Parklarda, sokaklarda, okul önlerinde kolay ulaşılabilen uyuşturucu gençlerin ve çocukların hayatlarını tehdit ederken aynı zamanda suça ve fuhşa sürüklenmeyi de teşvik ediyor.
İDEV Siirt il Temsilcisi Sabahattin Keleş, uyuşturucu ve fuhşun toplumun bütün kesimleri tarafından tehdit unsuru olarak görüldüğünü, devletin ve STK temsilcilerinin çözüm ve projeler üretmeleri gerektiği değerlendirmesinde bulundu
Toplum içerisinde özellikle gençlerin ahlaki yozlaşma yaşadığına, fuhuş ve uyuşturucu kullanımının yaygınlaştığına dikkat çeken Keleş, toplumu yöneten devletin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söyledi
Özelikle bölgede uyuşturucu ve fuhşun ciddi manada artış gösterdiğini ifade eden Keleş, halkı kötülüklerden kurtarma sorumluluğunun mülki amirler ve devletin sorumluluğunda olduğuna dikkat çekti.
Keleş, "Fuhşun ve uyuşturucu kullanımının aleni bir şekilde yapılması da gerçekten çok kötü bir durum, bizler biliyoruz ki eskiden hayâ ve utanma vardı. Bu duygular insanları bir nebze olsun kötülüklerden alı koyuyordu. Durum öylesi bir boyuta gelmiş ki kötülükler her kesin içinde aleni bir şekilde yapılmaya başlandı. Bu kötülükleri engellemenin sorumluluğu herkese düşmektedir, Allah Resulü şöyle buyuruyor: “Hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” İlk önce mülki amirler yani devlet bu durumdan birinci derecede sorumludur. Çünkü bu halkın yönetimini, sorumluluğunu Allah, onlara nasip etmiş, bu nedenle bu sorunun üzerinde durmaları gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Allah Resulü'nün “Bir günah gördüğünüzde onu elinizle düzeltin, gücünüz yetmez ise dilinizle düzeltin, ona da gücünüz yetmez ise kalbinizle buğzedin.” Hadis-i Şerifini hatırlatan Keleş, burada asli görevin devlete düştüğüne dikkat çekti.
"Güç devlet olduğu için el ile düzeltme sorumluluğu da devlet tarafından yapılmalıdır"
Devletin fuhşun ve uyuşturucunun önüne geçebileceğine dikkat çeken Keleş, “Güç, devlet olduğu için el ile düzeltme sorumluluğu da devlet tarafından yapılmalıdır. Çünkü devletin el ile düzeltme yetkisi vardır. Kötülükler daha içinden çıkılmaz bir hal alabilir, toplumu, nesli, yaşadığımız şehirleri ifsat edebilir, böylesi bir hal alır ki kötülük evimizin içine kadar girer ve engelleyemeyiz. Tabi bu görev sadece devlete değil biz STK temsilcilerine de düşer ve bizler bu noktada halkı uyandırmak, fiillerin kötü yanlarını gösterip faydalı şeylere yönlendirmemiz, projeler üretmemiz gerekiyor.” diye konuştu
"Eğitim önce ailede başlar"
Fuhuş ve uyuşturucuyu engellemek için en başta ailelere görev düştüğünü dile getiren Keleş, “Biz biliyoruzki eğitim önce ailede başlar. Aile ne kadar çocuklarının üstünde durursa, dikkat ederse, ahlaklarıyla ne kadar ilgilenir ise toplum o kadar düzelir. Bir de kişinin üzerine düşen görevleri vardır, Allah Resulü bu yönde diyor ki: “Kişi arkadaşını seçerken dikkat etsin.” Kişinin arkadaşı ya misk, (güzel koku) satan biri ya da kömür işe ile uğraşan bir arkadaştır. Her iki seçenekte de misk ve kömür işi ile uğraşan kişinin kokusu arkadaşına sirayet edecektir, çünkü kişi arkadaşının dini üzerinedir. Bu noktada gençlerin arkadaşlarını seçerken dikkatli olması gerekiyor.” dedi.
"Halk dayanılmaz bir noktaya geldi ki seslerini yükselmeye başladı"
"Bu sorun sadece bir kesimi değil herkesi ilgilendiren bir sorundur, çünkü bütün toplumu ifsat edebilecek bir kötülükle karşı karşıyayız.” diyen Keleş, “Acil çözümler üretilmesi gerekiyor. Bu nedenle güç, kuvvet devlette olduğu için bu sorunu çözebilecek en birinci merci devlettir. Doğal olarak halk, bu sorunu çözme noktasında devletten bir beklenti içerisindedir. Halk, o kadar dayanılmaz bir noktaya geldi ki pankartlar açmaya, seslerini yükselmeye başladılar, kötülükler halka ciddi manada zarar vermeye başladı ki iş bu safhaya ulaştı. Ciddi çözümler, projeler üretmek, gençliğimizi fuhuş ve uyuşturucudan kurtarmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu. (İLKHA)