Kentsel dönüşüm çalışmalarının üstü kapalı olarak gerçekleştirildiğini ileri süren Fikirtepe Mahalle sakinleri; mahkeme kararlarının çiğnendiğini, güvence verilmediğini, tapularının ellerinden alındığını, resmi olarak hiçbir işleme tabi tutulmadıklarını ve salgın sürecinde mağdur edildiklerini iddia ettiler.

Bina girişlerine ev sahibinden habersiz bir şekilde tebligat asıldığını belirten vatandaşlar, tapularının ellerinden alınmasından dolayı kiracılarından kira alamadıklarını ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu hatadan dönmesini istediler.

Daha önce başlatılan kentsel dönüşümlerin ve kayyum atanan adaların tamamlanmasının gerektiğini dile getiren mahalle sakinleri, ilgisiz bırakılan adaların kar ve yağmur suları ile dolduğunu aynı zamanda çöplüğe döndüğünü ifade etti.

"Tapularımızı ellerimizden aldılar ve evlerinizi boşaltın tebliği yapıldı"

Konuyla alakalı İİLKHA muhabirine açıklamalarda bulunan mahalle sakinlerinden Mehmet Aydın, mahkeme kararlarının çiğnendiğini ve salgın sürecinde mağdur edildiklerini ileri sürdü.

Mehmet Aydın

Aydın, "Fikirtepe'de kentsel dönüşüm çalışmaları var. İlk geldiklerinde yeni konutlar ve hizmetler sunacaklarını ifade ettiler. Sonrasında imza toplamaya başladılar. Ama yerel yönetimler ise çantacı müteahhitlere karşı uyanık olmamızı belirttiler. Bu uyarı ile dairelerimizi koruma altına aldık. Müteahhitler de maalesef söylendiği gibi çıktı. Projeleri gerçekleştiremediler. Ama nedense Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Müdürlükleri bu müteahhitlere destek oldu. Bizleri mahkeme kapılarında süründürdüler ama Elhamdülillah hangi konu olursa olsun tüm davaları kazandık. Ama bu çabamız işe yaramadı. En son ise tapularımızı ellerimizden aldılar ve evlerinizi boşaltın tebliği yapıldı. Haksız karara itiraz edince ise polis zor kullandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışanları ise evlerimize tebligatlar astı ve 150 gün içerisinde boşaltılması gerektiği yazıyordu aksi halde elektrik, su ve doğalgaz kesilecek son olarak da zorla boşaltacaklar yazıyor. Salgın hastalı dönemindeyiz. Ve işyerlerim kapalı. Ama devlet o aya ait vergi, stopaj, KDV ve sigorta primlerini istiyor. Mal sahipleri de kiralarını almak zorunda. Bana evden dışarı çıkamazsın tam kapanma var deniyor. Geçim sıkıntısı çekiyoruz. Sonrada bana 150 gün içerisinde evi boşaltmamı istiyorlar." ifadelerine yer verdi.

"Devletin tüm mahkemelerini kazandığımız halde yerimizin ve hayatımızın güvencesi yok"

Evlerin boşaltılma kararına tepki gösteren Aydın, mahallede yaşayan 70 bin insanın salgın sürecinde çekeceği zorlukları ve yaşanan hukuksuzlukları paylaştı.

Aydın, "Hiçbir hakkımız yok. Polis eşliğinde tebligat asılıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çalışanları korsan gibi sabah, öğlen ve akşam evlerden fotoğraf almaya geliyorlar. Bizlerin hakkı nedir nereye gideceğiz muamma. Fikirtepe'de 70 bin insan yaşıyor. Çevremizdeki mahalleler Fındıklı, Ünalan olsun hiçbirinde kiralık ev yok. Ev bulsan dahi 2 bin 500 TL kira. Salgın hastalık zamanı bu kadar insan nereye gidecek. Burada birçok ada yıkılıp perişan edilmiş. Mesela kayyum atanan adalar var. Birkaç kişinin adalarına el konulmuş. Eğer bir çalışma yapılıyorsa ilk olarak orada bu çalışmalar yapılsın ve ev bulamayan vatandaşlar o evlere yerleştirilsin. Yani hiçbir güvence verilmiyor. Devletin tüm mahkemelerini kazandığımız halde yerimizin ve hayatımızın güvencesi yok. 46 yaşındayım Çevre ve Şehircilik Bakanlığının uygulamalarından bıktım. Açılan davaları kazanıyoruz ama hâkim bizlere kazandınız ama bunları uygulatmazlar diyor. Bu kanunlar bizleri yönetenlerin kanunları ve kendilerinin uyması gerekiyor. Bu ülkede nasıl yaşayacağız hakkımızı nasıl arayacağız. Başka bir devletin mahkemesine mi başvurmamız gerekiyor. Bizlere sahip çıkmayacaklar mı? Eğer niyetleri temiz ise burada bulunan ve içi su ile dolan boş adaları neden yapmadınız? Kayyum atanmış ve 10 yıldır boş duran adaları neden yapmadınız? Yapmış olsalardı o zaman niyetlerinin temiz olduğuna inanırdık." dedi.

Hüsamettin Aydın

"Şimdi firmalara ve Bakanlığa sesleniyorum: bizler davaları kazandık"

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın sürekli olarak mağduriyet oluşturduğunu ifade eden Hüsamettin Aydın, hukuk mücadelesinde başarılı olmasına kentsel dönüşümün oluşturduğu sorunlarla uğraştığını belirtti.

Aydın, "Kendi imarlı dairemize karşı bir daire istiyoruz. Ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu her zaman kötüye kullandı. Aslında en büyük mağduriyetleri yaşatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Burada müteahhitlere göz yumdu. Bugüne kadar hiç kimse biz mülk sahiplerine ne istiyorsunuz diye soran olmadı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı firmaları bahane ederek bana kamulaştırma kâğıdı gönderdi. Kamulaştırma kağıdına imza atacaksan at yoksa senin yerini kamulaştırırım. Ve bana Anayasa Hukuk Mahkemesinde kamulaştırma davası açtılar. Bende karşılığında Danıştay'a afetin iptal davasına gittim. Davayı kazandım. Benim binam afete dahil değil. Depreme dayanıklı ve ruhsatlı bir bina. İyi niyetliyiz. Şimdi firmalara ve Bakanlığa sesleniyorum: bizler davaları kazandık. Aslında benim mülkiyetim özel mülkiyet alanına giriyor. Normalde planın özel bir şekilde korunması lazım. Eğer bizler Danıştay'ın kararına uymayacaksak kimlerin kararına uyacağız. Ve temyizi de kazanmışız. Bakanlık davayı kazanınca evimizi yıkabiliyorlar ama bizler dava kazanınca alınan kararlar geçerli değil." ifadelerini kullandı.

"Vatandaşın malı kesinlikle dokunulamaz"

Kentsel dönüşüme değil güvencesiz kentsel dönüşüme karşı olduklarını dile getiren Aydın, "Buralar yeni olmasına rağmen buraları çöküntü alan ilan ettiler. Burası Afet alnına girmiyor. Altını çizerek söylüyorum bizler kentsel dönüşüme karşı değiliz. Karşımızda muhatap olmamasına kızıyoruz. Dairemize karşılık bir daire vermiyorlar. Daha doğrusu hiçbir şey söylemiyorlar. Bizler ne verirsek ona razı olacaksınız. Böyle bir anlayış olabilir mi? Bütün Fikirtepelilerin tapuları ellerinden alınmıştır. Hiçbir kimsenin 1 metre kare tapusu yok. Böyle bir uygulama yok. Anayasa'nın 35'inci, 25'inci ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 1 protokolü imzalanmış. Vatandaşın malı kesinlikle dokunulamaz. KHK'lar ile ellerinden alınamaz. Vatandaş dairesine karşılık daire istiyor. Bizleri zorla alıkoyarak evlerimize girdiler tebligatı asmak için. Yetkililer kentsel dönüşümlerle vatandaşları mağdur etmesinler. Eğer gerçekten niyetleri hizmet ise vatandaşları muhatap almalılar. Bugüne kadar müteahhitleri muhatap almaları yetmedi mi?" dedi.

Engin Bayrak

Ellerinde tapu kalmadığını ve evlerine zorla girildiğini aktaran Engin Bayrak, mahkeme kararlarının hiçe sayıldığını söyledi.

Bayrak, "Dün saat 16.00'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çalışanları evlerimize gelip tebligatlar asarak tapularımıza el koyup kamulaştırdılar. Elimizde 1 metre karelik bir tapu bile kalmadı. Bu bizlere bildirilmeden 1 gecede yapıldı. Dün yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının elemanları beraberinde polis ekipleri ile birlikte bir arkadaşımıza zor kullanarak evlerine girip kâğıt yapıştırdılar. Evlerimizin duvarlarına asılan kâğıtta ise şu şekilde yazıyor 150 gün içerisinde bu evleri boşalttınız boşalttınız aksi halde ben buraya el koydum. Polis zoruyla da olsa sopa zoruyla da olsa ben buraya el koydum dedi. Komşumun ve benim Danıştay kararlarımızın olmasına rağmen polisler bu belgeleri içe sayıp zor kullanarak bu belgeleri kapımıza astılar." diye konuştu.

Nihat Yıldız

Tebligatlar sonrası kiracılarından kirasını alamayan ev sahibi Nihat yıldız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bizlerden habersiz evlerimize tebligat dağıtmış. Bende sabah kiracılardan ev kirasını almaya geldim ve hepsi biz sana para veremeyiz. Bundan sonrada alamazsın dediler. Devlet kira ödemelerini söylemiş. Ben kiraları almaya gittiğimde ödemeyeceklerini söylediler. Bu konuda devlet onlara güvence vermiş öyle dediler. Peki kiralarımızı nereden alacağız. Mülk sahibiyiz tabi önce Allah'ın sonra bizim. Ama bu şekilde olmaması lazım. Habersiz, sözleşmesiz olmamalıydı. Mağduruz." dedi. (İLKHA)