HABER MERKEZİ
Genç yaşta evlendikleri için cezaevine mahkûm edilenlerin mağduriyetleri geçen uzun yıllara rağmen sürüyor. Bir yanda genç evliler diğer yanda ömür boyu nafaka uygulamasından mağdur olan milyonlarca kişi çözüm bekliyor. Ancak hükümet verilen sözlere rağmen ne genç evlilik mağdurlarının ne de süresiz nafaka mağdurlarının mağduriyetini çözecek adım atmıyor. Edinilen bilgilere göre 4. Yargı paketinde de bu mağdurların sorunlarına yer verilmedi.
MAĞDRULAR TEPKİLİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve eski Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un verdiği sözlere rağmen açıklanan yargı paketlerinde genç evlilik mağdurları, süresiz nafaka ve çocuk icrasına yönelik bir düzenleme yapılmadı. Nafakada yapılacak düzenlemenin ise evlilik süresi kadar olması veya üst sınır belirlenmesi şeklinde olacağı iddia ediliyor. Öte yandan mağdurlar ise duruma tepki gösteriyor. Süresiz nafaka mağdurları ise seslerini duyurmak için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı.
GENÇ EVLİ VE NAFAKA MAĞDURLARI ÇÖZÜM BEKLİYOR
Türkiye Aile Birliği Platformu adıyla Kartal Anadolu Adalet Sarayı önünde toplanan nafaka mağdurları ve yakınları, düzenledikleri basın açıklamasıyla aileyi yıkan yasaların yeniden düzenlenmesi, nafaka, genç evlilik gibi sorunların çözüme kavuşturulması, aileyi koruyan yasa ve kanunların yürüklüğe konulması talebinde bulundular. Türkiye Aile Birliği Platformu adına basın açıklamasını okuyan Ayla Can, amaçlarının toplumda oluşan ahlaki yozlaşmanın düzeltilmesi, aile yapısına zarar veren kanun ve yasaların kaldırılarak yerine toplumun ıslah ve iyiliği için yeni kanunların yürürlüğe konulması için yetkililere seslerini duyurmak olduğunu söyledi. Zinanın serbest bırakılmasıyla evliliğin bir ihtiyaç olmaktan çıkarıldığı, 6284 sayılı kanunla da insanların iftiraya maruz bırakıldığını hatırlatan Can, boşanmaların maddi kazanç elde etmek için fırsata dönüştürüldüğünü, nafakanın erkek ve kadının yeniden evlenip yuva kurmasını imkânsız hale getirdiğini ifade etti.
DEVLET İÇİN UTANILACAK BİR DURUMDUR
Velayetin her durumda anneye verilmesiyle kadının çok kolay bir şekilde boşanma kararı almasına sebep olduğunu belirten Can, "Çocuk haczi bir baba ya da annenin çocuğunu haczederek görmesi, devlet için utanılacak bir durumdur. Ancak daha da utanç verici olanın da mahkeme kararına rağmen bir insanın çocuğunu görememesidir." dedi.
"KADINI KAYIRAN YASAL DÜZENLEMELER VE YARGI KARARLARI KADINLARI BOŞANMAYA TEŞVİK ETMEKTEDİR"
Çocuğun duygusal istismarı olan ebeveyne yabancılaştırma sendromunun bir çeşit hastalık olduğunu, bu uygulamayla birçok çocuğun anne veya babasına düşman edildiğini vurgulayan Can, "Feminist örgütlerin faaliyetlerinin kadını aile içerisinde farklı bir yerde mutluluk arama sevdasına düşürme neticesinde maalesef birçok aile yıkılmaktadır. Cinsiyetçi yasal düzenlemeler ve yargı kararları, haksız da olsa kadını kayıran yasal düzenlemeler ve yargı kararları kadınları boşanmaya teşvik etmektedir. Boşanmalardan rant sağlayan meslek kesimleri ise maalesef bu tezgâhı desteklemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği sapkınlığının kadın hakları adı altında eğitim ve idareye bulaştırılması aile fertlerinin görev ve sorumluluklarını belirsizleştirmektedir. Boşanma davalarının şiddet ve cinnetle sonuçlanabileceği şekilde yıllarca uzatılması, yetersiz ve yanlı bir yargılama yapılması cinnet ve cinayet sebebi olmaktadır." diye konuştu.
"AİLE KURUMU KORUNARAK TOPLUMUN GELECEĞİ GARANTİ ALTINA ALINMALIDIR"
Programda bir konuşma yapan HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik, aile yapısının korunması için çalışma yapılması gerektiğini söyledi. Güvendik, "Toplumda uzun süreden beri devam eden bu mağduriyetin bir an önce giderilmesini bekliyorduk. Özellikle toplumda ailenin yapısıyla ilgili çalışma yapması gerekenler, aile kurumunun iyileşmesi için çaba harcaması gerekenlerin ailenin daha da mağdur olmasına sebep olmaları üzüntü vericidir. Suçlama yaparken ya da ceza verirken verilen cezalar toplumun ıslahına sebep oluyorsa bu anlaşılabilir. Ancak verilen ceza, suçu, günahı olmayan küçük çocukları dahi mağdur ediyorsa 'onların günahı nedir?' diye sormak zorunda kalıyoruz. Özellikle bu anlamda genç evlilik mağdurları suçlanırken acaba bu ceza babaya mı, anneye mi yoksa küçük çocuğa mı kesiliyor? Ortada mağdur olan bir aile var. Toplumun istikbali, gelecekte daha müreffeh yaşayabilmesi için aile kurumunun sağlam temeller üzerine bina edilmesi gerekir. Böylelikle toplumun geleceği garanti altına alınmış olur. Toplumun garantisi, aile kurumunun garanti altına alınmasıyla oluşur. O yüzden önce aile kurumuna sahip çıkmak, aile bütünlüğünü korumak için çaba göstermek gerekir." şeklinde konuştu.
“4 SENEDİR İÇİ BOŞ SÖZLERLE KANDIRILDIK”
Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu adına konuşan İlhan Ergincan ve Mesut Arabul da, aile kurumunu olumsuz etkileyen sözleşmelerin sözde kaldırıldığı ancak mağduriyetlerin hâlâ devam ettiğini hatırlatarak yetkilileri bir an önce söz konusu yasaları kaldırmaya, ailenin korunmasına yönelik çalışma yapmaya davet ettiler. Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Kurucu Başkanı İlhan Ergincan, “Süresiz Nafaka ve çocuk haczi konusunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Adalet Bakanımız tarafından söylenen ‘her iki tarafı mağdur etmeyecek yasa üzerinde çalışıyoruz’ söylemi ile mağdurlar 4 senedir içi boş sözlerle kandırıldı. Sabırların taştığı, güvenlerin azaldığı, aile kurumunun yıkılmaya yüz tuttuğu, iftiralarla evlerden uzaklaştırılanların arttığı, süresiz nafaka ile ikinci evliliklerin de bitmeye başladığı, tek taraflı adalet sisteminin hakim olduğu, çocuklarını haciz ile görenlerin feryadı arş-ı alaya ulaştı. Yer gök adaletsizliğe şahit oldu. 100 günlük eylem planı ile başlayan sözler 2. Yargı paketi ile devam etmiş ve umutlar 5. Yargı paketine devretmiştir. Bu süreç 2023 seçimlerine kadar 10. Yargı paketinde nafaka ve çocuk haczi haberi ile devam edecektir. Bizler seçim malzemesi değiliz.” ifadelerini kullandı.
MAĞDUR KADIN VE ÇOCUKALRIN SESİNİ DUYURMAK İSTİYORUZ
Türkiye Aile Birliği Platformu'nun kuruluşuna destek veren Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik ise yaptığı konuşmada aileye yönelik küresel bir saldırının olduğunu hatırlattı. Basın açıklaması sonrasında İstanbul'dan Ankara'ya yürüyecek 3 kişilik ekipten Erkan Can ve Taşkın Taşkın, bu yürüyüşteki amaçlarının mağdur olan 2 bin kadın, erkek ve çocukların seslerini duyurmak olduğunu söylediler.
GENÇ EVLİLİK MAĞDURU AİLE YETKİLİLERDEN ADALET BEKLİYOR
18 yaşını doldurmadan önce eşleriyle severek ve isteyerek evlenen kadınların eşlerine, "Cinsel İstismar" suçlamasıyla onlarca yıl ceza verilip, tecavüzcülerle aynı koğuşa konuluyorlar. Cezası bitip sivil hayata dönen adamlar, "istismarcı" damgası sebebiyle iş bulmakta zorlanıyor. Genç yaşta evlenip yuva kurdukları için Kerim ve Asiye Yıldırım çifti hakkında açılan kamu davası sonrasında 3 çocuk babası olan Kerim Yıldırım 10 yıl süren dava sonuçlandıktan sonra cezaevine konuldu. Eşi suçsuz yere cezaevine konulan Asiye Yıldırım, çocuklarıyla bir başlarına hayat mücadelesini sürdürüyor. Genç evlilik mağduru Asiye Yıldırım, eşiyle severek ve isteyerek evlendiklerini, eşiyle devletin verdiği resmi nikâh cüzdanlarıyla cezaevinde görüşebildiklerini söyleyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve tüm yetkililerden yardım istedi.
“10 YIL ÖNCE EŞİMLE SEVEREK VE İSTEYEREK EVLENDİM”
Yıldırım, “25 yaşındayım. 10 yıl önce eşimle severek ve isteyerek evlendim. Benim ailemin ve eşimin ailesinin de rızası vardı. Evlendikten sonra hamile kaldığımda doğum için hastaneye gittim. Hastanede doktorlar tarafından şikâyet edildik. Doğumdan sonra mahkemelerimiz başladı. 10 yıl boyunca mahkememiz devam etti. Biz beraat kararı beklerken bir anda bize ceza kararı geldi. Bu dosyayı hiç mi açıp bakmadılar. Ben hiçbir şikâyette bulunmadım. Allah eşimden razı olsun çok iyi, çocuklarına iyi bakan ve ailesine sahip çıkan biridir.” dedi.
“EŞİME 8 YIL 4 AY CEZA VERDİLER”
Kendileri gibi mağdurların mağduriyetlerinin bir an önce giderilmesi gerektiğini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu: “Bize ve bizim gibi erken evlilik mağdurlarına bir an önce konuşulan yasayı çıkarsınlar. Çocuklar mağdur oluyor. Eşler olarak biz mağdur oluyoruz. Çocuklarım her gün babalarını bekliyor. Sürekli babalarını sorup ne zaman geleceğini öğrenmek istiyorlar. Maddi ve manevi olarak da çok sorunlar yaşadık. Benim bir yerlerden gelirim yok. Çocuklarım ile kendi evimde idare etmeye çalışıyorum. Eşim sürekli çocuklarını özlüyor. Çocuklar da her zaman babalarını istiyorlar. Eşime 8 yıl 4 ay ceza verdiler. O kadar suç işleyenler dışarıda kalırken eşim evi ve ailesine sahip çıkan biri olarak içeri atmaları doğru değildir. Adalet yerini bulsun istiyoruz. Resmi nikahlı eşim cezaevinde mağdur.”