Karamollaoğlu'nun açıklamasından öne çıkan başlıklar;
Esnafımızın çoğunluğu sorunlarla baş başa ve de çaresiz bırakılmış durumda. Görmedim, duymadım, bilmiyorum demenin geçerliliği yok artık. İktidarda bulunma sorumluluğunun gereğini bir saniye bile geciktirmeden yerine getirmek mecburiyetindesiniz. Algı yönetmeye gayret ediyorlar. Keşke anlattıkları gibi olsa. Keşke ortada kıskanılacak ekonomik bir tablomuz olsa sevinirdik. Durum hiç de gösterilmeye çalışıldığı gibi değil. Hem alım gücü hem hayat pahalılığı ve pek çok konuda diğer ülkelerin epeyce gerisine düştük.
Son günlerde vatandaşlarımız araba fiyatlarından epeyce şikayetçi. Otomobil bazılarına lüks gibi görünse de otomobil sahipliği bir gereklilik haline geldi. Öncelikle TÜİK verilerinden hareketle en az 2 aileden birinin arabasının olmadığı anlaşılıyor. Dünya genelinde 1000 kişiye düşen otomobil sayısında son sıralardayız. Şimdi soruyorum kim kimi kıskanıyor?
'Avrupa bizi kıskanıyor' diyenler Avrupa'yı bir gidip görsünler isterim. Ancak bir şartla, geri gelmek kaydıyla. Çünkü gidenlerin büyük bir kısmı geri gelmiyor.
UZAKTAN EĞİTİM
Eğitim gibi hayati bir konuda ne yazık ki birçok sıkıntı yaşanmakta. Uzunca bir süredir uzaktan eğitimle idare edilmek istenen eğitim-öğretim süreci kısmen sona erdi. Öğrenme kaybının telafisi haftada 2 günle olacak iş değil. Bunu iktidar da biliyor. Bir an önce tamamen yüz yüze eğitime geçmek zorundayız. Bu artık bir tercih değil gerekliliktir.
Geçen hafta sonu gerçekleştirilen Liselere Geçiş Sınavı'nda sorulan matematik soruları işte bu mecburiyetin tescilidir. Pandemi döneminde herkes aynı eğitimi ve desteği alamamışken herkese bu denli zor sayılabilecek soruların sorulması eğitimde yıllardan beri yaşanan fırsat eşitliğini derinleştirmekten başka bir şey ifade etmiyor.
MÜSİLAJ
Marmara Denizi'ndeki müsilajın en önemli nedenlerinden olan atık sularla ilgili 2006'da çıkartılan Kentsel Atık Su Yönetmeliği bugüne kadar uygulanmadı. Tam 15 yıl önce bir problemin farkına varılmış. Bir yönetmelik hazırlanmış ama uygulanmamış. Buna gaflet de diyemiyoruz çünkü farkına varmışlar. Tek bir adım bile atmamışlar.
Bir müsilaj problemini çözemeyenlerin Türkiye'de siyasete yansımış problemleri çözmesi imkansız. Sorulara cevap vermek bile onlara zor geliyor. Ülkemizde son yıllarda medyanın ne hale geldiğini hepimiz görmekteyiz. Ortaya atılan iddialar bu düzenin nasıl tesis edildiğini gözler önüne serdi. Meğer vatandaştan, KYK borçlusu gençlerden alacağını söke söke alan devlet kimlere göz yummuş artık ortaya çıktı. Ziraat Bankası kimlere kıyak çekmiş ortaya çıktı. Her yerimiz dert küpü. Denize bakıyoruz dert var, karaya bakıyoruz dert var. Ekonomiye bakıyoruz, almış başını gidiyor zaten.
'SERMAYE DÜŞMANLIĞI YAPMADIK'
Ziraat Bankası'nın kuruluş amacı ne? Türkiye'de tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla mı kuruldu yoksa geri planda başka bir amacı mı vardı? Şu anda denklem tersinden işliyor. Fakirden alınıyor zengine veriliyor. İşçiden alınıyor patrona veriliyor. Hiçbir zaman sermaye düşmanlığını yapmadık yapmayız.
Parası olmayan bir insan bir medya kuruluşunu neden almaya kalksın? Bu paranın ödenip ödenmediğini bilmiyoruz. 2008'de bir medya kuruluşunun satışında buna benzer bir olay yaşanmıştı. 13 sene evvel Vakıfbank'tan alınan krediyle satın alınan bu kuruluşun borcu ödendi mi ödenmedi mi?
KANADA'DA TERÖR SALDIRISI
Son zamanlarda islamafobi bütün dünyada aldı başını gidiyor. Özellikle de geçenlerde Kanada'nın Ontorio eyaletinde meydana gelen saldırıyı kınıyorum. Bir insan düşünün kaldırımda yürüyen bir ailenin üstüne alçakça arabasını sürüyor ve bu dünyayı ayağa kaldırmıyor. Özellikle Kanada Başbakanı bu konuda hassas davranan bir insan ama orada bile eğer bir insan sokakta yürüyen bir ailenin üstüne arabasını sürüyorsa hayvandan daha aşağı mertebededir. Bu olay Kanada hükümeti tarafından nefret suçu olarak kayıtlara geçirildi.