DOĞRUHABER / ERKAN YAVUZ 

Türkiye ile Filistin Devleti arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması’nın onaylanmasına ilişkin karar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası ile Resmi Gazete'de yayınlandı. Anlaşmaya göre Filistin kolluk birimleri, Türkiye’de Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nde eğitim alabilecek. Ayrıca Türkiye, anlaşma kapsamında Filistin emniyet ve sahil güvenlik teşkilatlarının kapasitelerinin arttırılması için araç, eğitim, teknik yardım ve malzeme hibesi gibi destekler sağlayabilecek.

TERÖR VE DİĞER SUÇLARLA ORTAK MÜCADELE

Anlaşma, Türkiye ve Filistin arasında terör, organize suçlar, göçmen kaçakçılığı ve uyuşturucuyla ilgili sınır aşan suçlarla mücadelede işbirliğini öngörüyor. Terörle mücadelede işbirliği, tarafların güvenliğini etkileyen terör örgütleri, terörizmin finansmanı konularında bilgi, istihbarat paylaşımı ile iki ülke içişleri bakanlıkları arasında terörle mücadele ve sınır aşan suçlarla mücadelede bilgi, tecrübe değişimini de kapsıyor.

FİLİSTİN İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM

Amerika ve uşaklarının attığı adımlar ve verdiği destekler ile siyonist işgalci her geçen gün daha fazla elini güçlendirirken Filistin ile Türkiye arasında yapılan bu antlaşma Filistin tarafı için çok büyük anlam ifade ediyor. Türkiye’nin attığı bu adımın diğer İslam ülkelerine de örnek olması gerekiyor. İşgal çetesi yaptığı katliamlar ve kaçak yapılarla her gen gün Filistin’i daha fazla zor durumda bırakırken, diğer İslam ülkelerinin de kınamadan öte geçerek bu tür antlaşmalarla Filistin’in elini güçlendirmesi için adımlar atması gerekiyor.

YENİ BİR DÖNEME GEÇİLİYOR

Güvenlik İşbirliği Anlaşması’nı gazetemize değerlendiren Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, “Türkiye ile Filistin Devleti arasında imzalanan anlaşma ile yeni bir döneme geçiliyor. Bu anlaşmanın önemini önümüzdeki günlerde daha iyi anlayacağız. 25 Ekim 2018 tarihinde Ankara’da imzalanan “Güvenlik İşbirliği Anlaşması” ile öngörüldüğü üzere, özellikle terör, mal ve göçmen kaçakçılığı, insan ve uyuşturucu madde ticareti olmak üzere, terör ve organize suçlarla mücadele etme ve sınır aşan ve organize suçları engelleme ve bunlarla mücadele etme konusundaki işbirliğini derinleştirme ve güçlendirme konusunda her iki taraf kararlılıklarını teyit etmiştir.” ifadelerini kullandı.

FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN HER ZAMAN YANINDA OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ

Siyonist işgalcinin zulümleri karşısında her zaman Filistin’in yanında olacaklarını bildiren Turan, “Anlaşma ile Filistin Devletinin oluşturacağı güvenlik birimlerinin eğitilmesi, lojistik destek verilmesi gibi konular imza altına alınmıştır. Sadece silahlı silahsız eğitim değil aynı zamanda hak ve adalet içinde güvenli bir toplum oluşturmanın da eğitimi verilecektir. Türkiye hiçbir yere sömürü mantığıyla veya emperyalist bir tutumla bakmaz. Bizim hedefimiz yaşanan zulmün son bulması, dünyada barışın sağlanmasıdır. Siyonist İsrail’in zulmüne maruz kalan Filistinli kardeşlerimizin her zaman yanında olmayı sürdüreceğiz. Başta Gazze ve Batı Şeria olmak üzere bombalanan yolların, okulların, hastanelerin yenilenmesi, su ve elektrik hatlarının işler hale getirilmesi, çöken alt yapı hizmetlerinin devreye girmesi gibi konularda mevcut olan işbirliğimiz bu anlaşma ile daha da ileriye taşınmıştır.” dedi.

KUDÜS VE MESCİD-İ AKSA’DA YAŞANAN ELİM OLAYLARIN BİR DAHA OLMAMASI İÇİN…

Turan, Geçtiğimiz ay içerisinde TBMM’de kabul edilen ekonomik işbirliği ile de Filistin’den bazı malların ithal edilmesiyle ekonomik yardımımızı uluslararası düzeye yükseltmiştik. Kudüs ve Mescid-i Aksa’da yaşanan elim olayların bir daha olmaması için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun girişimleri ile orada bir BARIŞ GÜCÜ oluşturulmasını ve Kudüs’ün tarihi statüsünün korunması için bir komitenin kurulmasını önermiştik. İnşallah bu teklifler dünya kamuoyu tarafından kabul görür ve oradaki zulüm en azından durur.

Türkiye olarak temennimiz ve arzumuz elbette İsrail’in işgal ettiği topraklardan tamamen çekilmesi, Filistin Devletinin her bağımsız ve saygın ülke gibi uluslararası platformlarda temsil edilmesidir. Bağımsız, coğrafi bütünlük içerisinde Başkenti Kudüs olan Filistin Devletinin kurulması, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne kavuşması için verilen haklı Filistin davasına olan desteğimiz sürecektir.

Kudüs ve Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir. Biz Filistin’e ve dünyanın neresinde olursa olsun, kim tarafından kime yapılırsa yapılsın zulme karşı, mazlumun yanında olduk. İnsani, vicdani, ahlaki ve İslami sorumluluğumuzun gereği budur.” şeklinde konuştu.

DİĞER İSLAM ÜLKELERİ İÇİN DE ÖRNEK OLMASINI BEKLİYORUM

Turan, son olarak şöyle konuştu; “Bu anlaşmanın Filistin konusunda duyarlı olan diğer İslam ülkeleri için de örnek olmasını ve onların da Filistinli kardeşlerimizle yeni siyasi, ekonomik anlaşmalar yaparak Filistin Devletine ve halkına destek vermelerini bekliyorum. Anlaşmanın imzalanmasında emeği geçen başta Kudüs ve Mescid-i Aksa sevdalısı Sayın Cumhurbaşkanımıza, Dışişleri Bakanımıza ve ekibine şükranlarımı sunuyorum.”

ÖNEMLİ OLMAKLA BİRLİKTE PRATİKTE BAZI SIKINTI VE ÇEKİNCELERİ BARINDIRMAKTADIR

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin de antlaşmanın önemli olduğunu ifade ederek, “Türkiye ile Filistin halkı arasındaki her türlü ilişki önemlidir ve desteklenmelidir. Türkiye ile Filistin Devleti arasında gerçekleşen güvenlik anlaşması önemli olmakla birlikte pratikte bazı sıkıntı ve çekinceleri barındırmaktadır. Malumunuz Filistin Devleti, iki başlı bir yönetim tarafından idare edilmektedir. Birincisi El Fetih yönetimini temsil eden ve merkezi Ramallah olan Mahmut Abbas yönetimi. İkincisi ise 2006 yılında seçimle işbaşına gelen HAMAS Yönetimi. HAMAS, seçimleri kazandığı halde Mahmut Abbas ve Batı dünyası Filistin halkının özgür iradesini kabul etmeyerek sonuçları tanımadı. Filistin halkının bu iradesini cezalandırmak için de Hamas’a yönelik her türlü ambargoyu uyguladı ve bu ambargo halen devam etmektedir. Mahmut Abbas yönetimi, seçim sonuçlarını kabul etmemekle kalmadı, HAMAS’a yönelik işgalci siyonist politikaları uygulamaya başladı.” diye konuştu.

ANTLAŞMA İLE GELECEK OLAN DESTEK GAZZE HÜKÜMETİNE VERİLMELİDİR

Desteğin sadece Mahmut Abbas yönetimine verilmemesi çağrısında bulunan Eşin, “Aradan on altı yıl geçmesine rağmen Mahmut Abbas, seçimleri kaybedeceğini bildiğinden hem parlamento hem de devlet başkanlığı seçimlerini yaptırtmıyor. Batı dünyası ve BM, karşılığı olmayan Mahmut Abbas yönetimini Filistin halkının temsilcisi olarak muhatap alması bir zulüm ve haksızlıktır. Dolayısıyla bu yardım ve askeri eğitim çalışmaları salt Mahmut Abbas yönetimine verilmemeli, aksine Filistin halkını ve toprağını işgal rejimine karşı koruyan, savunan Gazze hükümetine verilmelidir. Ramallah hükümetine yapılacak yardım ve destek anlaşmasında şu şerh konulmalıdır. Yapılacak yardım ve eğitim çalışmaları işgal rejiminin lehine ve Gazze hükümetinin aleyhine kullanılmamalıdır.  Bu şerh çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.

BU ANTLAŞMA FİLİSTİN HALKINI İŞGAL REJİMİNE KARŞI HER ALANDA GÜÇLENDİRMELİDİR

Eşin, son olarak şunları kaydetti; “Bu anlaşma bir başlangıç olmalıdır. Pratikte Filistin halkını işgal rejimine karşı başta askeri alan olmak üzere her alanda güçlendirmelidir. Filistin devleti ile Deniz Yetkisi Alanları Anlaşmasına ve başka alanlardaki anlaşmalara zemin hazırlamalıdır.”