Merak... İnsanoğlunun ileriye gitmesinde, yeni keşifler yapmasında en önemli etken.

Bilinmeyen bir yer veya ulaşılamaz görülen bir hedef... Hep bir merak konusu olmuştur ve "Acaba orada ne var?" sorusu, insanoğlunu çözüme odaklamıştır.

Çözüm yolunda yeni keşifler, yeni icatlar bulundu. Gökyüzü ile buluşma en büyük hayallerden biriydi. Döneminde herkesin imkansız olarak gördüğü bu hedefi, Hezarfen Ahmet Çelebi gerçekleştirdi. Kuşlardan esinlendi ve kanatlarıyla süzüldü.

Hezarfen Ahmet Çelebi'nin yolculuğu ilham oldu

1638 yılında Galata'dan Üsküdar'a 5 dakika süren bu 6 kilometrelik yolculuk, gelecek nesillere ilham oldu ve uçabilmek hayal olmaktan çıktı. Artık bir günde binlerce uçuş seferi yapılıyor, on binlerce insanın ayağı yerden kesiliyor. Peki, kanatlarla başlayan gökyüzü yolculuğu günümüzde hangi noktaya geldi? 

Gökyüzüyle ilk kez buluşulmasının ardından, 17. yüzyılın başlarında Lagari Hasan Çelebi geliştirdiği roketi, 4. Murat’ın kızının doğum günü kutlamalarında denedi. Kendisini havaya fırlattı ve 20 saniyelik uçuşta 300 metre yüksekliğe ulaşmayı başardı.

Uçuşların her ne kadar 20. yüzyılın başlarında gerçekleştiği düşünülse de aslında insanoğlu 200 yıldır uçuyordu. 1783’te Paris’te bir sıcak hava balonuyla gerçekleşen ilk uçuşla birlikte ısıtılmış hava ya da gaz sayesinde havadan insan ve yük taşınabildi.

Pervaneli uçak tasarımının patenti alındı

Havacılık tarihinin dönüm noktalarından ilki yaşandığındaysa takvim yaprakları 1843’ü gösteriyordu. İlk defa projelendirilen ve detaylandırılan pervaneli uçak tasarımının patenti alındı.

Hava aracı tasarımcıları, aracın daha hızlı olması, daha uzağa gidebilmesi, daha yükseğe çıkabilmesi ve güvenle inebilmesi için çok uğraştı.

Bu nedenle 1874’te tümü alüminyum kullanarak yapılan, kendi gücü ile uçabilen ilk uçak üretildi. Bu uçak kendi gücüyle kalkıp, süzülüp ve daha sonra da güvenli bir şekilde yere inmeyi başardı.

1907’de ise ilk defa üzeri kapalı, önde tek motorlu, tek kanat ve kuyruk düzeniyle modern anlamda uçak, ardından ise 1940’ta ilk helikopter üretildi.

Pes etmeden yürütülen havacılık çalışmalarını dünya sınırlarının dışına taşımak için de çok çalışıldı. Nihayetinde 1961’de uzay bilinmezliğine ilk adımı kozmonot Yuri Gagarin attı. Gagarin, Vostok aracıyla uzaya çıkmayı başaran ilk insan oldu ve uzay çağının da başlamasını sağladı.

Ay'a ilk adım

1969’da Apollo 11 uzay aracı ile 75 saatlik yolculuğun sonunda ‘’İnsan için küçük ama insanlık için büyük bir adım atılarak’’ Ay’a ilk defa ayak basıldı.

Uzay yolculuğunu yeni gezegenlerle taçlandırmak isteyen bilim insanlarının bir sonraki hedefinde 55 milyon kilometre uzaklıktaki Kızıl Gezegen vardı.

28 Eylül 2020’de Mars’a iniş yapan InSight, gezegen yüzeyi ve jeolojik yapısı hakkında topladığı bilgileri dünya ile paylaşmaya başladı.

Mars’a insanlı yolculuk yapabilmenin yolları aranıyor

İnsanoğlu, uzay bilinmezliğindeki çalışmalarını Perseverance ile bir adım daha ileri götürdü. Bugüne dek başka bir gezegene gönderilmiş en gelişmiş araç olan Perseverance, yedi aylık yolculuğunun ardından Mars’a iniş yaparak geçmiş yaşam izleri ve Mars’a insanlı yolculuk yapabilmenin yollarını aramaya başladı.

Perseverance'ın üzerindeki Ingenuity helikopteriyle de Dünya dışındaki ilk uçuş gerçekleşti bile.

Galata'dan Üsküdar'a 5 dakikalık yolculukla başlayan bu kanatlanma, artık gezegen dışı uçuşa ulaşmış durumda.

İlerleyen zamanda nereye ulaşacağını ise insanoğlunun merak duygusu gösterecek. 

Kaynak: TRT Haber