AA- Sinvar, siyonist çetenin 10 Mayıs'ta abluka altındaki Gazze Şeridi'ne başlattığı 11 gün süren saldırılara, ardından Tel Aviv yönetimi ile Filistinli direniş grupları arasında varılan ateşkese ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
İşgal çetesinin 66'sı çocuk olmak üzere 254 Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan saldırılarında yeni katliamlar ve insanlık suçlarına imza attığını belirten Sinvar, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı korumak için her türlü fedakarlığa hazır olduklarını ifade etti.
Sinvar, Tel Aviv yönetiminin "son olayların Gazze'den atılan roketler nedeniyle başladığı ve Kassam Tugayları'nın sivilleri hedef aldığı" yönündeki suçlamalarına ilişkin şunları söyledi:
"Biz Filistin direnişi olarak mukaddesatımızı, haklarımızı ve halkımızı savunuyoruz. Haklarımızı, halkımızı ve mukaddesatımızı savunma hakkımız vardır ki uluslararası sözleşmelerde ve Kur'an-ı Kerim başta olmak üzere semavi hukukta da bu hakkımız güvence altına alınmıştır. Biz sadece halkımızı koruyoruz, roketlerimiz de düşmanı mukaddesatımıza ve mübarek Mescid-i Aksamıza dokunmaktan vazgeçirme araçlarıdır."
"İsrail, Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki halkımıza saldırmaktan vazgeçerse ateşkes güçlenir"
Mısır'ın ara buluculuğunda Filistinli direniş grupları ile siyonist çete arasında varılan "ateşkesin kırılgan" olduğu yönündeki yorumları da değerlendiren Sinvar, "Doğrudur, bu ateşkes kırılgan bir ateşkestir. Varılan ateşkes her iki tarafın da aynı zamanda ateşkese uymasını içeriyor. Sorunun temel faktörleri çözüme kavuşturulmuş değil, patlak veren nokta da hala kapatılmış değil... Bu durum da işgal devletinin önümüzdeki günlerde ortaya koyacağı tavra bağlıdır. " ifadelerini kullandı.
Sinvar, Gazze'de sağlanan ateşkesin geleceğinin işgal çetesinin tutumuna ve uluslararası toplumun Tel Aviv yönetiminin uluslararası hukuka bağlı kalması için yapacağı baskıya bağlı olduğuna işaret ederek, "Eğer işgal devleti, Mescid-i Aksa'ya, Kudüs'e ve oradaki halkımıza saldırmaktan vazgeçerse elbette bu ateşkes güçlü bir yapıya kavuşur. Aksi takdirde eğer işgalciler, Mescid-i Aksa'yı yeniden kirletir, Şeyh Cerrah'taki halkımızı evlerinden çıkmaya zorlar, daha önce yaptıklarını yinelerse elbette bu ateşkes bozulur." şeklinde konuştu.
Ateşkesin devam edip etmeme konusunda sorumluluğun işgal çetesinde olduğunu ifade eden Sinvar, uluslararası kamuoyunun Tel Aviv yönetiminin uluslararası hukuka bağlı kalması, Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya ve Filistinlilere yönelik saldırılarını durdurması için baskı yapması gerektiğini kaydetti.
"Filistin, tek bir yumruk oldu"
Doğu Kudüs'te bulunan Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki bazı Filistinlilerin evlerinden zorla çıkarılması planı ve işgal çetesinin Mescid-i Aksa'daki cemaate yönelik saldırılarının ardından Filistinlilerin gösterdiği tutumdan övgüyle bahseden Sinvar, "Filistin'in tek bir yumruk olmasından daha önemli bir şey yoktur. Hakikaten Filistin tek bir yumruk oldu. Direniş, işgalle mücadele, Kudüs ve Mescid-i Aksa ile halkımızın hakları etrafında bir olundu. Bu önemlidir ve yüreklere su serpiyor." ifadelerini kullandı.
"Filistin'in yalnız kaldığı iddiası bu süreçte anlamını yitirdi"
Filistin'in, Gazze'nin ve Mescid-i Aksa'nın artık yalnız olmadığını dile getiren Sinvar, "Biz artık yalnız olduğumuzu düşünmüyoruz. Bazı Arap rejimlerinin işgal devletiyle normalleşmesini gerekçe göstererek Filistin'in yalnız kaldığını iddia edenlerin bu iddiaları işte bu süreçte anlamını yitirmiştir. Filistin halkı davasının yanında birleşmiştir, ümmetimizin halkları da direnişin peşinde, Mescid-i Aksa ve Kudüs için kenetlenmiştir. Biz Kudüs'te, Batı Şeria'da ve 1948 topraklarındaki halkımızın ortaya koyduğu tavırdan razıyız." değerlendirmesinde bulundu.