Altun, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, Kanada'da İslam karşıtlığı yüzünden 4 Müslüman'ın öldürülmesine üzülürken, Nişantaşı'nda aynı saiklerle başörtülü bir kadın akademisyene saldırıldığını belirtti.
Irkçılığın en büyük hastalık olduğunu vurgulayan Altun, şunları kaydetti: "Bu barbarlığı kabul etmemiz mümkün değildir. Bu barbarlığı telin ediyorum. Ülkemizde ne yazık ki yıllar yılı birileri topluma yersiz korkular zerk ettiler. Kirli ve hastalıklı ruh hallerini ideoloji diye pazarladılar. Dini değerleri benimseyen geniş toplum kesimlerini ötekileştirerek toplumsal huzuru bozdular. İşte onlar bugün Nişantaşı'nda yaşanan şiddetin ortağıdır.
Bir de buradan şunu sormak istiyorum. Bu şiddete maruz kalan kişi başörtülü olduğu için mi bazı 'insan hakları' savunucuları, 'kadın hakları' aktivistleri seslerini çıkarmıyorlar? Nedir bu onaylayıcı sessizliğin sırrı? İnsan, eşrefi mahlukattır. Kişi kendisi için istediğini diğeri için istemedikçe gerçek huzur ve güven ortamının oluşması mümkün değildir. Bu ülkeyi kalpleri nefretten kararmış olanlara bırakmayacağız. Huzur için, güven için, istikrar için, istikbalimiz için daha çok çalışacağız." (İLKHA)
Kanada'da İslam karşıtlığı yüzünden Müslüman kardeşlerimizi hayattan koparan faşist saldırıya üzülürken, yanı başımızda Nişantaşı'ında aynı saiklerle başörtülü bir kardeşimize saldırılıyor.
— Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) June 8, 2021
Bu barbarlığı kabul etmemiz mümkün değildir. Irkçılık en büyük hastalıktır.
İşte onlar bugün Nişantaşı’nda yaşanan şiddetin ortağıdır.
— Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) June 8, 2021
Bir de buradan şunu sormak istiyorum.
Bu şiddete maruz kalan kişi başörtülü olduğu için mi bazı “insan hakları” savunucuları, “kadın hakları” aktivistleri seslerini çıkarmıyorlar?
Nedir bu onaylayıcı sessizliğin sırrı?