HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, ON4 TV'de Rıza Yaşar'ın sunduğu Medya Yorumu programına çevrimiçi bağlantıyla katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Siyonist işgal rejiminin son saldırılarına karşılık Filistin direnişinin büyük bir zafer kazandığına işaret eden Yapıcıoğlu, direnişe desteğin önemine dikkat çekti.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden görüşmesine değinen Yapıcıoğlu, "Amerika, sözde müttefik ve dosttur. Amerika ile ilişki kurulur ancak bu özelliği de göz önünde bulundurulmalıdır." diye konuştu.

Kürt meselesinin Kürtlerden kaynaklı bir sorun olmadığını; bir zihniyet sorunu olduğunu belirten Yapıcıoğlu, devlette Kürtlerle ilgili sorunlu bir zihniyetin olduğunu ifade etti. Kürtlerin bazı meşru ve makul taleplerinin olduğunu belirten Yapıcıoğlu, "100 yıldır Kürtlere yönelik ret ve inkâr politikası uygulanmıştır. Son yıllarda yumuşamaya gidildi. Biz bunu Kürt sorunu olarak görmüyoruz. Sorun; sistemin Kürtlerin kültürünü, dilini inkâr sorunudur. Bu sorun, birilerinin istismar ettiği bir konu olduğunu görüyoruz." dedi.

Yapıcıoğlu, "İslam'a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden partilerle ittifak etmeyiz. Kardeşlerimizin kanını dökmüş, bundan pişman olmamış partilerle ittifak etmeyiz." dedi.

"Amerika, sözde müttefik ve dosttur"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden görüşmesine değinen Yapıcıoğlu, görüşmeden önce bir beyanat verdiklerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulunduklarını hatırlatarak, "Bu görüşme Türkiye-Amerika için 'yeni dönem' diye pazarlanıyordu ama biz biliyoruz ki Amerika'nın bütün milletlerle ama özellikle Müslüman halklarla ve yöneticileriyle ilişkileri sağlıklı değildir. Amerika'nın iki dostu vardır: İngiltere ve siyonist işgalciler. Amerika, sözde müttefik ve dosttur. Ama aslında kuyu kazar, entrika yapar, darbe yaptırır, İslam ülkelerini karıştırmak için fitne yapar. Geçmişte böyle yapıyordu, bugün de yapıyor, gelecekte de yapacaktır. Biz Türkiye'nin Amerika'yı stratejik dost görmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bölgedeki çıkarları ve siyonistlerin çıkarları için diğer ülkeleri kullanmak, onların topraklarından ve üslerinden istifade etmek istiyor. Amerika'nın bakışı budur. Türkiye ve onun gibi ülkeleri kendine denk ve ortaklık kuracak gibi görmüyor. Amerika ve diğer ülkelerle ilişki kurulur ancak bu özelliği de göz önünde bulundurulmalıdır." diye konuştu.

"D8 çekirdek oluşumu D20 olsa, D57 olsa Amerika'nın şerrinden emin olmak için iyi bir noktada olabilirdik"

Yapıcıoğlu, HÜDA PAR'ın iktidarda olması halinde ABD ile ilişkilerin nasıl olacağı şeklinde bir sorusuna şu yanıtı verdi:

On yıllara dayanan bir ilişki var. Bu sadece siyasi değil. Askeri ekipmanları onlardan almışsanız, yedek parçalarını ondan almak zorundaysanız, ekonominizi göbeğinden kapitalist sisteme bağlamışsanız birden ilişkileri kesmek bazı sıkıntıları doğurur. Sizin bu kadar dış borcunuz varken siz onların hoşuna gitmeyen bir adım atınca sizin ekonominizle çok rahat oynarlar. Onlara köle olmaktansa yaptırımlar, ambargolar ve atacakları adımları göze alarak süreç içinde bunun tedbirleri alınmalı, alternatif sistem kurulmalı. Tüm bunlar sadece bir ülkenin işi değildir. Bu gün 15 Haziran, D8'in kuruluş yıldönümü. D8 çekirdek oluşumu D20 olsa, D57 olsa; tüm mazlum ülkeleri de şemsiyesi altına alsaydı belki Amerika'nın şerrinden emin olmak için iyi bir noktada olabilirdik. Evet, Amerika'nın eli uzundur. Sizin ekonominizle oynayabiliyor. Sizin tüm borçlarınız dolar cinsinden, küçük bir manipülasyonla sizin ekonominizle oynayabiliyor. Bu nedenle yumuşak karnınızı korumanız lazımdır. Hemen atılabilecek adımlar vardır. Amerika'nın, siyonist rejimi korumak için kurduğu Kürecik ve İncirlik üslerinin, Amerika'nın hasmane tutumlarından sonra kapatılması çağrısı yaptık. Amerika zaten dostunuz değil. Dostluğunuz bozulacak diye korkmanıza gerek yoktur. Size zarar vermek için tetikte duruyor. İslam ülkelerinin, ihtilafları bir kenara bırakıp ortak düşmana karşı, ortak eyleme geçmesi gerekir diye düşünüyoruz.

"Ümmetin içinde bulunduğu hal ihanet çetelerini cesaretlendirdi"

Yapıcoğlu, sunucunun Filistin ve Kudüs meselesinde bazı Arap ülkelerinin ihanet içerisinde bulunduğunu hatırlatması üzerine, D8 üyesi ülkelere atıfta bulunarak, "D8 gerçekten kendisine yüklenen misyondan geriye düşmeseydi, ihanete kalkışanlar kendine çeki düzen verirdi. İslam ülkelerinin yöneticileri siyonist çete için adım atmış olabilirler. Ancak onların halkı bizim gibi Kudüs'ü koruyorlar. Onların idarecileri kendi vatandaşlarına sırtlarını dayayamadıklarından küresel ağababalara sırtını dayayıp ihanet ediyorlar. Kudüs için direnen ümmetin evlatlarını terörist ilan edenler kendi meşruiyetlerinin altını oyuyorlar. Bu ihanet yeni başlamadı. Son dönemlerde cüret edip ihaneti açığa vurdular. On yıllardır ihanet içindeydiler. Bugün bunu açığa vurmakta beis görmediler. Ümmetin içinde bulunduğu hal, ihanet çetelerini cesaretlendirmiş. Siyonist çete başta olmak üzere ihanet edenlerin cesareti kendi güçlerinden ziyade İslam ümmetinin ayrı düşmesinden, parça parça olmasından kaynaklanıyor. Kimse artık kendisini gizleme ihtiyacı görmedi." ifadelerini kullandı.

Siyonist işgal rejiminin son saldırılarına karşılık Filistin'in direnişinin büyük bir zafer kazandığına işaret eden Yapıcıoğlu, Filistin direnişine desteğin önemine dikkat çekti.

"Türkiye'nin duruşu, maddi desteği anlamlıdır"

Türkiye'nin Filistin'e yardımlarına değinen Yapıcıoğlu, "Türkiye'nin duruşu, maddi desteği anlamlıdır. Biz Türkiye'nin attığı adımların daha da cesaretlendirilmesi ve devamının gelmesi için idarecilerin cesaretlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Türkiye iyi adımlar attı. İnşallah yapılan bu yardımlar, anlamlı olacak askeri yardımlara ulaşır. Güvenlik İşbirliği Anlaşması'nın onaylanmasına dair kararname iki hafta önce imzalandı. Biz bunu önemsiyoruz. İnşallah Filistin'in güvenliği için fiili adımlar da atılır."

"Kim Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya yardım ederse biz onu takdir ederiz"

Gazze ateşkesinde Mısır'ın rolünün hatırlatılması üzerine Yapıcıoğlu, "Ateşkes için talep siyonistlerden geldi. Ateşkeste kimin arabulucu olduğu, kimin öne çıktığının çok önemli olduğunu düşünmüyoruz. Mısır veya başkası… Amerika da inisiyatif almış olabilir. Bazı Arap ülkelerine ateşkes için baskı yapıldığı söylendi. Direniş gruplarına yardımı önemli görüyorum. Kim kendi çıkarı veya propagandası için dahi yardım ediyorsa biz zahire bakarız. Kim Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya yardım ederse biz onu takdir ederiz. Çıkar elde etmek için yapmışsa onun hesabı Allah'a aittir. Yardım eden, Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa için yapmışsa ve amacı Allah rızası içinse Allah onu aziz edecektir." şeklinde konuştu.

"Kardeşlerimizin kanını dökmüş, bundan pişman olmamış partilerle ittifak etmeyiz"

HÜDA PAR'ın, HDP ve diğer partilerle seçim ittifakı yapıp yapmayacağına yönelik soruya Yapıcıoğlu, "İslam'a ve Müslümanlara açıkça düşmanlık eden partilerle ittifak etmeyiz. Bize fiilen düşmanlık etmiş, saldırmış, kardeşlerimizin kanını dökmüş, bundan pişman da olmamış partilerle ittifak etmeyiz. HDP bugünkü çizgide oldukça ittifak etmeyiz." cevabını verdi.

"En büyük başarı, istikamet üzere kalabilmektir"

Seçim barajının kaldırılması veya düşürülmesi halinde HÜDA PAR adaylarının seçilip seçilemeyeceği yönündeki bir soruya Yapıcıoğlu, şu yanıtı verdi:

HÜDA PAR hem seçimin hem de partinin kendisini, siyasetin kendisini, gelinebilecek makamların tamamını nihai hedefi olan ilahi rızaya ulaşmak için araç olarak görür. Siyaseti ve makamları araç gören HÜDA PAR, o rızaya muvafık davranmak suretiyle Hakk'ın rızası için halka hizmet için çaba gösterecektir. Sonuçtan bağımsız olarak çalışırız. En büyük başarı, istikamet üzere kalabilmektir. Bizim duamız budur; 'Ya Rabbi ayaklarımızı kaydırma.

Yapıcıoğlu, sunucunun "Laik bir sistemde siyasi başarı ile ilahi rıza aynı perspektifte gider mi?" sorusuna karşılık, "Sizin niyetiniz rıza-i ilahi ise bütün çabalarınız ibadet hükmüne geçer. Allah-u Teala insanları ve cinleri zatına kulluk için yaratmıştır. İnsan, bütün hareketlerinde helal dairesinde kalırsa, Allah'ın emirlerine itaat ve yasaklardan kaçarsa bütün hareketleri, yeme içmesi, sevmesi nefret etmesi, ticareti, siyaseti ibadet hükmüne geçer." karşılığını verdi.

Türkiye-Mısır normalleşmesi

Türkiye ile Mısır arasında normalleşme adımlarının atılmasına değinen Yapıcıoğlu, "Eğer normalleşme İhvan ile cepheleşme ise bu kötü bir normalleşme olur. Bizim bakış açımıza ve inancımıza göre oradaki darbeciler, İhvan'ı terör örgütü ilan etmekle büyük bir cürüm işlemiştir. Müslüman halka büyük acılar, katliamlar yaşatmıştır. Bunlar büyük bir cürümdür. Ancak Türkiye'nin rejimle normalleşme adımlarını anlıyoruz. Diyoruz ki Mısır zindanlarındaki insanlara rahatlama getirebiliyorsa baskı yapabiliyorsa böyle bir normalleşme iyi olur. Bu çok kolay görünmüyor. Biz Sisi'nin darbe yaptığını, katliam yaptığın ve cezasını bu dünyada da göreceğine inanıyoruz. Mısır ve diğer ülkelerin halkları arasında sorun yoktur. Halkların menfaati için normalleşmeyi iyi görüyoruz." diye konuştu.

"Siyonist rejimin başında kim olursa olsun bir şey değişmez"

İşgal rejimindeki yönetim değişikliğinin sorulması üzerine Yapıcıoğlu, bunun bir şeyi değiştirmeyeceğini belirterek, "Netanyahu'nun 12 yıllık yönetiminin bitmesini Filistin topraklarının özgürlüğüne kavuştuğu gibi görmek yanlıştır. Siyonist işgal rejiminin başında kim olursa olsun, gayri meşru yönetimin başına farklı farklı sıfatlarla kim gelirse bir şey değişmez. Siyonistin iyisi kötüsü yoktur. Siyonist rejim oldukça ifsada devam edeceklerdir. Direniş de oradaki yönetim el değiştirdiğinde değil, işgal sona erinceye kadar devam edecektir." dedi.

"İzzet sahibi olmak istiyorsak Kudüs'e sahip çıkmamız gerekir"

Kudüs'ün doğu ve batı olarak ayrıştırılmasına tepki gösteren Yapıcıoğlu, "İslam ülkeleri Kudüs'ün sadece doğusuna razı olunca kaybettiler. Kudüs'ün bir parçasını siyoniste verirseniz onlar yetinmeyecektir. Tümünü isteyecek hatta sadece Kudüs'le yetinmeyecektir. Filistin topraklarıyla da yetinmeyeceklerdir. Onlar Nil'den Fırat'a kadar tüm toprakları işgal etmeyi hak olarak görüyorlar. Siz direnişi kurtuluş olarak görmedikçe, taviz vererek kurtulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Siyonistler adım adım, karış karış da olsa işgali sürdürmeye kararlıdırlar. İşgal politikalarını sürdürmeye devam ediyorlar. Amerika tarafından Kudüs'ün Siyonistler için başkent kabul edilmesiyle bazı ülkeler başkentini Kudüs'e taşıdı. Akabinde siyonist rejim tarafından Golan'ın ilhakı tanındı. 'İki devletli çözümü kabul edersek acaba Filistinli kardeşlerimize bir devlet kalır mı?' diyenler bilsin ki Kudüs düşerse, Beyrut, Şam, Kahire de düşecektir; Mekke, Medine, Ankara, Tahran düşecektir. Biz yeniden izzet sahibi olmak istiyorsak, Kudüs izzetimizdir, ne yapıp edip Kudüs'e sahip çıkmamız gerekir. Kudüs ve el-Aksa sadece Filistinlerin ve Arapların değil, tüm Müslümanların davasıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Müslüman halklar kendi iç meseleleriyle o kadar meşgul oldular ki Kudüs için takatları kalmadı"

Müslüman Arap halkların Arap Baharı'nda sokağa çıktığını ancak aynı hassasiyetin Filistin meselesinde gösterilmediği yönündeki bir soruya Yapıcıoğlu, şu yanıtı verdi:

Halklar farklı şeylerle meşgul ediliyor. Öyle bir siyaset izleniyor ki Müslüman halklar kendi iç meseleleriyle o kadar meşgul oldular ki Kudüs meselesi için takatları kalmadı. Özel bir gündem oluşturuldu. Mısır'da insanlar Tahrir Meydanı'nda toplandılar. Hüsnü Mübarek'i devirmek için toplandılar ve yönetim değişti. Binlerce can kaybı yaşandı. Belki Filistin davası daha iyi bir nefes alacaktı. Belki bugün Refah Sınır Kapısı'nın kapalı olmasını, tünellere su basılmasını konuşmayacaktık. Filistin davasına sahip çıkılacağı korkusuyla orada bir darbe yaptırıldı.

Genelde Mısır halkının ve diğer halkların ciddi bir kararlılık içinde olduğunu düşünüyorum. Kudüs için, Filistin için, Mescid-i Aksa için elinden geleni yapmaya çalışır. Ancak devlet aygıtı elinizde olmazsa yürüyüş yaparsınız, slogan atarsınız, cebinizdeki paranızın bir kısmını kardeşlerinize gönderir, yıkılan evlerini onarırsınız. Onların ilaç ihtiyaçları için yardım kampanyası düzenlersiniz. Bunun dışına çıkamıyorum.  Bugün, 'Kudüs için şu bembeyaz saçlarımla ben savaşmaya hazırım' diye sınıra doğru yürüsem; benim paramla alınan üniformayı giydirdikleri evladımı, benim vergimle alınan silahla önüme çıkaracaklar. 'Benim idari sınırım burada bitiyor, bunun dışına çıkamazsın' diyecekler. Siz devlet olursanız yapabilecekleriniz vardır, halk olursanız yapabilecekleriniz sınırlı şeyler vardır. 'Halklar tembeldir, Kudüs'e sahip çıkmıyor' demek, bize doğru gelmiyor.

İslam ülkelerinin idarecileri biraz daha cesur olsaydılar, siyonist destekçisi Amerika'dan korkmasalar, menfaatlerimiz zedelenir demeseydiler daha cesur adımlar atardılar. Onların gözünü korkutan bir küresel sistem var. O sistem parmak salladığında koltuklarına geçiyorlar, koltukları ellerinden gitmesin diye adım atmaktan çekiniyorlar.

Yapıcıoğlu, konuşmasını, "Mümin, Allah'ın yardımından ümidini kesmez. Yeis en büyük düşmanımızdır. Filistin meselesinde, sorunların çözümü konusunda ümitvarız. Kudüs için, Aksa için direnenler birer birer şehit düşseler de kazanmıştır. Kudüs için direnenlere elinden gelen yardımı yapanlar, oradaki kardeşleri şehit düşse ve işgal devam etse de kazanmıştır. Direnişe yardım için elinden geleni yapmayanlar Kudüs işgalden kurtulsa da kaybetmiştir. İslam ümmetinin sahil-i selamete çıkması için elimizden geleni yaptıktan sonra ümmeti kurtaramasak da biz kurtulmuş oluruz. Ümmetin izzetli günlere kavuşması yakındır inşaallah." sözleriyle sonlandırdı. (İLKHA)