Kemalist tarih öğretisinin bu ülkeye saçtığı iki zehir hala toplumumuzu tehdit ediyor.

İlk zehir Arap Düşmanlığı:

Kemalist öğreti Arap milliyetçiliğini yerden yere vurmuş ve Şerif Hüseyin’in isyanını milliyetçi bir söylemle bütün Araplar yapmış gibi resmetmiş ve rejime yeni bir düşman yaratmıştır.

Çünkü yeni kurulan devletlerin toplumsal belleği şekillendirmek için acilen yapması gereken işlerden ilki yeni bir dost yaratmak! İkincisi ise yeni bir düşman ihdas etmekti.

İlginçti Kemalizm’in yeni dostu Batı medeniyeti idi.

Fransız kibarlığı, İtalyan centilmenliği ve İngiliz asaleti!

Medya birkaç yıl önce Anadolu’yu bombalayan ecnebilerin asaletini öve öve muasır medeniyet hedefini oluşturmaya başlamıştı.

Yeni dostumuz Batı medeniyeti idi.

Hatta zaman zaman Alman faşist liderler, İtalyan’ın deli Mussolinisi bile örnek alınabiliyordu.

Yeni rejimin bir de düşmana ihtiyacı vardı

Bu dönemde komünizm geçici dış düşman;

Osmanlıcılık ve İslamcılık kalıcı iç düşman

Araplar ise kalıcı dış düşmandı.

Şerif Hüseyin ve aşiretinin isyanı tüm Araplar yapmış gibi resmedilmişti. Peki sadece Şerif Hüseyin üzerinden Araplar mı hedef alındı.

Hayır!

Eğitim kurumları Osmanlı’nın gerici, yobaz, ilerlememize engel olan bir devlet olduğunu sultanların vatan haini, sapık, seks düşkünü olduklarını anlatırdı.

Yani ortalama öğrenciden istenen şuydu.

Saltanat ve sultan kötüdür, Osmanlı kötüdür ve Araplar kötüdür

Düşünebiliyor musunuz Kemalizm öyle bir garabettir ki;

Hem Osmanlıya hain der hem de Osmanlıya karşı isyan eden Araplara! hain diyor.

Ortalama zekaya sahip bir insan “Osmanlı kötü ise Arapların Osmanlı’ya isyan etmesi neden kötü olsun ki” diye sorsa acaba nasıl bir yanıt alınır.

Aslında mesele şudur: Sistem eskiyi hatırlatan her şeyi yok etmek istemişti.

Düşmanlık ne Osmanlı’nın cismine ya da ismine ne de Arab’ın adınaydı. Düşmanlık İslam’ın hatırlanmasınaydı