Sedat Peker’in sosyal medya hesaplarından bölümler halinde çeşitli video ve beyanlar paylaştığı belirtilen açıklamada, paylaşımlarında, 90'lı yıllardan başlayarak çeşitli faili meçhul cinayetler, devlet içi çeteleşmeler, soruşturma ve kovuşturmalara müdahale örnekleri, uluslararası uyuşturucu ticareti, tecavüz, tehdit, darp ve benzeri pek çok suça ilişkin veriler sunulduğu bildirildi.
Bu suçların delilleri ve faillerine ilişkin de iddialarda bulunan Peker’in videolarının oldukça vahim ayrıntılar içerdiği vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bunlara kayıtsız kalınması düşünülemez. Sadece paylaşımları esas alarak iddiaların doğru olup olmadığını anlamak mümkün değildir. Ancak boyutu ve ayrıntıları dikkate alındığında iddialarla alakalı bağımsız, tarafsız ve adil bir yargılama sürecinin işletilmesinin kaçınılmaz olduğu ortadadır. Videolarında evine yapılan baskın ve arama ile bunun yöntemine ilişkin de beyanlarda bulunan Peker’in yakındığı özellikle kadın ve çocuklarda ciddi travmalara sebep olan ‘gece yarısı ev baskınları’ konusu maalesef Türkiye’de bitmeyen bir hak ihlali meselesi olarak gündemden düşmemektedir. Aile konutu olduğu bilinen yerlere, gündüz saatlerinde ve daha sivil yöntemlerle yapılabilecek işlemlerin; kapıları kırmak suretiyle, basın eşliğinde, kadın ve çocukların psikolojileri ve mahremiyetleri göz ardı edilerek, yer yer gözdağı verme hedefiyle yapılması uygulamasına artık son verilmelidir. Geçmişte defalarca dile getirdiğimiz bu çağrıyı yineliyoruz.”
“İddialar derhal bağımsız yargıya intikal ettirilmelidir”
Söz konusu iddiaların yargıya taşınması gerektiğine işaret edilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Video içerikleri ve suç iddiaları bağlamında vurgulamak gerekir ki bir hukuk devletinde bu meselelerin iç yüzü her söylenene inanarak ya da söylenenleri beka kaygısı ile yok sayarak değil; etkin soruşturma ve kovuşturmayı içeren bağımsız, tarafsız ve adil bir yargı süreci ile ortaya çıkarılabilir. Geçmişteki ya da mevcut makamı ne olursa olsun, bir kişi hakkında suç isnadı varsa ve bu iddialar kamuoyunda büyük yankı uyandırıyorsa meselenin bir beka sorununa dönüşmemesi ve dile getirilen kişilerin kamu vicdanında aklanabilmesi için iddialar derhal bağımsız yargıya intikal ettirilmelidir. İddialardan bağımsız olarak, masumiyet karinesine riayet edilmesi ve hakkında suç isnadı bulunanların peşinen suçlu muamelesi görmemesi gerektiğini de hatırlatmak isteriz.”
“Uğur Mumcu’nun katilleri oldukları iddiasıyla en ağır infaz şartlarına tabi olanlar halen cezaevinde tutulmaktadırlar”
Açıklamanın devamında, “Ayrıca dile getirilen suçlamalardan bir kısmının geçmişte faili meçhul dosyaları kapatma politikası çerçevesinde suçsuz insanların çeşitli operasyonlara maruz kaldığı cinayetlere ilişkin olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda cinayetten 7 yıl sonra gündeme gelen UMUT Operasyonunu ve Uğur Mumcu’nun katilleri oldukları iddiasıyla işkenceli sorgulamalardan geçirilerek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahpusların varlığını da hatırlatmak istiyoruz. Bahse konu operasyon, Uğur Mumcu’nun aracına bomba koyduğu iddia edilen şahsın olay günü İstanbul’da düğünü olduğunun ve başka bir takım esaslı çelişkilerin ortaya çıkması ile çökmüştü. Buna rağmen 3 kişi cinayete karıştıkları iddiasıyla ve en ağır infaz şartlarına tabi olarak halen cezaevinde tutulmaktadırlar. Sedat Peker’in tanıklığının bu dosyalar yönünden de yeniden yargılama sebebi yapılmasının gerekliliği ortadadır.” ifadelerine yer verildi.
“Kapatılmış dosyalar yeniden açılmalı”
Açıklamasında yetkilileri etkin soruşturma başlatmaya davet eden MAZLUMDER, “Devlet, mafya ve organize suç örgütleri arasındaki hukuk dışı ilişkiler ağına ve bunların işbirliğinde işlendiği iddia edilen yaşam hakkı ihlallerine yönelik suçlar başta olmak üzere tüm suçlar hakkında, Cumhuriyet Savcıları tarafından etkin soruşturmalar başlatılmalıdır. İddialara konu olan kapatılmış dosyalar yeniden açılmalı, kovuşturma ve yargılama süreçleri yeniden harekete geçirilmeli, haksız şekilde itham altında kalmış kişilere bu yolla aklanma imkanı sunulmalıdır. İddiaların soruşturma ve kovuşturma süreçleri, kamu vicdanını rahatlatmak adına TİHEK, DDK, Ombudsmanlık kurumu gibi yapılarca takip edilmelidir. MAZLUMDER olarak, geçmişle yüzleşebilen, adil yargılamayı kurumsallaştırabilmiş, hesap verebilir bir hukuk devletinin hepimiz için, hemen şimdi sağlanması gereken en önemli toplumsal ihtiyaç olduğunu vurgulamak isteriz.” dedi.(İLKHA)