Cemil Özdaş
İşgalci siyonistlerin Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlediği saldırıda şehit olan Fahri Yaldız’ın annesi oğlunun şehadet yıl dönümünde duygularını anlattı. Şehit Fahri Yaldız'ın Filistin’deki mazlumlar ve Mavi Marmara'da yer almak için çok çaba harcadığını söyleyen acılı anne Zeliha Yaldız, oğlunun şehadete giden öyküsünün ardında Filistin ve Kudüs sevdası olduğunu belirtti.
"BU OYUNLAR YARIN SİZİN BAŞINIZDA PATLAYACAK VE YOK OLACAKSINIZ"
İşgalci siyonistlerin ABD ile birlikte Müslümanların başına kurduğu tuzakların kendi başlarına geçeceğini belirten Yaldız, "Müslümanlar bundan 11 sene önce Siyonistler Mavi Marmara Gemisi'ne saldırdığı zaman, birlik ve beraberlik içerisinde ayağı kalksalardı işgalciler bugün Filistinli Müslümanlara bu zulmü yapamazdı. Müslümanlar 11 yıl önce bu günleri ön görmediğinden sesini yükselmedi. Müslümanlar sana karşı birlik içerisinde hareket etseydi ey siyonist kâfir, melun Yahudiler bugün bu yaptıklarına cesaret edemezdin. ABD ile birlikte Müslümanların başına çevirdiğiniz bu oyunlar yarın sizin başınızda patlayacak ve yok olacaksınız." dedi.
"SİYONİST KÂFİRLERİN YOK OLACAĞI GÜNLER YAKINDIR"
Dünyanın başına bela olan Siyonistleri Kur'an-ı kerimde yok olacağına dair ayetlerin olduğunu vurgulayan Yaldız, "Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de sizin yok olacağınızı bildiriyor. Siyonist kâfirlerin yok olacağı günler yakındır. Sizler bu şekilde İslam ümmetine ve insanlığa karşı horozlanıyor ve güçlü olduğunuzu söylüyorsunuz, gücünüz bir tavuğun gücü kadar yoktur. Ama Müslümanların şimdiye kadar birbirlerinden ayrı olmasından dolayı böyle palazlandın. Filistin ve Kudüs özgür olmayana kadar bizlerde özgür olmayacağız. Çünkü bizim kanımız onların kanına karışmıştır. Sen 10 Müslümanı şehit ettin bunun sana kar alacağını mı sandın? Siyonistler ne de olsa biz Müslümanları şehit ediyoruz kimse bize bir şey demiyor, düşüncesiyle Müslümanlara saldırmaya devam ediyor. Mavi Marmara Gemisi'ne saldırı yapıldığı zaman Müslümanlar ayaklansaydı şimdi işgalci siyonist bu hadsizliğe cesaret edemezdi." ifadelerini kullandı.
"DAVAMDAN ASLA VAZGEÇMEDİM, VAZGEÇMEM DE"
Onlar öyle sanıyor ki bizler davamızdan vazgeçmişiz. Ben davamdan asla vazgeçmedim, vazgeçmem de. Ey işgalci siyonist senin sonun gelmeyene kadar senin peşini bırakmayacağım. Sakın, zannetme ki Müslümanlar, şehitlerin anneleri, babaları, eşleri, kardeşleri seni olduğun halde bırakacak senin sonun gelmeyen kadar davalarından asla vazgeçmeyecekler. Ben en son oğlum da şehit olsa, asla işgalcilerle olan mücadelemizden vazgeçmeyeceğim. Ey siyonist israil sen bunu böyle bil, bil, bil… Ey şerefsiz dümbük, namusuz, alçak işgalci siyonistler, Müslümanların seninle ticari ilişkileri kesmeleri gerekiyor ama Müslümanlar bunu yapmıyor. Bugün Müslümanlar seninle ticareti kesip, ürünlerini boykot etse sen Müslümanlara köpek gibi yalvaracaksın." şeklinde konuştu.
"BİRLİK VE BERABERLİK İÇERİSİNDE HAREKET EDİN, KUDÜS DAVASINDAN VAZGEÇMEYİN"
Müslümanların vahdeti oluşturup Kudüs'e sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Yaldız, "Ey Müslümanlar, bağırıp çağıyorsunuz ama bağırıp çağırmakla olmaz. Hep birlik ve beraberlik olun Kudüs'ü özgürlüğüne kavuşturun. Kudüs'e sahip çıkın Filistinli kardeşlerimize yazıktır, onların çocukları hep şehit oldu. Yüzlerce sivil Müslüman şehit oldu bunların onlarcası çocuktu. Siyonist işgalci, sen her zaman merhametsizlik, imansızlık ve dinsizlik yapıyorsun. Ey İslam ümmetinin liderleri, Müslümanlar sizlere sesleniyorum: Ey kardeşlerim, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edin, Kudüs davasından vazgeçmeyin." dedi.
"BU DAVA ÖYLE KÜÇÜK BİR DAVA DEĞİLDİR"
Kudüs ve Mescid-i Aksa davasının basit ve sırdan bir dav olmadığına vurgu yapan anne Yaldız şöyle devam etti: Bu dava öyle küçük bir dava değildir. Kadir Gecesi'nde Müslümanlar yapılan saldırılara nasıl dayandı ve bu kadar şehit verildi? O siyonist zalimler kendilerine ses çıkaracak olmayınca saldırılar karşısında sevindiler. Onlar 'Eğer Müslümanlar var olsaydı üzerimiz de uçakları gezdirirlerdi.' dediler. Böyle Müslümanlık olmaz gelin kardeş olalım, birlikte hareket edelim. Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali gibi sahabeler Müslümanların vahdeti ve insanların kurtuluşu için nasıl canlarını verdiyse günümüz Müslümanlarında öyle hareket etmesi gerekiyor.
"OĞLUM FAHRİ SAMİMİ BİR MÜSLÜMANDI, FİLİSTİN VE MESCİD-İ AKSA İÇİN CANINI VERDİ"
Oğlu Fahri Yaldız'ın bir Filistin sevdalı Müslüman olduğuna dikkat çeken anne Zeliha Yaldız, "Oğlum Fahri samimi bir Müslümandı, Filistin ve Mescid-i Aksa için canını verdi. Mavi Marmara Gemisi'ndeki diğer 9 şehit de bu uğurda canını verdi. Onlar Filistin'e insani yardım götürüyordu. Sen utanmadan onları uluslararası sularda şehit ettin. Müslümanlar o gün bu davaya sarılsaydı siyonistler işgalciler bugün bunları yapamazdı. Madem işgalciler Müslümanların ayrı olmasından güç alıyor atık Müslümanların vahdeti oluşturması ve Mescid-i Aksa'yı özgürlüğüne kavuşturma zamanı gelmiştir. Buraları Siyonistlere bırakmayalım. Ey siyonist işgalciler, Kürdistanlı Müslümanlar Filistin ve Mescid-i aksa davasına destek verdiğini beyan etti. Kudüs'ü siyonist gâvurların eline bırakmayacağını söyledi. Türkiyeli Müslümanları Kudüs'e gitmese Kürdistanlı Müslümanlar, halis Müslümanlar geliyor kendinizi toplayın." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
Mavi Marmara katliamının üzerinden 11 yıl geçti
Mavi Marmara gemisinin öncülük ettiği 5 gemilik filo, 11 yıl önce uluslararası sularda işgal çetesinin baskınına uğradı. İşgal çetesi askerlerinin insani yardım malzemesi taşıyan gemilere yaptığı saldırıda 10 yardım gönüllüsü şehit oldu.
31 Mayıs 2010'da, sabahın erken saatlerinde, 6 uluslararası sivil toplum kuruluşunun organize ettiği 6 bin tonluk insani yardım, işgalci çetenin ablukası altındaki Gazze yolundaydı. 5 gemilik filo, insani yardımla birlikte 750 yardım gönüllüsünü de taşıyordu. 37 ülkeden gelen gönüllüler arasında milletvekilleri, uluslararası basın mensupları, sanatçılar ve Nobel Barış ödüllü aktivistler de vardı. Ancak Mavi Marmara gemisi öncülüğündeki 5 sivil yardım gemisi uluslararası sularda işgal çetesi askerlerinin saldırısına uğradı.
10 YARDIM GÖNÜLLÜSÜ ŞEHİT OLDU
İşgal çetesi askerleri sivillerin üzerine ateş açarak gemilere baskın yaptı. Yardım gönüllüleri İsrail askerlerine direnmeye çalıştı. Ancak Türkiye vatandaşı 10 yardım gönüllüsü şehit oldu, onlarcası yaralandı. Filolarda bulunanlar hiçbir yasal dayanak olmaksızın hapsedildi. Gözaltına alınanlar işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Yaralılara kelepçe takıldı, bazı yaralılar günlerce hücrelerde bekletildi. Şahsi eşyalarına el konuldu, bazıları tahrip edildi. Yüzlerce gönüllüyü Gazze’ye yardım götürmeye sevk eden şey, işgalcilerin Gazze’de yaşattığı insani kriz durumuydu. Siyonist çetenin 1990’lı yıllardan itibaren Filistinlilere kendi topraklarında uyguladığı seyahat kısıtlaması, 2007 yılında Gazze’ye yönelik havadan, karadan ve denizden yürüttüğü bir ablukaya dönüştü. 2008 yılında işgalci Siyonist ordusunun Gazze’ye saldırısıyla Gazze’deki tüm yaşam kaynakları yerle bir oldu, tarım arazileri, okullar, iş yerleri ve evler yerle bir edildi.