Taksim Camii, kılınan cuma namazıyla ibadete açıldı.
Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan, caminin açılışında konuşma yaptı.
Geçen yıl, 86 yıl aradan sonra yeniden cami olarak ibadete açılan Ayasofya'ya ve İstanbul'un fethinin yıl dönümüne işaret eden Erdoğan, Taksim Camii'nin bu iki gelişmeye hediye niteliğinde olduğunu söyledi.
"AYASOFYA'YA SELAM, İSTANBUL'UN FETHİNİN YIL DÖNÜMÜNE HEDİYE"
Erdoğan, "Mihrap, minber ve kürsü ise bizzat caminin banisi Altan Elmas tarafından tasarlanmıştır. Taksim Camii'ni bir süre önce yeniden ibadete açtığımız Ayasofya Camii'ne verilen bir selam, yarın ulaşacağımız İstanbul'un fethinin 568'inci yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum.
Bu vesileyle Şehr-i İstanbul'u medeniyet mirasımıza katan Fatih Sultan Mehmet Han'ı da hürmetle yad ediyorum. Asırlardır davalarına hayat vermek için kendi canlarını seve seve feda eden aziz şehirlerimizin her birine Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taksim Camii'nin açılışında şu şekilde konuştu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Taksim Camii İstanbul'un fethine hediyedir ViDEO
"BURAYA GETİREN O AŞK, BAŞKA BİR AŞK"
"Sudan ve diğer kardeş ülkelerden heyecanımıza ortak olmak üzere aramızda bulunan kıymetli misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Sudan nire, Taksim nire. İşte buraya getiren o aşk, başka bir aşk.Biraz önce ilk cuma namazını eda ettiğimiz Taksi Camimizin İstanbulumuz, ülkemiz ve İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Bu güzel eserin inşasını üstelenen Sur Yapı'nın sahipleri Altan, Hakan, Ufuk ve Atilla Elmas beyefendiler başta olmak üzere, mimarından sanatçısına işçisine kadar herkese şükranlarımı sunuyorum.
Az önce Altan Bey, 'Ben buranın çocuğuyum' dedi. Altan Bey, sen buranın çocuğusun da biz başka yerin çocuğu değiliz. Ben de Kasımpaşa'nın çocuğuyum. Buralarda çok gezdik tozduk. Keşke buraların dili olsa da konuşsa.
"TAKSİM CAMİİ FARKLI BİR ÖNEME SAHİP"
Talimane ve Dolmabahçe... Buralarda çok dolaştık. Fakat Taksim Camii, bizim dünyamızda farklı bir öneme sahipti. Çünkü caminin yerinde mescit bile yok. Maalesef burada cami yapımına müsade yok. Adeta kümes gibi bir yerde, gazeteler üzerinde müminler namazlarını eda etmeye çalışıyorlardı.
40'lı, 50'li yıllardan bugünlere kimler geldi, kimler geçti. İstanbulumuzun en güzel yerlerinden biri olan Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve Tarlabaşı Bulvarı'nın kesişim noktasında yer alan camimizin içinden cemaati, minarelerinden ezanı, kubbesinden Kur'an nidaları inşallah kıyamete kadar eksik olmayacaktır.
"İSTANBUL'UN SEMBOLLERİ ARASINDAKİ YERİNİ ALDI"
Mimarisiyle tarihi Beyoğlu'na uyumu yanında, mühendislik yöntemiyle de ülkemizde ve dünyada sayılı projeler arasında yer alan camimiz, İstanbul'un sembolleri arasındaki seçkin yerini şimdiden almıştır.
İbadet mekanlarının yanı sıra dijital kütüphanesi, kitap okuma, dinlenme ve sergi alanlarıyla Taksim Camii, İstanbul'un en önemli kültür sanat merkezlerinden biri olacaktır. Üzerine oturduğu 2.5 dönümlük arsada 33 metreyi bulan kubbe yüksekliğine, 65 metreye yakın minare uzunluğuna sahip açık ve kapalı alanlarında 4 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği camimizin inşasında kullanılan her malzeme titizlikle seçilmiştir.
NAZIM HİKMET'İN DİZELERİNİ OKUDU
Taksim Camii, yaklaşık 1.5 asırlık bir mücadelenin ardından İstanbulumuza kazandırılmıştır. Bu meydanda bir cami inşaatı fikri tarihimize 93 Harbi diye geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus harbi yıllarına kadar uzanıyor. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı yıllarında da bu fikir istiklal ve istikbal azminin bir sembolü olarak yeniden gündeme gelmiştir.
Bölgedeki pek çok kiliseye karşılık sadece Ağa Camii'nin Taksim'e selam verdiğini gören Nazım Hikmet, bu tabloyu dizelere şöyle dökmüştür: 'Havsalam almıyordu bu hazin hali önce, ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce. Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın ismini daha çok candan andım.'
Nazım'ı bile hüzünlendiren bu tabloya rağmen Taksim'de özlenen caminin yapılması bir yana, tek parti döneminde Ayasofya ve Bezm-i Alem camileri müzeye çevrilerek milletimizin kalbinde yeni yaralar açılmıştır. Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle Taksim Camii arayışları yeniden hız kazanmıştır. Bunun için kurulan bir dernek vasıtasıyla gösterilen gayretlere rağmen somut adım atılamadan 27 Mayıs darbesi gerçekleşmiştir.
Darbenin ardından 1965 yılında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Taksim Camii'nin inşası için gereken arsanın Vakıflar Müdürlüğü'ne devrini sağlamıştır. Ancak bu tahsis, CHP'li belediyenin kararı mahkemeye götürmesiyle durdurulmuştur. Merhum Demirel'in 1979 yılında bu konuda alınmasını sağladığı Bakanlar Kurulu kararı ise 12 Eylül darbecileri tarafından iptal edilmiştir.
Neler çekti burası neler. Rahmetli Özal'ın başbakanlığı döneminde Elmas Ailesi kendisine başvurarak camiyi inşa etme niyetlerini dile getirmişlerse de şartlar uygun olmadığı için netice alınamamıştır. Ezanlarımızı susturmaya kimsenin gücü yetmeyecek."