Kudüs'ün tüm insanlığın ortak mirası olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "israil’in Filistin şehirlerinde ve Kudüs’e sergilediği saldırganlığa karşı çıkmak insanlığın tamamının namus borcudur." dedi.
İşgal altındaki Filistin topraklarına yönelik gerçekleştirilen saldırlar nedeniyle bayrama buruk girdiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
Gönül dostlarımızın ve kardeşlerimizin sevinci sevincimiz, sıkıntısı, sıkıntımız, hüznü de hüznümüzdür. Filistin topraklarında özellikle Kudüs'te yıllardır devam eden Ramazan ayının son günlerinde ise iyice yoğunlaşan saldırılar nedeniyle bayrama buruk girdik. Dertliyiz, derdimiz var. Gücü sadece masum sabilere, biçare kadınlara, mazlumlara yeten terör devleti israil'in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü hem öfkeliyiz. Türkiye'nin bu konudaki tavrı tamamen ilkeseldir. Dün Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesini hangi şevkle desteklemişsek, bugün Kudüs'te ve Filistin şehirlerinde yaşanan zulme karşı da aynı hissiyatla harekete geçiyoruz. Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek bugün de Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Daha geçen yıl Libya'nın bölünmesine nasıl müsaade etmemişsek, herkesin sırtını döndüğü Somali'nin kaderine terk edilmesini nasıl göz yummadıysak, Kırım'ın ilhakına nasıl rıza göstermediysek, geçmişte Bosna'da hunharca işlenen vahşete nasıl sesimizi yükselttiysek bugün de tüm dünya görmezden gelse bile israil'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz.
Erdoğan, işgal rejimi saldırılarının başladığı andan itibaren gerek liderler düzeyinde gerekse uluslararası kuruluşlar nezdinde yoğun bir diploması faaliyeti yürüttüklerini anımsattı.
Şimdiye kadar 19 ülkenin devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini, kendileriyle hem bayramlaştıklarını hem de Kudüs'te ve diğer işgal altındaki Filistin şehirlerinde yaşanan hadiseler konusundaki endişelerini paylaştığını söyledi.
Erdoğan, "Kısacası bir diplomasi yürüttük. Muhataplarımızla benzer hissiyatları paylaştığımızı gördük. Bununla birlikte genel olarak uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığından üzüntü duyuyoruz. Siyasi kaygılarla, ideolojik saplantılarla, şu veya bu sinsi hesapla israil'in döktüğü kanlara, yaptığı saygısızlıklara sessiz kalarak veya açıkça arka çıkarak ortak olanlar bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir. Eğer israil'in Filistin'de ve bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır. Kudüs gibi hem Müslümanların hem Hristiyanların hem de Musevilerin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran bir şehri fütursuzca yağmalamaya kalkan bu terör devleti artık tüm sınırları aşmış durumdadır. Üç dinin mukaddeslerine ev sahipliği yapmasının ötesinde Kudüs tüm insanlığın ortak mirasıdır. İşte bunun için Kudüs tüm dünyadır, oradaki Müslümanlar da tüm insanlıktır diyoruz." diye konuştu. (İLKHA)