslam'a ve Müslümanlara açıktan düşmanlık yapan birisiyle biz seçim ittifakı da yapmaya yanaşmayız." karşılığını verdi.
"D8 ÇEKİRDEK OLUŞUMU D20 OLSA, D57 OLSA AMERİKA'NIN ŞERRİNDEN EMİN OLMAK İÇİN İYİ BİR NOKTADA OLABİLİRDİK"
Yapıcıoğlu, HÜDA PAR'ın iktidarda olması halinde ABD ile ilişkilerin nasıl olacağı şeklinde bir sorusuna şu yanıtı verdi: On yıllara dayanan bir ilişki var. Bu sadece siyasi değil. Askeri ekipmanları onlardan almışsanız, yedek parçalarını ondan almak zorundaysanız, ekonominizi göbeğinden kapitalist sisteme bağlamışsanız birden ilişkileri kesmek bazı sıkıntıları doğurur. Sizin bu kadar dış borcunuz varken siz onların hoşuna gitmeyen bir adım atınca sizin ekonominizle çok rahat oynarlar. Onlara köle olmaktansa yaptırımlar, ambargolar ve atacakları adımları göze alarak süreç içinde bunun tedbirleri alınmalı, alternatif sistem kurulmalı. Tüm bunlar sadece bir ülkenin işi değildir. Bugün 15 Haziran, D8'in kuruluş yıldönümü. D8 çekirdek oluşumu D20 olsa, D57 olsa; tüm mazlum ülkeleri de şemsiyesi altına alsaydı belki Amerika'nın şerrinden emin olmak için iyi bir noktada olabilirdik. Evet, Amerika'nın eli uzundur. Sizin ekonominizle oynayabiliyor. Sizin tüm borçlarınız dolar cinsinden, küçük bir manipülasyonla sizin ekonominizle oynayabiliyor. Bu nedenle yumuşak karnınızı korumanız lazımdır. Hemen atılabilecek adımlar vardır. Amerika'nın, siyonist rejimi korumak için kurduğu Kürecik ve İncirlik üslerinin, Amerika'nın hasmane tutumlarından sonra kapatılması çağrısı yaptık. Amerika zaten dostunuz değil. Dostluğunuz bozulacak diye korkmanıza gerek yoktur. Size zarar vermek için tetikte duruyor. İslam ülkelerinin, ihtilafları bir kenara bırakıp ortak düşmana karşı, ortak eyleme geçmesi gerekir diye düşünüyoruz.
"ÜMMETİN İÇİNDE BULUNDUĞU HAL İHANET ÇETELERİNİ CESARETLENDİRDİ"
Yapıcıoğlu, sunucunun Filistin ve Kudüs meselesinde bazı Arap ülkelerinin ihanet içerisinde bulunduğunu hatırlatması üzerine, D8 üyesi ülkelere atıfta bulunarak, "D8 gerçekten kendisine yüklenen misyondan geriye düşmeseydi, ihanete kalkışanlar kendine çeki düzen verirdi. İslam ülkelerinin yöneticileri siyonist çete için adım atmış olabilirler. Ancak onların halkı bizim gibi Kudüs'ü koruyorlar. Onların idarecileri kendi vatandaşlarına sırtlarını dayayamadıklarından küresel ağababalara sırtını dayayıp ihanet ediyorlar. Kudüs için direnen ümmetin evlatlarını terörist ilan edenler kendi meşruiyetlerinin altını oyuyorlar. Bu ihanet yeni başlamadı. Son dönemlerde cüret edip ihaneti açığa vurdular. On yıllardır ihanet içindeydiler. Bugün bunu açığa vurmakta beis görmediler. Ümmetin içinde bulunduğu hal, ihanet çetelerini cesaretlendirmiş. Siyonist çete başta olmak üzere ihanet edenlerin cesareti kendi güçlerinden ziyade İslam ümmetinin ayrı düşmesinden, parça parça olmasından kaynaklanıyor. Kimse artık kendisini gizleme ihtiyacı görmedi." ifadelerini kullandı. Siyonist işgal rejiminin son saldırılarına karşılık Filistin'in direnişinin büyük bir zafer kazandığına işaret eden Yapıcıoğlu, Filistin direnişine desteğin önemine dikkat çekti.
"TÜRKİYE'NİN DURUŞU, MADDİ DESTEĞİ ANLAMLIDIR"
Türkiye'nin Filistin'e yardımlarına değinen Yapıcıoğlu, "Türkiye'nin duruşu, maddi desteği anlamlıdır. Biz Türkiye'nin attığı adımların daha da cesaretlendirilmesi ve devamının gelmesi için idarecilerin cesaretlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Türkiye iyi adımlar attı. İnşallah yapılan bu yardımlar, anlamlı olacak askeri yardımlara ulaşır. Güvenlik İşbirliği Anlaşması'nın onaylanmasına dair kararname iki hafta önce imzalandı. Biz bunu önemsiyoruz. İnşallah Filistin'in güvenliği için fiili adımlar da atılır."
"KİM KUDÜS'E, MESCİD-İ AKSA'YA YARDIM EDERSE BİZ ONU TAKDİR EDERİZ"
Gazze ateşkesinde Mısır'ın rolünün hatırlatılması üzerine Yapıcıoğlu, "Ateşkes için talep siyonistlerden geldi. Ateşkeste kimin arabulucu olduğu, kimin öne çıktığının çok önemli olduğunu düşünmüyoruz. Mısır veya başkası… Amerika da inisiyatif almış olabilir. Bazı Arap ülkelerine ateşkes için baskı yapıldığı söylendi. Direniş gruplarına yardımı önemli görüyorum. Kim kendi çıkarı veya propagandası için dahi yardım ediyorsa biz zahire bakarız. Kim Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya yardım ederse biz onu takdir ederiz. Çıkar elde etmek için yapmışsa onun hesabı Allah'a aittir. Yardım eden, Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa için yapmışsa ve amacı Allah rızası içinse Allah onu aziz edecektir." şeklinde konuştu.
"EN BÜYÜK BAŞARI, İSTİKAMET ÜZERE KALABİLMEKTİR"
Seçim barajının kaldırılması veya düşürülmesi halinde HÜDA PAR adaylarının seçilip seçilemeyeceği yönündeki bir soruya Yapıcıoğlu, şu yanıtı verdi: HÜDA PAR hem seçimin hem de partinin kendisini, siyasetin kendisini, gelinebilecek makamların tamamını nihai hedefi olan ilahi rızaya ulaşmak için araç olarak görür. Siyaseti ve makamları araç gören HÜDA PAR, o rızaya muvafık davranmak suretiyle Hakk'ın rızası için halka hizmet için çaba gösterecektir. Sonuçtan bağımsız olarak çalışırız. En büyük başarı, istikamet üzere kalabilmektir. Bizim duamız budur; 'Ya Rabbi ayaklarımızı kaydırma.’
Yapıcıoğlu, sunucunun "Laik bir sistemde siyasi başarı ile ilahi rıza aynı perspektifte gider mi?" sorusuna karşılık, "Sizin niyetiniz rıza-i ilahi ise bütün çabalarınız ibadet hükmüne geçer. Allah-u Teala insanları ve cinleri zatına kulluk için yaratmıştır. İnsan, bütün hareketlerinde helal dairesinde kalırsa, Allah'ın emirlerine itaat ve yasaklardan kaçarsa bütün hareketleri, yeme içmesi, sevmesi nefret etmesi, ticareti, siyaseti ibadet hükmüne geçer." karşılığını verdi.
"SİYONİST REJİMİN BAŞINDA KİM OLURSA OLSUN BİR ŞEY DEĞİŞMEZ"
İşgal rejimindeki yönetim değişikliğinin sorulması üzerine Yapıcıoğlu, bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini belirterek, "Netanyahu'nun 12 yıllık yönetiminin bitmesini Filistin topraklarının özgürlüğüne kavuştuğu gibi görmek yanlıştır. Siyonist işgal rejiminin başında kim olursa olsun, gayri meşru yönetimin başına farklı farklı sıfatlarla kim gelirse bir şey değişmez. Siyonistin iyisi kötüsü yoktur. Siyonist rejim oldukça ifsada devam edeceklerdir. Direniş de oradaki yönetim el değiştirdiğinde değil, işgal sona erinceye kadar devam edecektir." dedi.
"İZZET SAHİBİ OLMAK İSTİYORSAK KUDÜS'E SAHİP ÇIKMAMIZ GEREKİR"
Kudüs'ün doğu ve batı olarak ayrıştırılmasına tepki gösteren Yapıcıoğlu, "İslam ülkeleri Kudüs'ün sadece doğusuna razı olunca kaybettiler. Kudüs'ün bir parçasını siyoniste verirseniz onlar yetinmeyecektir. Tümünü isteyecek hatta sadece Kudüs'le yetinmeyecektir. Filistin topraklarıyla da yetinmeyeceklerdir. Onlar Nil'den Fırat'a kadar tüm toprakları işgal etmeyi hak olarak görüyorlar. Siz direnişi kurtuluş olarak görmedikçe, taviz vererek kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Siyonistler adım adım, karış karış da olsa işgali sürdürmeye kararlıdırlar. İşgal politikalarını sürdürmeye devam ediyorlar. Amerika tarafından Kudüs'ün Siyonistler için başkent kabul edilmesiyle bazı ülkeler konsolosluklarını Kudüs'e taşıdı. Akabinde siyonist rejim tarafından Golan'ın ilhakı tanındı. 'İki devletli çözümü kabul edersek acaba Filistinli kardeşlerimize bir devlet kalır mı?' diyenler bilsin ki Kudüs düşerse, Beyrut, Şam, Kahire de düşecektir; Mekke, Medine, Ankara, Tahran düşecektir. Biz yeniden izzet sahibi olmak istiyorsak, Kudüs izzetimizdir, ne yapıp edip Kudüs'e sahip çıkmamız gerekir. Kudüs ve el-Aksa sadece Filistinlerin ve Arapların değil, tüm Müslümanların davasıdır." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)