Türkiye Aile Birliği Platformu adıyla Kartal Anadolu Adalet Sarayı önünde toplanan nafaka mağdurları ve yakınları, düzenledikleri basın açıklamasıyla aileyi yıkan yasaların yeniden düzenlenmesi, nafaka, genç evlilik gibi sorunların çözüme kavuşturulması, aileyi koruyan yasa ve kanunların yürüklüğe konulması talebinde bulundular.

Türkiye Aile Birliği Platformu adına basın açıklamasını okuyan Ayla Can, amaçlarının toplumda oluşan ahlaki yozlaşmanın düzeltilmesi, aile yapısına zarar veren kanun ve yasaların kaldırılarak yerine toplumun ıslah ve iyiliği için yeni kanunların yürürlüğe konulması için yetkililere seslerini duyurmak olduğunu söyledi.

Zinanın serbest bırakılmasıyla evliliğin bir ihtiyaç olmaktan çıkarıldığı, 6284 sayılı kanunla da insanların iftiraya maruz bırakıldığını hatırlatan Can, boşanmaların maddi kazanç elde etmek için fırsata dönüştürüldüğünü, nafakanın erkek ve kadının yeniden evlenip yuva kurmasını imkânsız hale getirdiğini ifade etti.

Ayla Can

Velayetin her durumda anneye verilmesiyle kadının çok kolay bir şekilde boşanma kararı almasına sebep olduğunu belirten Can, "Çocuk haczi bir baba ya da annenin çocuğunu haczederek görmesi, devlet için utanılacak bir durumdur. Ancak daha da utanç verici olanın da mahkeme kararına rağmen bir insanın çocuğunu görememesidir." dedi.

"Kadını kayıran yasal düzenlemeler ve yargı kararları kadınları boşanmaya teşvik etmektedir"

Çocuğun duygusal istismarı olan ebeveyne yabancılaştırma sendromunun bir çeşit hastalık olduğunu, bu uygulamayla birçok çocuğun anne veya babasına düşman edildiğini vurgulayan Can, "Feminist örgütlerinin faaliyetlerinin kadını aile içerisinde farklı bir yerde mutluluk arama sevdasına düşürme neticesinde maalesef birçok aile yıkılmaktadır. Cinsiyetçi yasal düzenlemeler ve yargı kararları, haksız da olsa kadını kayıran yasal düzenlemeler ve yargı kararları kadınları boşanmaya teşvik etmektedir. Boşanmalardan rant sağlayan meslek kesimleri ise maalesef bu tezgahı desteklemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği sapkınlığının kadın hakları adı altında eğitim ve idareye bulaştırılması aile fertlerinin görev ve sorumluluklarını belirsizleştirmektedir. Boşanma davalarının şiddet ve cinnetle sonuçlanabileceği şekilde yıllarca uzatılması, yetersiz ve yanlı bir yargılama yapılması cinnet ve cinayet sebebi olmaktadır." diye konuştu.

HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik

"Aileyi kurumu korunarak toplumun geleceği garanti altına alınmalıdır"

Programda bir konuşma yapan HÜDA PAR İstanbul İl Başkanı İsa Güvendik, aile yapısının korunması için çalışma yapılması gerektiğini söyledi.

Güvendik, "Toplumda uzun süreden beri devam eden bu mağduriyetin bir an önce giderilmesini bekliyorduk. Özellikle toplumda ailenin yapısıyla ilgili çalışma yapması gerekenler, aile kurumunun iyileşmesi için çaba harcaması gerekenlerin ailenin daha da mağdur olmasına sebep olmaları üzüntü vericidir. Suçlama yaparken ya da ceza verirken verilen cezalar toplumun ıslahına sebep oluyorsa bu anlaşılabilir. Ancak verilen ceza, suçu, günahı olmayan küçük çocukları dahi mağdur ediyorsa 'onların günahı nedir?' diye sormak zorunda kalıyoruz. Özellikle bu anlamda genç evlilik mağdurları suçlanırken acaba bu ceza babaya mı, anneye mi yoksa küçük çocuğa mı kesiliyor? Ortada mağdur olan bir aile var. Toplumun istikbali, gelecekte daha müreffeh yaşayabilmesi için aile kurumunun sağlam temeller üzerine bina edilmesi gerekir. Böylelikle toplumun geleceği garanti altına alınmış olur. Toplumun garantisi, aile kurumunun garanti altına alınmasıyla oluşur. O yüzden önce aile kurumuna sahip çıkmak, aile bütünlüğünü korumak için çaba göstermek gerekir." şeklinde konuştu.

Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu adına konuşan İlhan Ergincan ve Mesut Arabul da, aile kurumunu olumsuz etkileyen sözleşmelerin sözde kaldırıldığı ancak mağduriyetlerin hâlâ devam ettiğini hatırlatarak yetkilileri bir an önce söz konusu yasaları kaldırmaya, ailenin korunmasına yönelik çalışma yapmaya davet ettiler.

Türkiye Aile Birliği Platformu'nun kuruluşuna destek veren Türkiye Aile Meclisi Başkanı Adem Çevik ise yaptığı konuşmada aileye yönelik küresel bir saldırının olduğunu hatırlattı.

Basın açıklaması sonrasında İstanbul'dan Ankara'ya yürüyecek 3 kişilik ekipten Erkan Can ve Taşkın Taşkın, İLKHA'ya konuşarak, bu yürüyüşteki amaçlarının mağdur olan 2 bin kadın, erkek ve çocukların seslerini duyurmak olduğunu söylediler. (İLKHA)