Cezalara rağmen sona erdirilmeyen doğa tahribatı köylüleri, hayvan sahipleri ile çiftçilerin tepki, dilekçe ve şikayetlerine rağmen sona erdirilmemesi, bürokrasinin ve siyasi erkin vurdumduymazlığını gözler önüne seriyor.

2019 yılının eylül ayında, Şırnak merkeze bağlı Çobanköy mezrasındaki kömür ocaklarının kirli suyu, Cudi dağından akan doğal kaynak suyunu kirletmesi üzerine İLKHA’ya konuşan köylüler, yetkililere seslenerek mağduriyetin giderilmesini istemişti.

İLKHA’nın "Şırnak'ta kömür ocakları kaynak suyu kirletiyor" başlığıyla yaptığı haberin ardından, Şırnak Valisi Ali Hamza Pehlivan’ı talimatı doğrultusunda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü söz konusu ocaklar hakkında inceleme başlatmış, mevzuata aykırı 6 Ocak kapatılarak, 3 ocağa da Çevre Kanunu’na muhalefetten idari ceza verilerek üretimi durdurulduğu belirtilmişti.

 

"Mevzuata aykırı 6 işletme kapatıldı"

25 Eylül 2020 yılı tarihinde kente gelen Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İl Değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada söz konusu dereyi kirleten ve mevzuata aykırı olduğu tespit edilen 6 kömür ocağının kapatıldığını söyledi.

Nerdüş Deresi'nde denetimlerin yapıldığını anlatan Bakan Kurum, "Nerdüş Deresi kirliğiyle ilgili haziran ayında bakanlığımız ekiplerince denetimler yapıldı. Mevzuata aykırı işletmeye 88 bin lira para cezası kesildi. Yine 3 gün önce gelen ihbar üzerine bakanlığımızın ekipleri denetimlerini yaptı. O bölgede 9 kömür ocağı var. 6'sının faaliyeti mevzuata aykırı oldukları için durduruldu. Denetimlerimizi yapıyoruz. Kapatma cezası dahil mevzuata aykırı tüm işletmeleri durduracağımızı, gerekli cezai işlemleri yapacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum" demişti. 

"Çevre Kanunu’na muhalefetten 88 bin 499 bin TL ceza kesildi"

Tepki ve şikayetler üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ekiplerince yapılan incelemelerde Çevre Kanunu’na muhalefetten 3 kömür ocağına 88 bin 499 TL idari para cezasının kesildiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin Valilik tarafından yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verilmişti;

"16 Haziran 2020 tarihinde sahada gerçekleştirilen denetimde 1,2 ve 3 nolu ocaklarda ve sere dehle mevkii de bulunan ocaklardan kaynaklı çamurlu suyun deşarj edildiği tespit edilmiş olup mevcut durum tutanak altına alınmıştır. TKİ ile ilgili firma arasında yapılan rödövans sözleşmesinin 17/b.4 maddesinde ‘üretim faaliyetleri esnasında işletmeci tarafından özel kişiye veya kamuya ait mallara veya taşınmazlara verilecek her türlü zararın sorumluluğu işletmeciye aittir.’ ifadesi yer almaktadır. Tanzim edilen tutanaklarda belirtilen hususlar kapsamında 2872 sayılı Çevre Kanunu’na muhalefetten, Kanunun 20’nci madde ‘ı’ bendi " bu kanun ve bu kanun uyarınca çıkarılan yönetmeliklere aykırı olarak ülkenin egemenlik alanındaki denizlere ve yargılama yetkisine tâbi olan deniz yetki alanlarına, içme ve kullanma suyu sağlama amacına yönelik olmayan sulara atık boşaltanlara 88 bin 499 TL idarî para cezası verilir." hükmü gereği İşletmeciye 88 bin 99 TL idari para cezası verilmiştir."

Kömür ocaklar, dereyi kirletmeye devam ediyor

Aradan çok zaman geçmeden tekrardan kömür ocaklarının kirli suyu Cudi Dağı’ndan Dicle Nehri’ne akan Nerdüş Deresi’ni kirletmeye devam ediyor.

 

İkizce Köyü sakinleri: Su tarım için kullanılamaz hale geldi, hayvanlarımız telef oldu

Bahçesinde ceviz, nar, incir, üzüm ve soğan yetiştiren Reşit Bayat, "Bahçemde, ceviz, nar, incir gibi meyve ve sebzeler yetiştiriyorum. Nerdüş Deresi’nden kanallar yaparak suluyoruz. Varımız yoğumuz bu su üzerinedir. Ama su kirli olduğu için yetişmesini etkiliyor. Tepki ve dilekçelerimize rağmen kalıcı olarak çözüme kavuşturulmuyor." dedi.

Suyun temel ihtiyaçlar için kullanıldığını ve kirletilmesiyle kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Bayat, "Köylüler pompayla suyu çekerek ev için kullanıyor. Suyla hem yemek yapılıyordu hem de içmek için kullanılıyordu. Hayvanlar için de kullanılıyor. Tüm ihtiyaçlar bu suyla gideriliyor. Çocuklar dereye giderek yüzüyorlar. Suyun kirlenmesiyle çok perişan olduk. " diye konuştu.

 

Derenin hayvancılık için cansuyu olduğunu dile getiren Ahmet Özer, "3 yıldır hayvanlarımızın yararlandığı su kirli akıyor. Bu telef olan koyun ve keçiler köylülerindir. Hayvanlarımızın kömürlü kirli suyu içtiği için hastalanıyor ve telef oluyor. Şikayetlere rağmen bu zulüm halen devam ediyor." ifadelerini kullandı.

 

Ali Alış ise şöyle konuştu: "3 dalgıç ile dereden su çekerek bahçe ve ekinlerimizi suluyoruz. Su çamurlu ve kirli olduğu dalgıçlarımız suyu çekemiyor, arızalanıyor. Artık suyu ne bahçemiz için sulayabiliyoruz ne abdest alabiliyoruz ne de hayvanlarımızı sulayabiliyoruz."

 

Kömür ocaklarının kirli suyunun dereye bırakılmasıyla ağır darbe aldıklarını söyleyen Muhsin Aşar, "Suyla ne yeme-içme için kullanabiliyoruz, ne de içebiliyoruz. Hayvanlarımız su nedeniyle hastalanıyor. Bu sorunun temelli giderilmesini istiyoruz. Ramazan ayındayız. Sabah gelince abdest alabilmek için bir pet su taşıyorum yanımda. Kirli suyla abdest alamıyoruz. Bu haksızlık sona erdirilsin." şeklinde konuştu.

 

Babındak Köyü sakinleri: Kalıcı bir çözüm bulunmasını istiyoruz

Suyun geçtiği tüm köylerden tarım ve hayvancılık için kullanıldığını aktaran Tamer Sarboğa, "Cudi dağından Nerdüş deresinden Dicle Nehri’ne akıyor bu su. Bu su geçtiği tüm köylerde, tarım, hayvancılık ve temel ihtiyaçlar için kullanılıyor. 3 senedir millet dile getiriyor, şikâyette bulunuyor ve buna bir çare bulmasını istiyorlar. Ara sıra kirli su kesiliyor ama tekrardan kaynak suyu kirletmeye devam ediyor. Millet perişan oldu." dedi. 

 

"Bu su merkezden gelerek 9 köyden geçiyor. Yaklaşık 40 bin dönümlük tarım alanı bu sudan yararlanıyor. Herkes bu konuda şikayetçi. Kirli su nedeniyle tarım elverişsiz yetişiyor. Valimizden ricamız, beklentimiz kalıcı bir çözümün bulmasıdır" diyen Cemil Selçuk ise şöyle konuştu;

3-4 kişinin menfaati için bu suyu kirletiyorlar. 30-40 bin dönüm arazi bu dereyle sulanıyor. Belki 5 bin hayvan sudan yararlanıyor ve su nedeniyle zehirleniyorlar, hastalanıyorlar. Cizre ve Silopi’den piknik için Babındak’a geliyorlar su kirli olduğu için artık kimse piknik içinde gelmiyor. Devletten ricamız bunu durdursunlar.  Çökertme havuzları yapılarak temiz su çıkartılabilir."

Ziristin Köyü’nden Beşir Özdemir ile Ali Nail’de derenin kirletilmesiyle suyun hayvancılık, tarım için kullanılamaz hale geldiğini belirterek, sorunun çözülmesini istedi.

 

"Kömür ocaklarının doğa tahribatına karşı çıktığımız için gözaltına alındım"

Cudi Dağı’ndan Nerdüş Deresi’ne akan doğal kaynak suyunun kirletilmesine karşı çıktıkları için, Kömür Ocakları işletmecisi Süleyman Bölünmez’in şikayetiyle 10 Nisan günü gözaltına alındığını belirten Ahmet Osal, derenin kirletilmesiyle rahat yüzü görmediklerini söyledi.

"Nerdüş deresine akıtılan kirli su yüzünden canlılar telef oldu"

Bölünmez’in kendisi ve ailesini tehdit ettiğini iddia eden Osal, "Herkes tarafından bilinen kendisi, çevresi ve mazisi parlak olmayan Süleyman Bölünmez Şırnak Kömür ocakları ruhsatını Mehmet Emin Acar ve ortaklarından aldığı günden beri Şırnak halkı rahat yüzü görmemiştir. 2020 yılından beri idaresine aldığı kömür ocaklarında çıkan siyah, pis suyunu borularla Nerdüş Deresi’ne akıtıyor. Bu kirli sularla derenin içindeki hayvanların tamamı yok olmuş, nesilleri tükenmiş, derenin etrafındaki tarla, meyve ağaçları kurumakla karşı karşıya geldi, tarlalar ürün vermez hale geldi." dedi.

"Ocaklardan çıkan kirli su köylerin içme ve temizlenme suyunu kirletiyor"

Kirli suyun doğayı katlettiğini ifade eden Osal," Şırnak bağlı Toptepe ve İkizce Köyü ile Şırnak’ın Silopi ilçesindeki yaklaşık 10 köy bu borulardan çıkan kirli sudan çok zarar gördü. Köylerin içme ve evlerde kullanılan su bu deredendir. Bu köylerde çok sayıda hayvan telef olmuştur. Bunun önlenmesi için Valiliğe, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne, Belediye başkanlığına, Şırnak Üniversitesi rektörlüğüne bu çevre katliamını bildirdik, savcılığa suç duyurusunda bulunduk, gördüler, duydular, fakat duyarsız kaldılar." diye konuştu.

"Kömür ocaklarından çıkan zararlı suyun derelerimizi kirletiyor"

Çabalarının karşılıksız kaldığını ile getiren Osal, "Daha sonra ulusal medyanın yazılı ve görsel kanallarına haber yaptık, sosyal medya platformlarında yüzlerce kişi tarafından yazıldı, video ile kamuoyuna bilgi verildi. Ancak hiçbir şekilde sorun çözülmedi, çözülmeye dair adım atılmadı. Bunun düzeltilmesi için Süleyman Bölünmez ile görüştüm. Kömür ocaklarından çıkan zararlı suyun derelerimizi kirlettiğini buna çözüm bulmasını istedim, fakat ben bir şey bilmiyorum deyip bizi kaale almadı. Bütün Şırnaklıların hakkını, hukukunu gücüm nispetinde yasal olarak korumaya çalışacağım, sorunlarını basına, tüm siyasi parti yöneticilerine ve kamuoyuna duyurmaya çalışacağım. Yasal olmayan hiçbir şeye de tevessül etmeyeceğimi beyan eder, bizi hedef göstererek, iftira atarak itibarsızlaştırmaya çalışanların karşısında da durmaya devam edeceğim." dedi.

 

Mustafa Osal, ise şöyle konuştu; "1986 yılında kendi köylülerinin açtığı fakat o dönemde terör olayları nedeniyle kullanılmayan kuyu tarzı kömür ocağını 2019 yılında 3 milyon TL harcayarak yeniden faal duruma getirdim. Daha sonra (Süleyman Bölünmez) ocağın ruhsat sahibi olduğunu söyledi. Kendisiyle aylarca çalıştık, daha sonra çıkan bu husumetten sonra bu alanda bazı izinler almamız gerektiğini söyledi. Bizleri bu izinlerle oyalarken kendi şirketleri bizim açtığımız, emek verdiğimiz kuyudan kömür çıkartmaya devam ettiğini öğrendik. Kendisiyle birkaç defa görüştüğüm halde sorunu çözüm noktasına adım atmadı."

"Bölünmez’in adamları beni ölümle tehdit etti"

Yüzü maskeli kişilerin kendisini tehdit ettiğini iddia eden Osal, "Bu olaylardan sonra ailemi Cizre’ye hastaneye götürdüğüm bir gün beni takip eden yüzü maskeli 3 kişi aracımı park ettiğim sırada başıma silah dayayıp, ‘sen Süleyman Bölünmez’in kim olduğunu biliyor musun? Ayağını denk al’ deyip beni ölümle tehdit ettiler. Bende Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına giderek şikayetçi oldum. Dava hâlâ devam ediyor." dedi.

Ahmet Osal’ın gözaltına alınmasının tepkiyle karşılanmasının ardından Bölünmez’in yaptığı açıklamayla Şırnak halkını terörizmle itham ettiğini ifade eden Mustafa Osal, "Bizler hiçbir zaman terörler iş birliği içine girmedik. İtham ettiği iftiraları kendisine iade ediyoruz." diye konuştu.

Şırnak Barosundan tepki!

Şırnak Barosu Başkanı Avukat Rojhat Dilsiz tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

"Cudi Dağı yerleşkesi etrafında yıllardır gerçekleştirilmeye çalışılan santral, baraj, ocak inşaatı gibi ekonomik temelli tüm kapsamlı altyapı projelerinin aslında birbirinden ayrı değerlendirilemeyecek oldukça hassas ekolojik ve toplumsal sorunlara neden olduğu aşikârdır. Yaşanan doğa katliamı neticesinde Şırnak bölgesindeki kolon kanseri vakaları büyük oranda artış göstermiştir. Aynı şekilde orman yangınları, ağaç kesimleri, derelerin kirletilmesi ve hayvan telefleri de bilindik sorunlar haline gelmeye başlamıştır. Zeytin ağaçlarının, cevizlik alanların, envai çeşit sebze ve meyvenin yetiştirilebildiği, ayrıca hayvancılık için kullanışlı yaylalara sahip olan, yine endemik bitki ve soyu tükenmekte olan yabani hayvan türlerini içinde barındıran canlı bir doğal yaşama sahip olan Cûdi bölgesi maalesef verimsiz bir toprak parçası haline gelmiştir. Bölgemiz için 10 yıllık geçmişi olmayan bu yaşamsal sorunların kendiliğinden gelişmediği, belli bir mantık ve plan çerçevesinde uygulanmakta olduğu göz ardı edilemez bir gerçektir. Çocuklarımızın geleceğine göz koyarak Cudi bölgesini bir ekolojik ve toplumsal enkaza dönüştürmeye çalışan projelerin arkasında kimlerin olduğu ve kimler tarafından sahada yürütülmekte olduğu sürekli olarak sorgulanmaktadır ve sorgulanmalıdır. Yıllar içinde çeşitli holdingler ve şirketler, ‘bölgeye yatırım yapmak’ kılıfı altında Şırnak toplumunun yasam alanlarını kendileri için birer rant kapısı haline getirmeye çalışmışlardır. Cudi yerleşkesini bir enkaz alanı haline getirmeye çalışan bu kapsamlı ihalelerin ya da organizasyonların başında bulunan şirketlerin ve onların patronlarının ortak özellikleri ise Şırnaklı olmamaları ve bu faaliyetlerin bölge halkına bir katkısının olmamasıdır. Aynı zamanda 2017 yılından beri Cudi yerleşkesinde yürütülen projeler, Şırnak toplumu tarafından ekolojik ve toplumsal yapının talanı olarak görülmektedir. Rant ya da kâr amacıyla değil klasik anlamıyla "vatan sevgisiyle" bu projeleri yürüttüğünü belirten patronların nasıl bir vatan aşkıyla bu projeleri yürüttükleri konusunda bir şüphemiz yoktur. Zira kendilerine tepki gösteren, muhalefet eden herkesi yasadışı örgüt taraftarı olarak gösteren bu yapıya toplum olarak aşinayız. Şırnak halkı sahipsiz değildir! Anayasa ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesine göre her insanın sağlıklı çevrede yaşama hakkı bulunmaktadır. Anayasanın 56. Maddesinde "herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir" hükmü yer almaktadır. Tarafların sükûnet ve diyalog ile sorunların çözümüne yaklaşması gerektiği, aksi bir durumun önümüzdeki dönemlerde daha ağır sonuçları olabileceği görülmektedir. Şırnak Baro Yönetimi olarak bu toplumsal gerilimin parçası olan tüm tarafları daha duyarlı davranmaya davet ediyor, bu doğa katliamına karşı ulusal ve uluslararası mahkemelerin bize vermiş olduğu tüm yetkileri kullanarak Şırnak halkına her türlü hukuki desteği vereceğimizi bildiriyoruz."

Öte yandan, Nerdüş Deresi’nin yaklaşık bir haftadır kirletilmediği öğrenildi.

Konu ve hakkındaki iddialara ilişkin görüşmek istediğimiz Kömür Ocakları işletmecisi Süleyman Bölünmez telefon ve mesajlarımıza cevap vermedi. (İLKHA