16 Mart ayının çiçeği burnunda. Narin ve bir okadar.

Yürekleri deşen acı.

Sen misin sızlayan yoksa ben mi bilemedim halepçe

Mahmur simana baktığımda, şefkate muhtaç yavruların.

Şefkatleri esirgenmiş katledilmiş anaların sessiz yasını.

İnsanlık o gün seninle birlikte öldü halepçe

Ey yüreği fosforla eritilmiş ey kederli ve mahzun şehir

Ey sabi kadar, çocuk kadar arındırılmış pak ve masum şehit

Suçun neydi senin

Zalimleri bu denli kızdıracak, bu denli çıldırtacak

Ne yaptın ki sen.

Ne yaptın da bu zulmü bu gaddarlığı sana reva gördüler.

Ne yaptın da bir nefes temiz havayı senden esirgeyecek kadar vahşileştiler.

Hâlbuki onlar gibi nice vahşiler dahi aynı temiz havaları teneffüs ederken.

Neden onca masumiyetine rağmen sana çok gördüler

Ve neden sana buğz ettiler Halepçe

Buruç süresinde hendek sahiplerini okurken

Orada adeta sana bu gaddarlığı yapanları gördüm

(Havada) Ateşin üzerinde oturmuş ve (Seni) zevkle izliyorlardı.

Dehşet sardı benliğimi

Mazlumların sesiz feryadını duydum ta yüreğime kadar işledi Halepçe.

Tamda sekizinci Ayete gelmiştim Yüce ALLAH olayın nedenini açıklıyordu

``Onlara bu denli kızmalarının sebebi başka değil, ancak Aziz ve Hamid olan ALLAH’A İman etmeleriydi. ``

Evet, nedeni bir ve mantık aynı mantık

Müstekbirlerde birbirlerinin portresidirler.

İman Billah, onlara ``lailahe illalah`` demek bu kadar ağır gelmektedir. Buda müstekbirlerin vasfıdır.

``Onlara lailahe illallah denildiğinde şüphesiz büyüklenirler`` fussilet 15"
Evet, bu zalimlerin ruh halini ortaya koymaktadır.

Çağın zalimleri de hendek sahipleri gibi Ateşle çevrelediler. Yeryüzünde Ateşten bir hendek oluşturdular

Ve Seni öylece yaktılar. halepçe.

İşte sen ve işte buruç süresi.

İşte yeryüzünde seni çepe çevre sarmış bir hendek Ateşi

Dumanlı bir ateş, ama tek farkı ışıksız.

Seni yaktı ve eritti halepçe

Sessiz çığlığını ve feryadını hiç duymadan gömdük toprağa

O günden bu yana, her 16 Mart günü seninle birlikte

Yanmakta ve erimekteyiz.

O günden bu yana, her elma kokusu alışımızda

Teneffüs ettiğin kimyasal gazları acın olarak ciğerlerimizde hissetmekteyiz.

Seni andıkça ve seni gördükçe fotoğraf karelerinde

Vahşetin sancıları benliğimizde yer etmektedir

Senin yaşadıklarını bütün bir dünya sadece seyretti Halepçe

Acıların en acısı bütün bir ümmette sustu ve sadece inledi ince ince.

Ama biz sustukça o ağır gazlar sinsice içimize sızdı.

Bizide zehirledi başka koku ve renklerle.

Nerden gelirse gelsin zehir zehirdir.

Ama sende bedenler öldüyse

Bizde nice ruhlar öldü. Halepçe

Ama ye ‘se kapılmak yıkışmaz bize deyilmi.

Çok sonra mustazaf olmanın ne demek olduğunu yaşayarak anladık.

Direnmenin. Küfrün inadına Hakka imanı İlan etmenin, imanın bir gereği olduğunu anladık

Müjdeyle başlayan buruç süresinin ilk ayetini oku Halepçe.

Oku ki zalimleri bekleyen akıbeti bir daha gör

``Kutile eshabül uxdud.``

Hendeklerin sahipleri kahroldu(helak adildi).

O müstekbirler, mazlumları bir kez

Kahrettilerse, onlar her gün, kahrolmaktalar, kahrolacaklar ve kahrolsunlar

Nemrutta ebediyen kahrolmuştu, küçücük bir sinekle

Ebrehed’e kahredildi bir küçük kuşla

Firarvun’da kahra mahkûm edildi oda yine bir avuç suyla

İşte büyüklenenleri ALLAH azze ve celle böyle küçültür

Onların ne kadar değersiz olduklarını göstermek için

Zelil ölümler tattırarak işte böyle kahreder.

Müjdeler olsun Halepçe.

Çağın zalimleri de ecel terleri dökmektedir.

Uşakları Arap baharında yok olup gittiler

Bir bir, sıra şimdi onlarda.

Onların küçük ölümlerini görmede.

Müjdeler olsun sana Halepçe

`` Çağın müstekbirlerinin eseri.``

ŞEMSA MECİT/ DİYARBAKIR