Ramazan ayının başında Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılara başlayan ve son 10 günde saldırıları arttıran siyonist işgalciler, Gazze'den füzelerle karşılık verilmesiyle şaşkına döndü ve uluslararası arenada prestiji düşmeye başladı.

 

İşgalcilerin Filistinli sivillere yönelik saldırlar ve direnişin verdiği karşılık sonrasında değişen dengelerle ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Gazze Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Muhammed El Madhoun, direniş cephesinin her geçen gün daha da güçlendiğini, kendi füze ve silahını üretecek kapasitede olduğunu, elde ettiği güç ile işgalci düşmana korku saldığını söyledi.

"Artık Gazze’de hesaba katılmak zorunda kalınan güçlü bir ordu var"

Madhoun, "Direnişin yaptıkları bütün herkesi şaşırtmış durumda. Öncekinden çok daha gelişmiş vaziyette. Aslında direniş sürekli gelişim halinde. Mesela 2014 yılında da şaşırtmıştı. Ağır silahların kullanıldığını gördüğümüzde şaşırmıştık. Ancak 2021 yılına geldiğimizde çok daha hızlı bir ilerleme kat ettiği görülüyor. Geliştirilen silahlar artık daha dakik, daha süratli, daha isabetli ve güçlü. Artık İHA’lar, suyun altında giden füzeler geliştirilmiş. İşgalcileri şaşırtan uzun menzilli, 250 KM giden Ayyaş füzesi gibi füzeler geliştirilmiş. Kısacası gelinen noktada işgali şaşırtan ve korkutan bir güce ulaşmış bir direniş var. Herkes gördü ki, artık Gazze’de hesaba katılmak zorunda kalınan güçlü bir ordu var." dedi.

Mücadelemizin asıl konusu Kudüs'tür"

Mücadelenin ana sebebinin Kudüs, Mescid-i Aksa ve Şeyh Cerrah mahallesi olduğunu belirten Madhoun, "Olaylar ilk başlarda siyonistlerin Şeyh Cerrah mahallesine baskı kurmaya çalışmasıyla patlak verdi. Akabinde Mescid-i Aksa’ya saldırdılar. Babul Amud’ta ciddi bir direnişle karşılaştılar. Buradan açıkça söylüyoruz ki, bu mücadelenin asıl çıkış yeri nasıl Kudüs olduysa, bitişi de orası olur. Şunu net olarak ifade edeyim ki, Gazze bu gün kendisi için değil, genelde bütün Filistin, özelde ise Kudüs için savaşmaktadır. İkinci husus, birileri Kudüs’ü işgalcilere pazarlama çabasında. Yüzyılın Anlaşması dedikleri meselenin de nihai hedefi budur. Amerika’nın Kudüs'ü başkent ilan etmesi, temsilciliğini oraya taşıma girişimi, bugün yaptığı talihsiz açıklamalar, bir amaç çerçevesinde ilerlediklerini göstermektedir. Kısacası söylemek gerekirse, bugünkü mücadelemizin asıl konusu hiç şüphesiz Kudüs’tür."

"Direniş her geçen gün güçleniyor"

Bugünkü mücadelenin, direnişin yaptığı hazırlığın şahit olanları şaşırttığını kaydeden Madhoun, "Oradaki kardeşlerin hazırlığı, maneviyatı, inanmışlıkları gayet yerinde ve olması gereken seviyededir. Tabi ki bütün bunların zaferin gelmesinde oldukça önemli yeri bulunmaktadır. Direnişin elinde daha fazla hazırlık var mı? diye soruyorsunuz. Şüphesiz, her geçen gün elindeki hazırlığın önceki güne nazaran daha ileride olduğunu hepimiz görüyoruz. Bu gün direnişçi dalgıçların ne yaptığını gördük. Kısacası her geçen gün yeni ve şaşırtıcı gelişmeler görüyoruz ve diyoruz ki, direniş her zamankinden daha donanımlı ve güçlü duruma gelmiştir." şeklinde konuştu.

"Direnişin güçlenmesi tüm hesapları bozdu"

Direniş karşısında işgalcilerin şaşkına döndüğünü, böylesi bir direnişle karşılaşacaklarını beklemediklerini hatırlatan Madhoun, şunları kaydetti:

"Özellikle füzelerin bu kadar güçlü, dakik ve uzun menzilli olabileceği ve en önemlisi bu kadar çok olduğunu beklemiyorlardı. Şu ana kadar 3 binden fazla füze fırlatılmış durumda. Diyorsunuz ki, direnişin bu gücünü okuyamamışlarsa, istihbarat zafiyetleri mi var? Şüphesiz bütün bu olanlar onların istihbaratlarının başarısızlığını ortaya koymaktadır. Direnişin bu güce gelmiş olması onların bütün hesaplarını bozmuş ve yaptıkları bütün planları gözden geçirmelerine sebep olacaktır.

"Gazze halkı ümmeti harekete geçirecek manevi bir gücün fitilini ateşledi"

Gazze halkının manevi olarak doruğa ulaştığını, enkaz altından çıkan çocukların bile zaferin işaretlerini taşıdığını söyleyen Madhoun, "Gazze’de oluşan bu manevi güç, Filistin'in her tarafını kuşatmış durumda. Filistin'in işgal edilmiş topraklarında dahi halk bu manevi iklimden etkilenmiş ve ayaklanmış durumda. Hatta Filistin’in dışındakileri dahi etkilemiştir. Ürdün, Lübnan ve diğer ülkeleri, Avrupa ülkeleri dahi etkilemiş vaziyette. Kısacası Gazze halkı bütün ümmeti harekete geçirecek manevi bir gücün fitilini ateşledi.

"Yahudiler kendi askerlerine, hükümetlerine güvenemez oldular"

İşgalcilerin direniş karşısında içerisine düştükleri zafiyet ve acizlikle ilgili de konuşan Madhoun, "İşgalciler, bugün çok kötü bir durumdalar. Onların gazete, haber siteleri, açıklamalarını veya yazarlarının makalelerini, yoldaki her hangi bir vatandaşlarının konuştuklarını duyup okuduğunuz zaman içerisinde oldukları kötü hali görebilirsiniz. Kendi liderlerine, askerlerine güvenemez oldular. Kısacası işgalci askerlerin, hükümetin işi çok zor. Halkları kendisini güvende hissetmiyor ve başındakilerinin kendisini koruyabileceğine inanmıyor. Bunun yankıları da çok yakında ortaya çıkacaktır. Yakında 5'inci kez seçime gidecekler. Bu seçimde etkileri net olarak ortaya çıkacaktır. Gelinen noktada 'Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır' ayeti tecelli etmiştir." dedi.

"Kara harekâtına cesaret edemezler"

Madhoun, "İşgalcilerin kara harekâtına cesaret edebileceklerine inanmıyorum. Eğer buna girişecek olursa başına gelecekleri çok iyi bilmektedir. Girmesi durumunda kendisi açısından işlerin dramatik bir şekilde değişeceğini çok iyi biliyor. Bunu 2014 savaşında acı şekilde tecrübe etmişlerdi. O zaman oldukça çok bedel ödemiş ve mücahitlere esir alma imkânı tanımışlardı. Birkaç gün önce Gazze'ye yakın yerlere gelmeleri, kara harekâtına başlamak için değil direnişi karadan vurma amaçlıydı. Geçmişte kendilerince 'aptalları avlamaya gidelim' diyerek rahatça Gazze’ye girebiliyorlardı. Ancak gelinen noktada karşılarındakilerin oldukça zeki olduğunu, planlı hareket ettiğini, kendileri hakkında oldukça bilgi sahibi olduklarını ve kendilerinden de bilgi saklayabildiğini anlamış durumdadırlar. Bu işin düşündükleri gibi basit olmadığını çok iyi biliyorlar. Artık ellerini kollarını sallayarak girmeye cesaretleri kalmamıştır." diye konuştu.

"Batı siyonistlere artık güvenmiyor"

ABD'nin siyonist saldırılara yönelik tutumunun aptalca olduğunu ve artık siyonistlere olan güvenlerini kaybettiğini vurgulayan Madhoun, "Geçmişte bu stratejik topraklarda israilin kendi ayakları üstünde durabileceğine inanıyorlardı. Ancak gelinen noktada bunun oldukça zor olduğunu fark etmiş durumdalar. Bununla beraber ABD'nin karıştırdığı yerlerden askerlerini çekmesiyle yaptığı propagandaya rağmen yine de işgalci siyonistler, ABD ve Avrupa nezdindeki tutumları meşru olmaya davet edecektir. Onları desteklemeyi, korumayı bir süre daha sürdüreceklerdir. Bu desteklemelerini Oslo ve eşitlik süreçlerini tekrar canlandırmaya çalışarak devam ettireceklerdir. Oslo ve diğerlerini canlandırması boş bir uğraş olacak. Çünkü şu an Batı Şeria onların zulmü altındadır. Yine Kudüs'ün Yahudileştirme çabaları gözler önündedir. Şu an Çin ve bazı ülkeler ABD'ye rağmen bu tutumlarını değiştirmek istiyorlar. Ancak orada ilişkilerde dengeler vardır.

"Direniş, Filistin davasını yeniden diriltiyor"

Filistin halkımız çok bedel ödediğini hatırlatan Madhoun, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Bizler şuan Nakbe'nin yıldönümündeyiz. Biz, Nakbe'yi sadece tarihi bir olay olarak görmüyoruz. Şu an yaşananlar da Nakbe'nin yenilenmesidir. Ancak Nakbe, bugün mücahitlerin ayaklarının altında yok oluyor. Savaşçılarımızın direnişiyle acısı unutuluyor. Halkımız yeniden tarih yazıyor. Tabiri caizse küllerinden tekrar doğup, şuan füzeler üretiyor ve Filistin davasını diriltiyorlar. Bunun için BM üzerine düşen rolü almadı. ABD de kendini koruyamayan bu yapıdan sıkıldı. Ancak şuan yeryüzünde çok farklı dengeler bulunuyor." dedi. (İLKHA)