Mehmet Salih Keskin - Mehmet Sait Çelik - Nizamettin Aşkın - Ömer Adıgüzel


‘Dürüst Siyaset, Gerçek Adalet’ şiarıyla yola çıkan HÜDA PAR, Ankara'da 4’üncü Olağan Büyük Kongresini gerçekleştirdi. “Memleketin HÜDA PAR’a İhtiyacı Var” sloganıyla Ankara'da düzenlenen 4’üncü Olağan Büyük Kongresinde HÜDA PAR’ın Genel Başkanlığına Zekeriya Yapıcıoğlu seçildi. Kongrede konuşan eski Genel Başkan İshak Sağlam, yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“SORUN VE SIKINTILARIN ÇÖZÜM ADRESİ SİYASET KURUMUDUR”

Dördüncüsünü gerçekleştirdikleri olağan büyük kongrelerinin partilerine, memleketlerine ve insanlığa hayırlara vesile olmasını dileyen Sağlam, şöyle konuştu: “Dünya, son yıllarda ekonomik, sosyal ve siyasi büyük krizlerle karşı karşıyadır. Küresel krizlerden etkilenmenin yanında ülke olarak, kendi şartlarımız nedeniyle ayrıca sorun ve sıkıntılar da yaşıyoruz. Elbette yaşanan sorun ve sıkıntıların çözüm adresi siyaset kurumudur. Siyasi irade, uygulayacağı politika ve kriz yönetimi ile yaşanan buhranı en az zararla atlatabileceği gibi kötü yönetim ile geri dönülmez zararlar, kapanmayan yaralar da bırakabilir. Değişmez bir sosyolojik olgu olarak yönetimler halklara göre belirlenir.  Yüce kitabımız bize ‘…Bir millet kendisini değiştirmedikçe Allah onlara verdiği nimeti değiştirmez. (Enfal53)’ buyurmaktadır. HÜDA PAR olarak bu ilahi fermanın gösterdiği sorumluluk çerçevesinde dünya imtihanını en iyi şekilde tamamlayıp O’nun rızasını kazanma derdindeyiz. Bütün gayret ve çalışmalarımız bu imtihanı en iyi şekilde verme ve Allah’ın kendilerine nimet verdiği toplumun bir parçası olabilmek içindir.”

"TOPLUMUN TEMEL YAPI TAŞI OLAN AİLE KORUNMALI"

Günümüzde insanlığın en büyük sorunlarından birisinin ahlak krizi ve insani erdemlerin yitirilmesi olduğunu söyleyen Sağlam, "Yeni nesillerde oluşan ahlaki yozlaşmalar, ferdi ve toplumsal sıkıntılar, yitirilen insani değerler ve güzel ahlakı aile dışında hiçbir kurum ve kuruluş geri getiremez. Adalet, doğruluk, merhamet, diğergâmlık ve halka hizmet gibi değerler ancak aile içinde kazanılabilecek insani değerlerdir. Hiçbir anayasa, kanun, hükümet icraatı ve resmi uygulama bu değerleri insana kazandıramaz. Bu değerler ancak Allah'ın adıyla kurulmuş; adalet, sadakat, sevgi-saygı ve şefkat temeli üzerine yürüyen ailelerde yeni nesillere aktarılabilir. Teknoloji ve şehirleşmenin getirdiği yeni imkân ve şartlar ne kadar değişirse değişsin aileye olan ihtiyacı ortadan kaldırmadığı gibi ailede huzur ve güveni temin eden değerler de varlığını ve önemini korumaya devam edecektir." dedi.

“TOPLUMUN ÖRF, ADET VE HASSASİYETİNE UYMAYAN HÜKÜMLER ACİLEN LAĞVEDİLMELİDİR"

İstanbul Sözleşmesinin toplumda oluşturduğu tahribatlara da değinen Sağlam, "İstanbul sözleşmesi ve buna bağlı olarak çıkarılan yasalar ile uluslararası kurum ve kuruluşlar doğrudan aile kurumunun temellerini yıkmaya yönelik yapılan sinsice saldırılardır. İstanbul Sözleşmesindeki imza geri alındığı halde maalesef uygulamada olduğu dönemde yaptığı tahribatların etkileri halen devam ediyor. Başta 6284 sayılı yasadaki medeniyetimize, toplumun örf-adet ve hassasiyetine uymayan hükümler acilen lağvedilmelidir. Bir kez daha tekrar ediyoruz: Güçlü toplum ve sağlıklı bir aile kurumu için memleketin HÜDA PAR'a ihtiyacı var." diye konuştu.

"GENÇ EVLİLİK MAĞDURLARININ MAĞDURİYETİ VE SÜRESİZ NAFAKA SORUNU GİDERİLMELİDİR"

Sağlam, "Kadını ve çocuğu koruma adına Medeni Kanun, Ceza kanunu ve diğer mevzuatlarda yapılan düzenlemelerle nikâhsız birliktelikler teşvik edilirken karşılıklı rıza ile kurulan mutlu aileler kadının yaşının küçüklüğü bahanesiyle dağıtılmaktadır. Bir insanın evlilik için ehliyetli olup olmadığı şahsın biyolojik ve psikolojik durumuna göre karar verilebilir. Kanunla herkese standart bir evlilik yaşı dayatılmasının hiçbir bilimsel ve sosyolojik gerçekliği yoktur. Bu ülkede doksanlı yıllara kadar belli bir yaşın altındaki gençlere, ebeveyninin rızası ve hâkim kararı ile evlenme izni verilebilmekteydi. İnsanımızın biyolojik, psikolojik yapısına, toplumsal yapımıza, örf ve adetlerimize uygun olan bu uygulama bir an önce tekrar mevzuata girmelidir. Öte yandan erkekler yürütemediği evlilikler sonucu ömür boyu nafaka ödemek zorunda kaldığı için bir daha evlenme imkânını kaybetmektedir. Bu nedenle toplumda tek başına yaşayan ya da resmi bir nikâh akdi olmayan nevzuhur bir toplum oluşmaktadır. Toplum yapımıza ve örfümüze uymayan ömür boyu nafaka düzenlemesi bir an evvel kaldırılmalı ve değerlerimize uygun hale getirilmelidir." şeklinde konuştu.

"KÜRTÇE İKİNCİ RESMİ DİL OLARAK KABUL EDİLMELİDİR"

Sağlam, Türkiye’de bunun temsilcisi, İttihat ve Terakki zihniyeti, Irak ve Suriye’de Baasçı zihniyet olmuştur. Coğrafyamızda yaptığı yıkımlar görülmesine rağmen halen Kürtlerin dil ve kimliklerini görmezden gelen bu zihniyet tam olarak ortadan kalkmamıştır. Onlarca yıldan beri yaşanan yıkımlar, katliamlar, can ve mal kayıplarının bitirilmesinin yolu bu ülkede yaşayan tüm kavimlerin eşit vatandaşlar olarak yaşamasını sağlayacak anayasal bir düzenin kurulması, bu meyanda Kürtlerin dillerinin ve kimliklerinin tanınmasıdır. Bu sorun sadece bir dil ve kimlik sorunu da değildir. Sorun, adalet sorunudur. 5-6 yıl öncesine kadar görülen olumlu yaklaşımlar her gün biraz daha eski ret ve sorunu görmezden gelme anlayışına doğru evirilmektedir. Sorunun tamamen ortadan kalkması için anayasadaki vatandaşlık tanımının etnik aidiyete göre yapılmasından vazgeçilmelidir. Kürtçe konuşan vatandaşlara anadilde eğitim hakkı verilmeli, Türkçenin yanında Kürtçe, ikinci resmi dil olarak kabul edilmelidir." şeklinde konuştu.

HÜDA PAR GENEL BAŞKAN ADAYI YAPICIOĞLU: “MEMLEKETİN HÜDA PAR’A İHTİYACI VAR”

Genel başkanlık görevini İshak Sağlam’dan devralan Zekeriya Yapıcıoğlu ise yaptığı konuşmada hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan doğru bildiklerini söylemeye devam edeceklerini ve toplumun da meclisin de HÜDA PAR’a ihtiyacının olduğunu söyledi.

“RABBİM BU ŞEREFLİ GÖREVE LAYIK OLMAYA MUVAFFAK EYLESİN”

“2013 Haziran’ında yaptığımız 1. Olağan Büyük Kongrede de bu şerefli makama kendim aday olmamıştım.” diyen Yapıcıoğlu, “Şimdi de kendim talip değilim. Ama o zaman olduğu gibi şimdi de görev ve sorumluluk almaktan kaçmayacağım. İnşallah salimen devredeceğim bir güne kadar bayrağı daha yüksek bir seviyeye çıkarmak için gayret sarf edeceğim. Rabbim bizi nefsimizle baş başa bırakmasın, Rabbim bizi yardımsız bırakmasın, bu şerefli göreve layık olmaya muvaffak eylesin.” ifadelerini kullandı.

“ADALETİN TESİSİNİ BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ OLARAK BELİRLERİZ”

Dünya makamlarının geçici ve değersiz olduğunu bildiklerini, asıl gaye için ancak birer vasıta olarak gördüklerini anımsatan Yapıcıoğlu, “Asıl gayemiz Rabbimizin rızasını kazanmaktır. Bu nedenle bizi bu gayemizden uzaklaştıracak makamları elimizin tersi ile iteriz. Dünya makamları için gayrimeşru vasıtalar kullanmaya tenezzül etmeyiz. Büyük mahkemede bizi mahcup edecek laflar etmekten kaçınırız.  İnanıyorum ki yaradılış gayesini unutmayanların hepsi böyle yapar, böyle yapmalıdır. Bu bakış açımızdan dolayıdır ki; kendi şahsi veya parti çıkarlarımızı memleketin çıkarının üstünde görmeyiz. Siyasi rakiplerimize iftira etmeyiz. Parti içinde makam kavgası yapmayız. Devletin varlık nedeninin insanların din, can, mal, akıl ve nesil emniyetini korumak olduğunu söyleriz. Kardeşliğin ölçüsünü değiştirmez, bütün inananları kardeşimiz olarak görür, bütün insanları yaradılışta ve kanun önünde eşit biliriz. Adaletin tesisini birinci önceliğimiz olarak belirleriz. Peki, adalet bizim için neden bu kadar önemlidir? Kardeşlerim dikkat ediniz: ‘Muhakkak Allah, size adaleti, ihsanı ve akrabaya yardım etmeyi emreder...’ Nahl,90. ‘Muhakkak Allah, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmenizi emreder.’ Nisa, 58. Ortak kelimelere dikkat edelim. 4 ortak kelime: Allah, muhakkak, adaleti/adaletle hükmetmenizi, emreder. Emir kipiyle çok ayet vardır. Ancak ‘emreder’ diye bu iki ayette geçiyor. İkisinde de adalet var. Birinde ayrıca emanetleri ehline vermemizi emrediyor.” dedi.

“İNSANLARIN ‘ÖNCE İNSAN, ÖNCELİK ADALET’ DİYEN ANLAYIŞA YANİ HÜDA PAR’A İHTİYACI VARDIR”

HÜDA PAR’ın adaleti her meselede merkeze aldığının altını çizen Yapıcıoğlu, insanlarının ihtiyacının adalet olduğunu, bunun için ‘Önce insan, öncelik adalet’ diyen anlayışa yani HÜDA PAR’a ihtiyacının olduğunu dile getirdi. Yapıcıoğlu, “İnsanlar tarih boyunca ne zaman adalet ve emanet konusundaki bu teyit ve te’kid edilen, vurgusu kuvvetli emirlere uymuşlarsa toplumsal huzur ve emniyeti bulmuşlardır. Ne zaman bu emirlere kulak asmamış veya önemsememişlerse huzursuzluklar, kavgalar hatta savaşlar olmuş; nesiller, ürünler ve servetler helak ve heba olmuştur.” diye konuştu.

“HÜDA PAR’I İYİ DİNLEYİN, PİŞMAN OLMAZSINIZ, ZARAR ETMEZSİNİZ”

“Adaletin zıddı zulümdür.” diyen Yapıcıoğlu, şöyle konuştu: “Zulmün kalkması için HÜDA PAR’a, HÜDA PAR’ın anlayışına ihtiyaç vardır. Bu kongremizde ‘HÜDA PAR’a ihtiyaç var’ tema olarak belirlendi. Gerçekten meselelere yaklaşım ve çözüm hususunda HÜDA PAR’ın yaklaşımına ve çözüm önerilerine ihtiyaç vardır. Bakınız birkaç örnek vereceğim. Mesela şu konularda sözlerimize kulak verilmiş olsaydı, bugün memleket farklı bir durumda olabilirdi. Çözüm süreci konusunda yanlışlıkları dikkat çektiğimizde bizi dinleselerdi, Çukur hadiseleri yaşanmaz, şehirler yıkılmaz, binlerce insan ölmezdi. FETÖ konusunda ikazlarımız dikkate alınsaydı, 15 Temmuz darbe teşebbüsü yaşanmayabilirdi. Suriye meselesinde çağrımız ciddiye alınsa, Suriye harap olmaz, emperyalistler oraya çöreklenemez, yüzbinler ölmez, milyonlar muhacir olmazdı. Dile getirdiğimiz doğrulara o gün dudak bükenler şimdi haklılığımızı gördüler. Fakat ba’de harabul Basra, yani iş işten geçtikten sonra.  İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa ile ilgili çığlıklarımız ancak 9 yıl sonra makes buldu. Boşanmalar katlandıktan, evlilik sayısı düştükten ve aile kurumu ciddi darbeler aldıktan sonra. Şimdi diyoruz ki, bundan sonra da HÜDA PAR’ı iyi dinleyin. Pişman olmazsınız, zarar etmezsiniz. Eğer dinlemez veya duymazdan gelirseniz asıl o zaman pişman olursunuz. Hem kendinize hem milletimize ve memlekete zarar vermiş olursunuz.”

“KÜRD MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ KONUSUNDA DA SESİMİZE KULAK VERİN”

Kürd meselesine de değinen Yapıcıoğlu, “Memleketin en temel meselelerinden biri olan Kürt meselesinin çözümü konusunda da sesimize kulak verin. Çözümü çok zor değildir. Peki, nedir çözüm? Çözüm adaleti yeniden tesis etmektir. Huzuru temin etmek istiyorsanız, adaleti yeniden tesis etmek zorundasınız. Kendinize istediğinizi, kardeşim dediklerinize de isteyeceksiniz. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi kardeşlerinize de yapmayacaksınız. Gasp edilmiş olan hakları hiçbir pazarlığa girişmeden iade edeceksiniz. Kardeşlik lafla olmaz. Kardeşliğin bir hukuku vardır ve o hukuku yerine getireceksiniz. Bu hakların savunuculuğunu yaptığını iddia edenlerin samimi olup olmadıklarına da bakmayacaksınız. Onların, Kürtlerin mazlumiyeti üzerinden kendi ideolojilerini topluma kabul ettirme planlarına da takılmayacaksınız. Huzuru temin etmek istiyorsak, adaleti tesis etmeliyiz. Adaleti tesis edersek aynı zamanda kardeşliği de tesis etmiş olacağız.”

“MECLİSİN HÜDA PAR’A İHTİYACI VAR”

Memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacının olduğunu kaydeden Yapıcıoğlu, şöyle dedi: “Yani memleketin size ihtiyacı vardır. Bacılarım! Memleketin size ihtiyacı vardır. Çabalarınızı, cehd ve gayretinizi artırınız.  Memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı vardır. Çünkü; Asgari ücretlinin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Emeklinin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Gelecek kaygısı yaşayan gençlerin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. KYK borçlusu öğrencinin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Vergi yükü altında ezilen esnafın HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Emeklilikte Yaşa Takılanların HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Genç yaşta evlendiği için cezaevine düşenlerin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Ayrımcılığa uğrayanların, ötekileştirilenlerin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Dili ve kimliği inkar edilenlerin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Atanamayan öğretmenin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Mülakatta elenen liyakatlinin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Soma’da madencinin, tarlada mevsimlik işçinin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Köyde çiftçinin, şehirde işçinin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Mazlumun, mağdurun HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Haksızlığa uğrayanların HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Haklının hakkını verecek HÜDA PAR’a ihtiyaç var. Kısaca; siyaset kurumunun HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Meclisin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Ankara’nın HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı var. Memleketin HÜDA PAR’ a ihtiyacı var çünkü: HÜDA PAR küresel güçler ve onlara bağlı güç odaklarından icazet alma ihtiyacı hissetmeyen; ‘Allah bize yeter’ diyen bir siyasi harekettir. HÜDA PAR emrolunduğu gibi dosdoğru olma azim ve kararlılığında, zilleti hayatından kovmuş, haklı olmayı en büyük güç kabul eden bir kadronun adıdır. HÜDA PAR, mazlumların feryadına, imdat haykırışlarına verilmiş güçlü bir cevaptır. Bu nedenle memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı vardır. Adımız HÜDA PAR’dır. Doğruları söylemek, hakkı haykırmak vazifemizdir. HÜDA PAR, siyasi tarafgirlik veya dünyalık mal ve makam uğruna lafı eğip bükmeden, hakkı ayakta tutmak için aleyhinde bile olsa adil şahitlik yapar. Bunun için memleketin HÜDA PAR’a ihtiyacı vardır. Öyleyse biz HÜDA PAR’lıların daha çok çalışmaya, büyümeye, partimizi büyütmeye, davamızı daha çok insana ulaştırmaya, anlatmaya ihtiyacımız var. HÜDA PAR’ın kuruluşundan hemen sonra şöyle dediğimi hatırlıyorum. Partimiz yeni kurulmuş, kayıtlı üye sayısı da az olabilir. Ancak siyaset sahasında özgül ağırlığımız hissedilecektir. Amaçsız, gayesiz ve programsız bir fert veya toplumun varacağı bir hedefi yoktur. Hedefi olanlar yol alırlar, olmayanlar sadece dolaşırlar. İdeallerimizi hedefe koyup yürüyebildiğimiz kadar ömrümüzün ve takatimizin elverdiği menzile varmaya muvaffak olmayı ümit ediyoruz. Ziya Paşa’nın meşhur beytinde söylediği gibi: ‘Erişir menzil-i maksuduna âheste giden Tîzreftar olanın pâyine dâmen dolaşır. İnşallah ağır da olsa sağlam ve emin adımlarla hedefe doğru yol almaya devam edeceğiz. Allah yolumuzu bahtımızı açık etsin, yolumuz uzun, yükümüz ağırdır. Allah yar ve yardımcımız olsun.”

“ALKOL VE KUMAR DA TOPLUMUN İFSADINA NEDEN OLAN PİSLİK İŞLERDİR”

Günümüz evliliklerinde “şiddetli geçimsizlik” gerekçesiyle, yuvaların dağıldığına dikkatleri çeken HÜDA PAR Aile ve Kadından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sema Yarar da “Boşanma oranlarının hızla yükselmesinde bazı algısal dayatmaların yanı sıra, ‘arabulucu’ olarak nitelendirilebilecek, evliliğin kurtarılması için çözüm yolları üretebilecek bir mekanizmanın olmayışı da pay sahibidir. Evlilik kurumunun kadın için köleleştirici olduğunu savunan ve kadınlara yönelik psikolojik ve fiziksel şiddetin nedeni olarak göstermeye çalışan ifsat odaklarının yoğun ve kesintisiz çabaları da boşanmaların ve evliliğe yönelik olumsuz bakış açısının sebepleri arasındadır. Aynı odaklar aile için şiddetin en önemli nedeni olan alkol ve kumar ile ilgili olarak ise hiçbir şey söylememektedir. Çünkü alkol ve kumar da toplumun ifsadına neden olan pislik işlerdir. Bu nedenle müfsidlerin bunlara karşı çıkması da esasında beklenmemelidir.” ifadelerini kullandı.

EVLENİP YUVA KURMAK İSTEYEN GENÇLERE MADDİ DESTEK SAĞLAMALIDIR

Yarar yaptığı konuşmada şunları ifade etti; “Hızla artış gösteren boşanmaların önlenmesi için tedbirler alınmalı, boşanma gerekçelerini bertaraf eden ve aile içi iletişimi kuvvetlendiren rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır. Evlilik yaşının gecikmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi maddi kaygılardır. Türkiye’nin en büyük problemlerinden bir tanesi olan işsizlik sorunu evlilik kurumunu da etkilemekte buna evlilik sürecindeki yüksek maliyetli beklentiler de eklendiğinde tablo biraz daha olumsuz bir hal almaktadır. Bu açıdan evliliğe teşvik amacıyla hükümetin somut adımlar atması ve evlenip yuva kurmak isteyen gençlere maddi destek sağlamalıdır. Bu noktada elbette inisiyatif alması gereken sadece devlet değildir. Aileler de evliliğe ve çocuklarına eş olarak seçecekleri bireye salt maddiyat nazarıyla yaklaşmamalı, vasat bir çizgi takip etmeli ve toplum bu noktada ortak bir noktada buluşmalıdır. Maddiyatın evliliklerin önünde bir engel olarak kalmasına birlikte son verebiliriz. Evlilik dışı birlikteliklerden doğan, aile kurumu ve değerlerinden mahrum büyüyen çocuklar ülkenin diğer bir önemli sorunudur. Çocukların mağduriyetine sebep olan ve toplum yapısını olumsuz yönde etkileyen bu sorunun çözümü için zina ivedilikle yeniden suç sayılmalıdır. Aynı zamanda çocuklara küçük yaştan itibaren aile kurumunun ehemmiyeti benimsetilmelidir. Bu doğrultuda çeşitli eğitim programları hazırlanmalıdır.”

İŞTE HÜR KADROLAR;

GENEL İDARE KURULU

Abdullah Aslan

Abdurrahman Cens

Abdulsamet Yalçın

Aynur Sülün

Cemal Çoban

Cemil Genç

Cengiz Karakaya

Eyyüp Yanaç

Faruk Dinç

Ferhat Aköz

Halef Yılmaz

Hamdullah Tasalı

Hasan Şahin

Hüseyin İmir

İbrahim Halil Güneş

İnan Sur

İshak Sağlam

Mahmut Eminoğlu

Mahmut İrtem

Mahmut Şahin

Mehmet Eşin

  1. Hüseyin Yılmaz

Mehmet Sait Ortaç

  1. Zülfikar Fırat

Meryem Kiraz

Metin Kaya

Osman Aktaş

Sema Yarar

Serkan Ramanlı

Şehzade Demir

Şeyhmus Tanrıkulu

Şükran Kaya

Vedat Turgut

Veysel Yavuz

Yunus Emiroğlu

Zekeriya Gezer

GENEL İDARE KURULU YEDEK ÜYE LİSTESİ:

İbrahim Sevgili

Hasan Bozdaş

Veysel Topkan

Yasin Güzel

Cihad Altun

  1. Mehdi Oğuz

Ahmet Karaaslan

Lokman Yalçın

  1. Şerif Durmaz

Zeynep Bozdaş

Zeliha Yıldız

Yasin Dursun

Enes Demirer

Hakan Özbay

Mehmet Emin Çınar

Zeki Aras

İsmail Yılmaz

Ahmet Cemil İptaş

HÜDA PAR MERKEZ DİSİPLİN KURULU ASİL ÜYE LİSTESİ

Fadıl Şani

İdris Yapıcıoğlu

Mahmut Tekdal

Mehmet Fatih Anal

Nazım Eprem

Nihat Buğrahan

Şükrü Aksoy

HÜDA PAR MERKEZ DİSİPLİN KURULU YEDEK ÜYE LİSTESİ

Abdullah Bozkır

Abdullah Kılıç

Ammar Çınar

HÜDA PAR İSTİŞARE KURULU LİSTESİ

Basri Demir

İsa Aydın

İsmail Kocakaplan

İsmail Soyvural

Mahmut Aytekin

Mehmet Ali Ortaç

Mehmet Beşir Şimşek

Mehmet Emin Doğru

Mehmet Selim Sabaz

Nasuh Sevinik

Nuri Gültekin

Seyithan Aksoy

Süleyman Atmaca

Şehmus Akman

Veysi Gültekin