Söz konusu araştırmacı ve doktor; yıllardır devam eden çalışmaları neticesinde insan beyninde bazı sinirlerin bulunduğunu, bunların kargaşa ve cinayetlere yol açtığını ortaya çıkardı. Uzun müddet devam eden araştırmalarını açıklayan doktor, insan beyninde “şeytan yuvası” olacak nitelikte bazı verilere rastladığını ileri sürdü.

Polis tarafından yakalanan suçlular üzerinde yıllarca araştırmalar yapan Alman Doktor Gerdhard; namusa tecavüz eden ve adam öldüren şahısların beyninin alın tarafının iki ucu arasında siyah lekelerin bulduğunu, büyük ihtimalle bunların insanın kötü işlerinin merkezini oluşturduğunu bildirmektedir.

Bununla birlikte Doktor Root, cinayet işleyen bütün insanların beyinlerinin alın tarafının alt kısmında ciddi bir eksiklik bulunduğunu da ortaya koymaktadır. Söz konusu doktor, kısa müddetli hastalıklarda özellikle de beyinde kötü işlerle ilgili bölümün bu tür davranışları ortaya çıkardığını bildirmektedir. Devamında şunları dile getirmektedir: “Bazı durumlarda sıradan bir şahısta tümör ortaya çıkarsa bazı alanlarda, özellikle de beyinde yaranın oluşması neticesinde insan bir caniye dönüşebiliyor. Ancak ameliyattan sonra ya da tümörün alınmasından sonra söz konusu şahıs yeniden normal hale gelebilir. Bazen de fizyolojik eksiklikler bu tür sorunlara yol açabilmektedir. Örneğin beynin alın kısmında serootonin vazifesini gereği gibi yerine getirmezse bu tür olumsuzluklarla karşılaşabiliriz”

Almanya ceza kanunlarının değiştirilmesini savunanları faal olarak destekleyen Doktor Root, şunları dile getirmektedir: “Gençlere baktığımızda beyinlerinin alt kısmında karışıklıkların olduğunu görürüz. Yüzde 66 bir oranla mutmain bir şekilde toplumda yeni suçluları bekleyebileceğimizi söyleyebilirim. Bu sistemle işin başında toplum aleyhtarı bu davranışları tespit edip yönlendirebiliriz”

Alman sinir doktoru, beynin durumuyla bazı şer insanların ve canilerin durumunu ilişkilendirmekte ve ispatlara varan çıkarsamalarda bulunmaktadır. Bu tespitlerle birlikte hastalıkların tedavisiyle ilgili olarak insan topluluğunun tedavi yollarını da ileri sürmektedir.

Bu durumda asırlar sonra yeryüzünde suçlara son verici bir adım atılabilir mi? Acaba bu yöntemi kullanarak insanları, grupları ya da suçlu ve işgalci devletleri ilmi yolla tanımak mümkün olamaz mı? Acaba Doktor Root’un araştırmasının neticeleri gelecekte insan toplulukları için Medine-i Fazıla’yı armağan edebilir mi? Bunu şu şekilde de açıklayabiliriz: Bu araştırmaya göre siyonist rejimin Filistin halkına karşı yaptığı cinayetleri ve katliamları nasıl izah edeceğiz? Acaba sürekli cinayet işleyen ve insan kanı akıtan siyonist devletin beyninde bölgede “şeytan yuvası” olmasına yol açacak sinirler mi bulunmaktadır? Bugüne kadar sağ olsun, sol olsun ve orta olsun siyonistlerin bütün hükümetleri Filistinlilere karşı aynı tavrı takındılar. Siyonist rejimin hükümetindeki “şeytan yuvası” aynı şekilde varlığını sürdürmekte midir ve değişen şey sadece beden midir?

Fizyolojik değişikliklerin insanların kötü davranışları üzerindeki etkisiyle ilgili Doktor Root’un araştırmalarının aksine bir yere kadar görüş ileri sürülebilir. Ancak inanıyorum ki insanların beynindeki gibi grupların ve devletlerin beynindeki “şeytan yuvası”, bedenin fizyolojik oluşumunun neticesi olamaz. Belki de şeytani fikirlerden kaynaklanmakta olup karar alma sistemini etkilemekte, onu sultasının etkisinde bırakmakta ve kargaşaya, teröre ve cinayet işlemeye doğru yönlendirmektedir.

Bu inancın doğruluğu, diktatörlerin yıkılmasından sonra Arap ülkelerinin bugünkü durumunda ortaya çıkmaktadır. Buradan şunu kastediyorum ki kargaşa ve terör, diktatör hükümetlerin özelliğidir. Halk, eski hükümetlerde olduğu gibi yeni hükümetlerden baskı ve zulüm beklememektedir. Buna göre denebilir ki kargaşayı ve cinayeti tedavi etmenin insan bedeninin tedavi edilmesiyle uzaktan yakından ilişkisi yoktur. Yapılması gereken düşüncenin ve zihniyetin tedavi edilmesidir.

Kaynak: Xebergozariyé Kuds
Çeviren: Hanefi Aydın