Türkiye Aile Birliği (TABİ) platformu, başlattıkları ve destekledikleri yürüyüşün son durağı olan Ankara’ya geldiklerini duyurdu.

Platformdan yapılan açıklama, şimdiye kadar aile kurumuna zarar veren yasa ve uygulamaların ifade edilmeye çalışıldığı belirtildi.

Açıklamada, "Bugün ise, Yasama gücümüzü temsil eden gazi Meclisimiz TBMM’den, yürütme gücümüzü yöneten Sayın Cumhurbaşkanımız ve kabinesinden,  yargı gücümüzü çalıştıran Anayasa, Yargıtay, Danıştay ve diğer yargı unsurlarından beklediğimiz düzeltme ve iyileştirmeleri sıralamak istiyoruz. Bu sorunların giderilmesinde Milletimize karşı tek başına veya birlikte sorumlu olduklarını tekrar hatırlatıyoruz." denildi.

"6284 başta olmak üzere TCK ve TMK ıslah edilmelidir"

Açıklamada şunlar kaydedildi:

Feshedilen İstanbul Sözleşmesinin mevzuatımızda; kalan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, cinsi bölücülük, yargısız infaz gibi tedbirler, sapkın birliktelikleri aile ile bir tutma gibi zehirli kalıntılar acilen temizlenmeli, 6284 başta olmak üzere TCK ve TMK ıslah edilmelidir!

Süresiz nafaka zulmü kaldırılmalı, TMK’daki nafaka hükümleri Atatürk döneminde yapılan ve 1988 yılına kadar geçerli olan şekline getirilmelidir.

Çocukların boşanma sırasında velayetlerinin genelde anne tarafına verilerek babaların cezalandırılması, çocukların anayasal haklarının ihlali ve Ebeveyni Yabancılaştırma Sendromu (EYS) mağduru olmaları önlenmelidir. Velayet sahiplerinin keyfi şekilde okulda görüşme ve eğitim, sağlık konularında bilgi edinme haklarını gasp etmeleri önlenmelidir. Bunun yolu ortak velayetin esas alınması çok özel ve zaruri hallerde ancak tek taraflı velayetin verilmesidir.

Çocuk haczinin bir insanlık dramı olarak devam ettiğine dikkat çekilen açıklamada, "Velayeti elinde bulunduran tarafın hak gaspı yaparak görüşmeleri engellemesi halinde bütün icra işlem masrafları velayeti elinde tutana ödetilmeli, 2'den fazla tekrarı halinde velayet hakkı elinden alınmalıdır." ifadesine yer verildi.

Uzayan boşanma davalarının, cinnet ve cinayete ortam hazırladığı, ekonomik ve duygusal çöküşe neden olduğu belirtilen açıklamada, boşanma davalarının birkaç ay içinde karara bağlanması, anlaşmazlık konusu olan mal paylaşımı, velayet, tazminat vb. konuların da ayrı davalar olarak sürmesi gerektiği belirtildi.

"Cinsi üstünlük ve ayrıcalık mevzuatımızdan çıkarılmalıdır"

Açıklamada, "TCK ve 6284 yasası ile bütün erkeklerin boynunda kılıç gibi duran kadının sadece beyanıyla ceza gibi tedbir kararları ve evlilik içi tecavüz gibi suçlamalara karşı adil ve ispatlı yargılanma hakkı bütün insanlara tanınmalıdır. Cinsi üstünlük ve ayrıcalık mevzuatımızdan çıkarılmalıdır." denildi.

Açıklamada, Fulbright ve CEDAW Sözleşmesi gibi anlaşmaların etkisiyle Milli Eğitim sisteminde yer alan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, ateist bakışlı sözde bilimsel duruşlu ders müfredatının acilen yenilenmesi, milli eğitimden ABD hegemonyasının kaldırılması gerektiği de vurgulandı.

"Genç evlilik mahkûmları hapisten çıkarılmalı"

Açıklamada, "64 yıl boyunca uygulanan 2002’de yükseltilen evlilik yaşına, istemeden uyumsuz kalarak fiilen evlenen gençlerin yıllar süren davalar sonucu mahkûm edilerek dağıtılan yuvaları kurtarılmalıdır! Evliliği devam eden ve dışarıda bekleyen eş ve çocuklarının şikâyetçi olmadığı açıkça belli olan genç evlilik mahkûmları hapisten çıkarılmalı ve sicilleri temizlenerek hayata tutunmaları sağlanmalıdır. Zina eden gençlere gösterilen hoşgörü meşru evlilik yapanlara da gösterilmelidir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Din ve ahlak düşmanı TV programları ve dizilerin yayınlanmasının yasaklanması gerektiği belirtilen açıklamada, toplumda gayrı meşru yaşamayı, israfı ve şiddeti reklam edercesine işleyen yapımlara izin verilmemesi gerektiği kaydedildi.

"Evliliği zorlaştıran uygulamalara son verilmelidir"

Açıklamada, "Evliliği ve çocuk sahibi olmayı zorlaştıran uygulamalara son verilmelidir. Kadınların evde annelik yapmasını adeta küçümseyen ve bütün teşvikleri çalışan annelere yönelten devlet politikaları terk edilmelidir." denilerek çalışan maaşlarında çocuk yardımı olarak eklenen komik ve aşırı düşük destek ödemelerinin makul seviyelere yükseltilmesi gerektiği bildirildi.

Açıklamada, "Çocuklarımızın sağlıklı ve helal gıdalarla beslenebilmesi için, domuz katkılı, GDO’lu veya kanserojen nişasta bazlı şeker gibi zararlı ürünlere karşı kurulan fakat yetkisiz ve etkisiz kılınarak adeta komada yatan Türkiye Helal Akreditasyon Kurumu canlandırılmalı ve en az RTÜK kadar yetkili kılınmalıdır. Sağlıklı beslenmeyen çocuklardan sağlıklı aileler kuracak nesiller yetişemez." İfadelerine yer verildi.

Yetkililere seslenilen açıklamada şunlar kaydedildi:

"Lütfen aile düşmanı yasa ve uygulamaları düzeltiniz, ıslah ediniz, iyileştiriniz!

Milletimize karşı olan hesabınızı güç ve iktidar elinizdeyken veriniz ve gereğini yapınız. Millet gerekirse seçim sandığıyla yetki verdiklerini değiştirir ama asıl hesabın mahşerde tek tek sorulacağını da lütfen unutmayınız!

Milletimiz adına, milletimizin temel taşı olan aile adına, ülkemizin Başkenti olan Ankara’dan sesleniyor ve biz sizleri uyarma görevimizi yaptık diyoruz! Artık bahanelere sığınmayınız ve ailemiz için gereğini lütfen yapınız!" (İLKHA)